Tavanımdaki pürüzsüz beyazlığı izlerken hayatımın kısa sürede nasılda çabuk değiştiğini düşünüyordum. Hala varlığını bile bilmediğim bir kadına bakmak için Haldun Bey'den komut bekliyordum. Uyuyan o kadını düşündüm sonrasında. Acaba beni sever miydi? Varlığımı hissedebilir miydi beni görmezden gelen tüm bu insanlara inat.
Gülümsedim aklıma gelen fikirle. Ben ona varlığını hatırlatacaktım, o bana yokluğumu unutturacaktı. Belkide şimdiden buradaki en yakın arkadaşımı seçmiştim. Ah, tabi ki Servet amcayı unutamazdım. Her boş anında benimle içtenlikle hoş bir sohbete katılıyor, kendimi yalnız hissetmemem için elinden geleni yapıyordu. Ne kadar kendimi zincirlemeye çalışsam da ona alışmaya başlamıştım bile.
Savaşa gelince. Savaştı işte.. Yine yoktu ortalıkta. Gideli iki gün olmuştu ve benim ondan kaçmama gerek kalmadan onun tabiriyle kendisi benim gözüme görünmemişti. Ondaki bu şımarıklığı bir türlü anlayamayacaktım sanırım. Benim bile hayatımda öfkelenmeye vakit bulamadığım yüzlerce sorun varken Savaş'ın bu kadar mızmız olması sinirlerimi bozuyordu.
Beni görmek istemiyor muydu. Görmeyecekti. Zaten onu görmezken daha iyi hissediyordum. Bana o kadar kusursuz geliyordu ki, yanında ne yapacağımı bilemez halde olmak beni fazlasıyla yoruyordu. Ani ruh değişimlerini bazen hayretle izliyor, ona yetişmeye çalışırken ben de dengesiz oluyordum.
Saat yediydi. Haldun Bey'in kahvesini almak için daha vaktim vardı. Acaba kızlar ne yapıyorlardı? Özlemiş miydiler beni. Şuan başka bir evde hangi sıkıntıya göğüs geriyorlardı kim bilir. Umarım satılmamışlardır diye geçirdim içimden. Bir an burada huzurlu olmak bende derinden gelen bir suçluluk hissine neden oldu. Huzurluydum. En azından dışarıdan bakıldığında satıldığımı varsaymazsak benimde normal bir hayatım olmuştu. Bir kerelikte olsa bunu tatmadan ölmeyecek olmama sevindim.
Elime aldığım telefonumla gizli telefonumuzun numarasını tuşladım. Tam açılmayacağını düşündüğüm sırada uykulu bir ses tonu beni istemsizce gülümsetmişti.
"Efendim?"
Ses tonunda bu saatte hangi gerizekalı arıyor? Umarım uykumun içine etmenin önemli bir sebebi vardır tınısı gizliydi. Ah, kesinlikle tam olarak bunu düşündüğüne emindim.
"Asya, benim Eylül."
"Eylül! Nasılsın! Seni o kadar özledim ki! İyi misin? Senin için ne kadar endişelendik bilemezsin. Kadın pazarlamacısıydı değil mi o adam. Biliyordum! Kaçtın mı elinden? Anlat hadi."
Uykusundan garip homurtular çıkartarak uyanan Burcu'nun sesini duymuştum.
"Kızım ne cırlıyorsun sabah sabah ya!"
"Sus be salak! Eylül telefondaki."
"Oha! Gerçekten mi?" Muhtemelen şuan onu umursamadan elinden telefonu çekip almıştı. "Eylül! İyi misin? Kaçtıysan almaya gelelim, nerdesin?"
Şuan oturup kahkaha atmak istediğim bu halleri içimdeki özlemle çok uzaklara gitti. Onları gerçekten çok özlemiştim.
"Hayır kaçmadım. Ve evet iyiyim. Sadece.. Sizi çok özledim kızlar."
Sesimin nasıl çıktığını bilmiyordum ama söylediklerimden sonra kızların sesinede aynı tını yerleşmişti. Muhtemelen şuan hoparlör açıktı.
"Ya, birde bize sor sen. Başına birşey geldi diye o kadar endişelendik ki. Hele Gülsüm anneyi görsen sen gittiğinden beri çok durgun."
"Şu telefonu kafanızda parçalamadan kapatın. Rüyamın en güzel yerinde uyandırdınız vicdansızlar! İnanmıyorum ya!Tam da Murat Boz'la evlenmek üzereydik!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SARMAŞIK(KİTAP OLDU!)
Roman d'amour"Hiç ölmek istedin mi?" Beklemediğim bu soru karşısında ilk önce şaşırmış sonra kıkırdamıştım. "Neden güldün?" Oturduğum yerden kalkıp eğilerek reverans yaptım. "Karşınızda defalarca intihara kalkışan bir kız var bayım." Suratı ifadesizdi fakat umur...