Konser bittiğinde Lou ile kulise gitmiş ve oturuyorduk, o Twitter’da gelen tepkileri okurken ısrarla çalan telefonumu önemsememeye çalışıyordum. Mexico City konseri beklediğimiz gibi gündeme oturmuştu, çocuklar üstlerini değişirken bu sefer ekranda beliren Eleanor’un lakabıyla telefonu hevesle açtım.
“Heey, özledim seni.” dediğimde telefonun karşısında çığlık atmıştı, bu tepkisine bende gülmüştüm.
“Gündemdesiniz, bebeğim! Herkes Zarry çiftini konuşuyordu, anlamadım sonra gelen fotoğraflara baktığımda..ah çok iyi bir şeydi bu! Yanına gelip seni kucaklamak istiyorum, bir de Louis’i öpmek.” sonlara doğru kıkırdadığında sevgilisine göz kırpmıştım.
“Manchester’dan buraya gelsen, tek başıma kaldım. Buradaki beş çocukla uğraşmam yetmiyormuş gibi bir de dört emo başıma kaldı. Sana ihtiyacım var El.” Louis yanımda bitip telefonu elimden almaya çalışırken onu uzaklaştırmak için hafifçe vuruyordum.
“Tanrı aşkına Tommy! Ah, tamam bırak veriyorum!” Konuşurken istemsizce sırıtıyordu, mükemmel bir çiftlerdi gerçekten. Annem ve babamın aşkı bir yana bunların ki bir yanaydı, çok imreniyordum. En azından bir an öpüşürken bir an sonra sıradan iki kişi olarak hayatlarına devam etmiyorlardı, çok mutlulardı.
“Buraya mı geliyorsun!? Seni çok sevdiğimi söylemiş miydim, seni almaya geleceğim. Mutlaka vakit bulacağım, sevgilim.” Gülümsemesi genişlerken bir süre sonra kapatıp telefonumu bana vermişti.
Kahkaha atarak ayağa kalkıp zıpladı, sonra ise Liam’ın sırtına atlayıp kuliste koşmaya başladılar. Ah, çok mutlu olmuştu gerçekten. Ona hak veriyordum, uzun süre birbirlerini göremiyorlardı. Bu kadar aşk doluyken bu onları üzüyor olmalıydı.
Sevinç çığlıkları nihayet son bulduğunda odayı tekrar telefonumun sesi doldurduğunda üzgün olduğumu belirten bakışlarla onlara bakmıştım. “Efendim Matt?” herkes sessizce hareket ederken Zayn hışımla tişörtünü çıkarıp yere fırlatmıştı, Harry yanına ilerlerken ona uyarıcı bakışlar atıyordu.
Telefonun diğer tarafından gelen Cody’nin sesi ile gerginliğim biraz olsun gitmişti; ama onunla konuştuğumu belli etmeyecektim. “Bende seni çok özledim, tamam sık sık arayacağım. İyi geceler.” dedikten sonra kapatmıştım.
Lou şaşkınlıkla bana bakarken gözleri irileşmişti. “Sevgilin mi var, bunu bilmiyordum. Vay canına işler karışacak.” Kaşlarımı çatarak ona baktığımda başımı sağa sola sallamıştım. “İşler derken?”
“Ben otele geçiyorum, dinleneceğim. Tekrardan öpüldünüz.” dedikten sonra kendisini dışarıya atmıştı. Masada duran dergilerden birisini elime alarak karıştırmaya başladım, ilgimi hiç çekmeyen şeyler vardı; sadece birisi ile konuşmak istemiyordum.
Harry ve Louis yanıma gelip yanağıma öpücükler bıraktıktan sonra gülümsedim, bir şey demeden çıkıp tahminen otellerine gittiler. Liam gelip bana bir kucaklama verdiğinde bende kollarımı ona doladım. Nialler hiç pas vermeden telefonuyla birisini arayarak odadan çıkmıştı.
Ben ne yapmıştım, bana kötü davranan Evanee değil miydi? Suçlusu neden her zaman ben oluyordum?
İşaret parmağımı dişlerken dikkatle bana bakan Zayn’i fark ettiğimde, ona ‘Ne var?’ bakışımı yollamıştım. Gözleri dişlerim arasındaki parmağıma kaydığında iç çekerek eski halime döndüm. Dergiyi kapatıp masaya geri koydum, ayağa kalkarken ona bakmamaya özen gösteriyordum.
“Bir şey soracağım; ama dürüst olacağına söz verir misin?” Tek kaşımı havaya kaldırarak ona dönüğümde derin bir nefes aldı.
“Sorduğun soruya göre değişebilir.” Kollarımı göğsümde birleştirdiğimde omuz silkerek bir adım bana yaklaştı. Bu sefer geriye gitmemiştim, ah hadi ama sabah o hale geldikten sonra kaçmak gibi bir salaklık yapmayacaktım.
“O..o Matt ile aranda bir şey var mı?” Yutkunurken elim ayağım boşalmıştı resmen. Ne diyecektim şimdi, susup gitmeli miydim? Tepkime karşı sinirle burun kemerini sıktı.
Ellerimi havaya kaldırıp onu durdurmaya çalıştım. “Beni korkutuyorsun, sakin ol tamam mı?” Şaşkınca bana bakmaya devam etti. “Aranızda bir şeyler varmış, baksana! Nasıl sakin olayım? Kattie beni deli ediyorsun!”
Dudağımı ısırarak gözlerimi sinirden gerilmiş çenesine dikmiştim, “Aramızda bir şey olduğunu söylemedim ki ve ayrıca bu seni neden ilgilendiriyor?”
Acı ile yüzünü buruşturdu, “Sen..ah ciddi misin?” Bir şey demeden sinirle odadan çıktığında sadece arkasından baktım ve normal bir hayatım olmadığı için kendime lanet ettim.
Sabah alarm sesiyle uyandığımda, hızla yataktan kalktım ve valizime doğru ilerledim. Beyaz omuz ve sırt kısmı dantel olan gömleğimi, kot şortumu ve mavi düz taban ayakkabılarımı giyindikten sonra hafifçe göz makyajımı yaptıktan sonra parlatıcımı sürüp telefonumu alarak odadan çıkmıştım. Otelin koridorunda dururken yan odadan gülüşerek çıkan çifte döndüğümde şaşkınlıkla ağzım açıldı. Ne zaman gelmişti ki buraya? Beni gördüğünde koşarak bana sarıldı, ona karşılık verdiğimde Louis araya girdi. “Senin üzüleceğini hissediyormuş ve bana güvenmemiş. Kathie sevgilim senin koruyucu meleğin olmuş resmen, bana bile güvenmiyor.”
Sırıtarak geri çekildim, “Sevgilini senden çalıyorum, Tommy. Bana iyi davran.”
Eleanor ile önden giderken, o ise arkamızdan söyleniyordu. Kaş göz işaretleri ile bana bir şeyler sormaya çalışıyordu, ben ise anlamıyorum seni ifadesini yapıyordum. Gözlerini kısarak arkasında döndü, “Boo Bear, sen çocukların yanına gidebilirsin biz biraz kızsal şeylerden konuşacağız.”
Dudağımı ısırdığımda Louis iç çekerek merdivenlerden inmeye başladı, “Sevgilimi kaybetmeye başladım.”
Eleanor beni kolumdan tutup tekrar odaya sürüklediğinde, acı çekercesine bir homurtu çıkarttım. Yatağa oturduğumuzda direk konuya girdi. “Aile ziyaretiniz nasıldı, Zayn’i sevdiler mi? Ah, konuşsana.”
“Öncelikle, sakin ol. Ayrıca ailem onu zaten tanıyordu yani, ımm önceden. Sen benim eski hayatımı bilmiyorsun ki.” Derin bir iç çekerken bağdaş kurmuştum.
Şaşkınlıkla ağzı açıldı, “Tanrım sen eskiden beri..ah hayran mıydın? Şu çılgın olup onlarla şey yapmak isteyenlerden değilsin, bunu anlayabiliyorum. Kathie bana bunu nasıl söylemezsin!?”
Dudağımı ısırdım, “Ya söylenecek bir şey değil ki bu? Ben ondan gerçekten hoşlanıyordum, onun yüzünden sinir krizleri geçirecek kadar. Her şeyi boş veremiyorum, öyle yapsaydım şu an herhalde beraber olabilirdik. Ne yapacağımı bilmiyorum.”
İç çekti ve kendini yatağa sırtüstü attı, “Sinir krizleri mi, bu kadar olay sonunda beraber olmazsanız ikinizi de boğacağım. Geçen gün ‘Playboy.’ dedim diye beni tersledin, ben geçmişi yüzünden onu yargılamak istememiştim ki.
Parmağımı ısırmaya başladım, ne zaman üzülsem böyle yapardım. “Seni terslemek istememiştim, bazen farkında olmadan korumacı tarafım devreye giriyor. Kimi kimden koruyorsam artık, ah saçmalığa bak.”
“Zayn’in senin gibi bir kıza ihtiyacı olduğunu düşünüyorum, gerçek anlamda. Koruyucu bir meleğe ihtiyacı var, biliyorsun dini yüzünden bazı kötü şeyler yaşamıştı. Bu turnede de bir sorun olabilir, yanında olman gerekiyor, Kathie.” sonlara doğru dudağını büzmüştü.
“Onun yanında milyonlarca kız var, yalnız olan benim. Hem ona destek olacak seviyeye ulaştığımı sanmıyorum.” diyorken omzumu silkmiştim.
Ayağa kalkerken kaşları çatıktı, “Bak ben sana olayı anlatayım istersen, sen sağ elimsin o ise sol. İyi izle beni.”
Gözlerimi üzerine diktiğimde hem konuşuyor hem yapıyordu. “O üzgünce otururken, sen aşık olduğun adamın yanına gidiyorsun.” Bıkkınca kafamı sağa yatırdım. Sağ el, -evet o ben oluyorum- gidip diğerini sarıyordu. “O sarılmayı senden aldığında, o duygusallık içerisinde sana itirafını yapacak ve mutlu son!” Ellerini bizim öpüştüğümüzü anlatmaya çalışacak bir hale sokmuştu ve bu çok komikti.
“Hayal gücün bayağı kuvvetliymiş, El.” dediğime istemsizce güldüğünde beraber odadan çıktık, kahvaltı için açık büfeye doğru ilerledik.
Elimizde doldurduğumuz tabaklarla yanlarına gittiğimizde hepsi Eleanor’a gelmesine sevindikleri hakkında bir şeyler söylemişti. Liam’ın yüzünde tuhaf bir ifade vardı ve oldukça komikti.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
I'm here with my hope.
FanfictionKatheryn ve Evanee'nin hikayesi. Duygularını saklayabilecekler mi? Yoksa onlara yenilip itiraflarını mı yapacaklar? Boy Band ve kızların hikayesi. Hayallerinizin simgesi olan bu hikaye için takipte kalın millet! xx