8 | Misunderstood

4.3K 131 18
                                    

Eğlence kelimesinin yakınından geçmeyen bir şekilde çocuklar ile oturmuş sohbet ediyorduk. Daha doğrusu bir şey konuşuyorlardı; ama dinlemiyordum. Bilirsiniz sürtük iç sesim buna izin vermiyordu ve dünü düşünüyordum. Ev arkadaşlarım tarafından görülmek istememek, stüdyoda delirmiş bir şekilde ağlamak ve tam o anda Zaynie'nin stüdyoya gelmesi. Tanrı aşkına. Tesadüflere bakın siz! Bakışlarımı yerden kaldırdığımda beni izleyen bir çift ela göz ile karşılaştım. Destek vermek istercesine gözlerime odaklandığında burukça gülümsedim.

Bakışmamızı bölen öksürük sesiyle birlikte kafamı o tarafa çevirdim. Harry imalı bir şekilde başıyla ikimizi işaret edip göz kırpmıştı.

Tanrı aşkına.

Zayn hafifçe gülümsediğinde birilerinin canının oyun istediğini farketmiştim. Harry yanıma geldiğinde çok sevdiğim çenesini açmıştı bile. "Hayırdır dökülün bakalım. Bakışmalarınız çok anlamlıydı." Ağzım o şekline girerken Zayn'in telefonu çalmış ve yanımızdan uzaklaşmıştı. Hazz ile tek uğraşamazdım. Yardım!

"Bence bir an önce derse başlayalım." dedikten sonra etrafa göz atmıştım, başlayamazdık. "Nialler nerede?"

Çocuklar şaşkınca bana baktığında 'Ne oldu?' bakışlarımı onlara gönderiyordum.

"Daha on dakika önce psikologa gittiğini söylemiştik. Hatta Evanee ile ilgili konuşuyorduk, sen bizi dinlemiyor musun? Neyin var senin?" Liam'ın kızgın çıkan sesi ile kafamı abartılı bir şekilde sallıyordum. Zayn bir an önce gelmeliydi, kimseye bir şey anlatmak istemiyordum.

"Ahh. Tamamen aklımdan çıkmış özür dilerim. Niye Evanee hakkında konuşuyorsunuz ki?" dediğim şey ile birbirlerine bakıp güldüler.

Zayn gelip sırtını duvara yasladığında gülümsedi. "Imm Nialler sence bir psikologa fazla zaman ayırmıyor mu? Ah tabii sıradan bir psikolog değil o. O Evanee Nelson!"

Hadi canım. Nialler. Evanee. Ciddi olamazlardı.

Louis yanıma gelip kolunu omzuma attığıda sesi kulaklarımı doldurdu. "Evanee ne düşünür sence?"

Dudaklarımı büzdüm. Evanee tüm gün mutluluktan Londra'yı baştan sona koşabilir, demeyecektim. Artık çenemi kapalı tutmayı öğrenecektim. "Bilmem ki. Evanee onun için birçok kişinin görüşmelerini erteliyor. Diyebileceğim tek şey bu." dediğim şey ile çocuklar birbirlerinin üzerine atladığında onlara gülmekle meşguldum. Bana iyi geliyorlardı, onları çok seviyordum.

Niall'ın telefonda Eva ile konuşurken girdiği hali taklit ettiklerinde dakikalardır gülüyordum. Birileri cidden hoşlanmış olmalıydı. "Şaka yapıyor olmalısınız." Gerçek olamazdı, çünkü Niall konuşurken kıvranıyordu resmen! Kendimi masanın üstüne bıraktığımda hala gülüyordum. Harry ayağa kalkıp eline telefon aldı ve kulağına götürüp taklit etmeye devam etti. "Eehm Eva yarın için görüşebilir miyiz? Sorun olmazsa tabii? Anlatmak istediklerim var biraz kötüyüm de. Oh çok teşekkür ederim! Görüşürüz!" Harry konuşmayı yaparken sürekli stüdyoda geziniyordu ve 'Görüşürüz' dediğinde zıplıyordu. Herkes gülerken Niall içeri girdiğinde toparlanmaya çalışıyorduk.

"Ne oldu? Ne bu neşe?" bu cümlesiyle gülmemek için dudağımı dişliyordum. Dün kötü şeyler olmuştu hemde çok kötü şeyler. Ne olursa olsun anı yaşamalıyız, şu an yaptığım gibi. "Bir arkadaşımızın birisinden hoşlandığını düşünüyoruz, sadece." Niall gözlerini devirerek üzerindeki montu çıkardı.

"Ne yani olamaz mı? Hem herkes takılmak için hoşlanmıyor. Ben mesela ımm.. birisinden hoşlanmış olsam bu öylesine bir hoşlanma olmazdı, ilişkilerimi ciddi yaşamayı isterim. Böylece kimse kırılmaz." dedikten sonra herkes sessiz bir şekilde birbirine bakıyordu. İlk tepki benden gelmişti: derin bir nefes.

Tanrı aşkına. Bu çocuk Evanee ile fazla takılmamalıydı. Bir psikologdan farkı kalmamıştı. Zayn'in yanımda rahatsızca kıpırdandığını hissedince uzaklaştım. Neyi vardı böyle? Hayatımda tanıdığım iki kaçık vardı: İç sesim ve Zaynie.

Ben kaçıksam sende kaçıksın. Ben sana aitim Katheryn Palmer, SANA.

Kapı açıldığında Teddy gelmişti. Gülerek yanına gittim kollarımı ona doladım. "Hiç haber vermiyorsun güzellik." demesiyle gülümsemem biraz silindi.

"Dün karar vermiştim zaten. Akşam da iyi hissetmiyordum bir şeyler oldu da." omuz silkmemle kafasını salladı.

"Biliyorum, biliyorum. Chad aradı sana bakmam gerektiğini söyledi. Sana kıyamaz biliyorsun." gülümsedim ve kollarımı gevşetip geri çekildim.

Gergin bir atmosfer vardı. Onlara dönmemle ela gözler benden başka her yere bakmaya başladı. Yüzümü buruşturdum. "Çocuklar bu Teddy. Benim çoook sevdiğim bir arkadaşım ve yardımcım." dediğimde Ted kolunu omzuma atmıştı.

"Belli oluyor 'çok sevdiğin'." Zayn'in sesi odayı doldururken herkes ona dönmüştü. Onun ise tek yaptığı yapmacık bir şekilde gülümsekti.

Gerizekalı. Aptal. Moron.

Louis'in öksürüğü gergin bakışmamızı bölerken stüdyoda ortaya doğru yürümüştüm.

Hala onu seviyorsun Kathie, unutma.

Gerizekalı iç ses, kapa çeneni.

"Neyse. Derse başlayalım artık." herkes toplandığında başlamıştık.

Dans öğrenmek zorundalar mıydı? Bence değillerdi, herkes dans etmek zorunda değil. Bu beş çocuk kesinlikle etmek zorunda değil! Teddy yaptığım hareketleri tek tek çocuklara gösterirken bıkkınca izliyordum. Olmuyordu.

Ders bitiminde çalışma odama girip kapıyı kapattığımda arkam dönükken tekrar açıldı. Zayn gelip karşıma geçtiğinde ona dik dik bakıyordum.

"Bana öyle bakma. Evanee'nin yanına gidiyorsun. Ben mi götüreyim, yoksa taksi mi çağırayım?" hafifçe kaşlarımı kaldırdığımda derin bir nefes aldı.

"Burada daha fazla tek başına durmanı istemiyorum. Beni dinlemezsen çocuklara söylerim, seni rahat bırakmazlar."

Masadan çantamı aldığımda dışarıya yürümeye başlamıştım. "Gidiyorum zaten, bu arada bana karışamazsın. Neden bu kadar ilgileniyorsun, ben senin için kimim ki?" sözlerim karşısında yutkunduğunda cevap alamayacağımı anladım ve kapıyı açıp çıktım.

Evanee beni görmesiyle boynuma atlamıştı. Yarım saattir Chad olayını konuşuyorduk ve konuyu Nialler'e getirdiğim de gözlerini kaçırıyordu. "Çocuklar sen ve Niall hakkında neler konuşuyor bir bilsen. Ah tabii umurunda değildi unutmuşum, pardon." Heyecanla karşıma oturduğun da kocaman sırıttım.

"İnanamıyorum, dalga geçiyorsunuz bizimle resmen. Ah tabii biz diye bir şey yok ama. Yani anladın işte sen." dedikten sonra mahçup bir şekilde yere baktığında elini tuttum.

"Yaptığı konuşmayı anlattım sana! Neyin derdindesin Evanee? Niall Horan'dan bahsediyorum. Aşık olduğun çocuktan. Kendine gelsene, yoksa kocaman bir tokat yiyeceksin benden." umutsuzca omuz silkti. "Hayır sanmıyorum. Neyse kapatsana bu konuyu, konuşmak istemiyorum."

Evanee'yi oturduğu hasta koltuğuna yatırdığımda üzerine çıkıp onu gıdıklamaya başlamıştım. "Ondan hoşlanıyorsun, aşıksın kabul et. Ve bu sanmadığın şey gerçek. O da senden hoşlanıyor. "

Altımda kahkaha atarken hala gıdıklamaya devam ediyordum. Kapı tarafindan gürültü geldiğinde umursamıyorduk. "Kabul et Evanee, aşığım de!"

Delice gülerken dudaklarını araladı. "Evet! Ona aşığım, ona aşığım. Dedikleriniz gerçek!" O hala gülerken ayağa kalkmıştım. Kapıya baktığımda içimden bir küfür savurdum.

Yanlış anlamış olamazdı, değil mi?

Niall kapının önünde bize bakıyordu.

Burukça Evanee'ye bakıp gülümsüyordu.

Boka batmıştık.

Yanlış anlamıştı.

Selam millet! Bölüm geç geldi; ama keyfimden değil. Biricik (!) babam bilgisayarıma el koydu. Vee ben bunu mobilden yazdım. Mobil tekrar ediyorum mobil. Çok zor bir şey. Neyse. Yorum ve vote artabilir mi artık? Moralim çok bozuluyor. Öpücükler xxx

I'm here with my hope.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin