16. BÖLÜM

11K 924 193
                                    

Gözlerime vuran güneş ışığı uyanmam için göz kapaklarımdan içeri sızmaya çalışıyordu. Üzerimdeki pikeyi olabildiğince çabuk bulup kafama siper etmiştim. Güneşe sırtımı döndükten sonra sıcaklamamak için yavaşça sıyrıldım örtünün arasından. Tam uykuma kaldığım yerden devam edecektim ki bende soğuk duş etkisi yaratan bir görüntüyle doldu gözlerim.

Boynu omzuna düşmüş, kollarını göğsünde birleştirmiş bir şekilde uyurken istemsizce onu ilk gördüğüm günü hatırlamıştım. Öylesine masum ve zararsız görünüyordu ki. Uyurgezer olsaydı muhtemelen bu onu benim için daha çok sevilebilir kılabilirdi..

Peki neden baş ucumda uyuyordu?

Dün olanlar aklıma akın etmeye başlayınca küçük bir sinir dalgası vücudumda dolaşmıştı.

Sonra yeniden Savaş'a baktım. Suçluluk duyuyordu. Başımda bekliyor olmasının başka bir nedeni olamazdı zaten. O yokmuş gibi davranmaya çalışsa da, vücuduna ağır gelen bir vicdanı vardı. Böyle duvar gibi görünmeye çalışmasının sebebi neydi, anlam veremiyordum. Sanki suratının kenarını kıvırsam altından bambaşka biri çıkacakmış gibi hissediyordum. Bu fikir, beni onu tanımaya karşı fazlasıyla cezbediyordu. Yastığıma iyice sokulup yüzündeki en ufak çizgileri bile inceledim. İçimde tuhaf bir huzur hissi baş gösterirken, buna neyin sebep olduğunu anlayamıyordum.

"Beni izlemeye devam edeceksen yatağında bana da yer açmalısın. Burası çok rahatsız."

Yerinde kıpırdanarak söylediği bu sözler bende şok etkisi yaratırken beni nasıl gördüğünü anlamaya çalışıyordum. Gözleri hala kapalıydı, yem mi atıyordu acaba?

Belki de uyuyorken konuşuyordur, sus ve sesini çıkarma Eylül.

Ben hala yüzüne bakıyorken onun gözleri benimkilerin nerede olduğunu biliyormuş gibi açar açmaz gözlerime sabitlendi. Bense alel acele uyuyor taklidi yapmaya başladım. Yaptığım saçmalığın farkına varınca gözlerimi açmak istedim fakat iyice garip bir duruma düşeceğimi bildiğimden nefes bile almadan beklemeye devam ettim.

"O zaman seni izlemek için benim mi yanında yatmam gerekiyor? Pekala."

Bu söylediğiyle ve koltuğun gıcırtısından anladığım kadarıyla şuan yanıma gelmek için ayağa kalkmıştı. Telaşla gözlerimi açtım.

"Tamam dur!"

Bıyık altından gülmesi sinirimi bozsada ona bu durumdan eğlenme hakkını vermedim.

"Dışarı çıkar mısın? Uyumak istiyorum."

Saçlarını bir müddet karıştırıp sakallarını kaşıdı. Muhtemelen uykusundan ayılmaya çalışıyordu. Kendimi her hareketini incelemekten inanılmaz bir şekilde alıkoyamıyordum. Fakat tekrar yakalanırsam bunun onun için büyük bir dalga konusu olacağını bildiğimden kendimi azarlayıp gözlerimi hemen başka bir tarafa çevirdim. Kusursuzluğu şüphesiz herkesi izletecek kadar gözler önüne seriliydi. Bende herkes gibi ona bakmak istiyordum. Evet, hepsi buydu.

Odadan çıkacakken birşey unutmuş gibi arkası bana dönük bir şekilde duraksadı. Bana doğru döndüğünde birşeyler söylemek için kendi içinde mücadele veriyor gibiydi.

Bense bunu onun için daha zor bir hale getirmemek için sesimi çıkartmadım. Sonunda söylemeye karar vermiş olacak ki konuşmak için araladı dudaklarını.

"Eylül, iyi misin?"

Yalnızca bu soru için böylesine zorlanıyor olmasına şaşırmış, diğer yandan kendini suçlu hissettiği için bunun cevabını merak ettiğini anlamıştım.

SARMAŞIK(KİTAP OLDU!)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin