Pizzacıdan dönmemiz üzerinden neredeyse bir hafta geçmişti. Tur yakında başlayacağı için, çocuklar yavaş yavaş Londra'ya dönmeye başlamıştı. Sanırım Harry dışında hepsi buradaydı, gerçi kıvırcık Los Angeles'tan ayrılamıyordu; orayı evi gibi benimsemiş olmalıydı. Hepsini çok özlemiştim ve en kısa zamanda buluşmayı çok istiyordum, tabii Zayn de isterse; yani bir fikir ortaya atmaya pek cesaret edemiyordum. Bu aralar çok huysuzdu ve..bu biraz ürkütücü olabiliyordu. Mesela sabah bana haber vermeden gitmişti ve sorduğumda ise olduğu yerin adını vermek yerine, 'Dışarıdayım.' demekle yetinmişti. İç çekerek ojemin kurumasını bekliyordum, emin olduktan sonra ayağa kalkıp dolabımızı açtım ve havaya uygun olabilecek parçaları elime aldıktan sonra oyalanarak üstüme geçirdim. Çantamı doldurduktan sonra, dışarıdan gelen araba seslerini umursamadan aynada kendime baktım.
Aşağıya inmeye başladığımda dışarıdan birkaç gülüşüme sesi geliyordu, kaşlarım hafif çatılmıştı. Zayn kimi getirmişti acaba? Ya da gelen o muydu?
Merakla kapıya ilerleyerek kapıyı açtığımda, Zayn hissetmiş olmalı ki hemen başını bana çevirdi. Yanında arkası dönük olmasına rağmen tanıyabildiğim Louis vardı. Yanlarına gidip gitmemek arasında kalmışken pes ederek yanlarına ilerledim.
"Hey, selam Louis." diyerek elimi kaldırıp selam verdiğimde gülümseyerek Zayn'le muhabbet etmeyi kesti ve uzanıp bana bir kucaklaşma verdi. Zayn'in varlığı ile ortamdaki gerginlik devam ediyor gibiydi; ama en azından birisinin bana şefkat göstermesi sanırım ihtiyacım olan şeydi.
"Birisiyle mi buluşacaktın? Ben kaba sevgiline geldiğimizi haber vermesini söyledim; ama aldığım cevap 'Nereye gidecek, gitse bana haber verir.' tarzı bir şeydi. Herneysee, ben senin dönüşünü beklerim Eleanor da geliyordu şimdi ama." derken pek sevgili erkek arkadaşıma kısa ve oldukça kötü bir bakış atmıştı.
"Buluşacak birim yok, kendimce alışverişe çıkıyordum. Haber vermeye gerek görmemiş olabilir, boşver." derken kendimi zorlayarak yüzümde bir gülüş oluşmasını sağladım.
Zayn omuzlarını düşürerek silktiğinde gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım. Louis anlamazca ikimize bakarken yüzünü buruşturdu, "Gece sevişemeyince sabah birbirlerine huysuz davranan evli çiftler gibisiniz. Bu hâliniz ne?"
Mm..hani bir çocuğa sevdiği bir şeyden bahsederken, heyecanlı bir şekilde dinleyip sonra gülmeye başlar ya; şu an aynı örnek önümde duruyordu. Zayn Louis'in dediğinden sonra gülmeye başlamıştı. Hoşuna giden kelimenin evlilik mi, sevişmek mi olduğu konusunda tereddütlüydüm.
İç çekerek etrafa baktığımda evin önüne bir araba gelmişti, "Eleanor geldi sanırım ve biz alışverişe gidiyoruz; sana iyi eğlenceler Louis, tabii yanındaki huysuz eğlenmene izin verirse." dedikten sonra onun hiç yüzüne bakmadan yanından geçtim ve evin önüne ilerledim.
Eleanor arabadan inerken heyecanlı ve enerjik bir görünüş sergiliyordu. Az önce gergin bir ortamdan çıkmasaydım bu hâli yüzünden gülebilirdim.
"Ah, Kathie!" diyerek bağırdığında heyecanla yanıma ulaşıp beni kolları arasına aldı. Gerginliğimin kaybolduğunu hissederken bende kollarımı ona sardım, "Özlettin kendini Manchesterlı." diyerek başımı hafif geri çektiğimde geldiği taksideki adama bir dakika, işareti vermiştim.
"Louis ile uzun bir tatile çıktık, tur çok yorucuydu biliyorsun; ondan sonra da ailemin yanına gitmem gerekti babam bu durum yüzünden biraz huysuzluk yapmaya başladı da." diyerek durumu bana açıkladığında anladığımı belirtircesine başımı salladım.
"Sohbete alışveriş merkezinde devam etsek? Eve girmek istemezsin havası bile kötü." diyerek taksinin kapısını açtığımda nedenini sorarak binmişti.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
I'm here with my hope.
FanfictionKatheryn ve Evanee'nin hikayesi. Duygularını saklayabilecekler mi? Yoksa onlara yenilip itiraflarını mı yapacaklar? Boy Band ve kızların hikayesi. Hayallerinizin simgesi olan bu hikaye için takipte kalın millet! xx