Uykunun en güzel yerinde, çalan bir telefonla uyanmak her şeyi mahvedebilir; tabii ekranda gördüğünüz isim aşık olduğunuz adamsa işler değişebilir. Gülümseyerek yatakta doğruldum ve telefonu kulağıma götürdüm. “Ah, selam.” dediğimde hala ona demem gerektiğine karar veremiyordum. Bilirsiniz biz daha yeni bir çift olmuştuk ve ona nasıl seslenmem gerektiğini bilmiyordum.
Ya da bilmezsiniz? İki gün önce, hayatımın en iyi teklifini almıştım ve tabii ki kabul etmiştim. Çünkü onun gözlerine bakınca hiçbir şeyi önemsememiştim. Hayatımın rüya gibi geçen iki gününü yaşamıştım, onunla mutluydum gerçekten.
Telefonun karşı tarafından gelen sesle iki gün önceyi düşünmemeye çalıştım. Sesi gerçekten bir ilahiyi andırıyordu, o her şeyi ile mükemmeldi. “Günaydın, sevgilim.” sırıttığını hissedebiliyordum, ah tanrım bana o sözcüğü bir daha söylemesi için her şeyi yapabilirdim.
“Nereden biliyorsun, belki çoktan kalktım ve hatta dışarıya çıkmış bile olabilirim?” dediğimde üstümdeki örtüyü ittirerek banyoya ilerlemiştim.
Karşı taraftan kısık sesli bir gülüş duyuldu, “Sesin uykulu geliyor ve kapının önündeyim; az önce baban da hala uyuduğunu söyledi.”
Gözlerimi devirerek ofladım, telefonu hoparlöre alırken suyu açarak yüzümü yıkadım. “Pekala, en azından güne senin sesinle başladım; eve neden girmedin?” derken bir yandan dişlerimi fırçalıyordum.
“Kapıyı açmanı bekliyorum, Bayan Palmer da evde yokmuş.” dediğinde kaşlarımı merakla havaya kaldırdım. Hadi ya annem evde yoktu demek?
Ağzımı yıkadıktan sonra hızlı adımlarla merdivenleri indim ve kocaman bir sırıtışla kapıyı açtım. Elindeki telefona garip garip baktığını fark edince, telefonu açık bıraktığım aklıma gelmişti. Gülerek içeriye geldi. “Telefonu kapatmayı unuttun, aklını başından alıyorum resmen.”
Alayla güldüm, ah bu egoist ile nasıl başa çıkacaktım ben? “Hmhm, evet birazcık almış olabilirsin.” derken içeriye doğru ilerliyordum. Arkamdan söylenerek beni takip etti, bunu ona sarılmadığım veya günaydın öpücüğünü almadığı için yaptığına emindim. Mutfağa ilerlediğimde o da montunu çıkarıyordu, bilirsiniz Zayn Malik ve deri ceket hastalığı. Tamam, onu gerçekten seksi gösterdiklerini itiraf etmem gerek.
Başımı mutfağın kapısından uzatarak ona seslenmeye başladım, “Aç mısın? Ona göre bir şeyler hazırlayacağım da.” Gülümsemesi sinsi bir hal aldığında kaşlarımı kaldırmıştım. Şaşkınlıkla ağzım açıldığında ellerimle onun yürüyüşünü durdurmaya çalıştım. “Yemek olarak aç mısın, öpücük olarak değil.” diye eklediğimde oflayarak paytak adımlarla yanıma geldi.
“Kahvaltı etmek istemiyorum, şu yönetimin her sabah yemek zorunda kaldığımız saçma sebzeler ile yapılan kreplerinden nefret ediyorum. O yüzden bir şey yemeden, otelden kaçtım.” derken sırtını duvara yaslamıştı.
“Uhm, saat de öğlene doğru geldiğine göre daha doyurucu bir şeyler hazırlayabilirim. Sen otur istersen, yorulmamış olursun.” Dediğimde dolaba ilerlemiş ve donmuş biftekleri ve birkaç sebze çıkarmıştım. Annemin dolabı asla boş kalmazdı, ah o zaten benim yemek tanrıçamdı.
Yemek yapmayı onun sayesinde öğrenmiştim, zaten. Cidden bu konuda iyi olduğumu söylüyorlardı, tabii bunu beni kırmamak için mi söylüyorlardı orasını bilemiyorum.
Bifteklerin açılmasını beklerken Zayn’e otursana işareti verdim. Sebzeleri doğramaya başladığımda, bir yandan onunla konuşuyordum. “Sana kilo aldırsam fena olmaz, ha?”
“Geçen gün zaten bununla ilgili bir sürü laf duydum, bari sen yapma Kattie. İstesem de kilo alamam ki, büyük bir maraton içerisindeyiz biliyorsun. Bir de senin dans derslerin eklendi buna, oraya buraya kıvırtıp duruyoruz.” dediğinde elimdeki bıçağın ucunu sallayarak ona döndüm.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
I'm here with my hope.
FanfictionKatheryn ve Evanee'nin hikayesi. Duygularını saklayabilecekler mi? Yoksa onlara yenilip itiraflarını mı yapacaklar? Boy Band ve kızların hikayesi. Hayallerinizin simgesi olan bu hikaye için takipte kalın millet! xx