Bölüm şarkısı - The Beatles - Let It Be
Hani hevesle birşeyler inşa edersiniz ya saatlerce.. Ya da deniz kıyısında kumdan kale yapmaya çalıştığınızı düşünün. Saf bir çocuğun heyecanıyla kumlardan belki de küçük bir şehir yarattığınızı. Tam istediğiniz görsel şöleni yakalamışken, denizin umursamaz dalgalarının ulaşamayacağını sandığınız bir uzaklığa yaptığınız küçük şehri yerle bir ettiğini görürsünüz ya.. Çocuk olduğunuzu düşünün. Çünkü ancak bu şekilde halinize ağlayabilirsiniz. Şimdi olsa, aman sadece kumdan bir saçmalıktı işte deyip geçiştirirsiniz..Bilirim..
Benim denizden uzak sandığım kıyılarıma bütün heyecanımla, umutlarımla inşa etmeye çalıştığım minik kentimi.. Acımadan yerle bir etmişlerdi. Ve ben.. Umutlarımın olduğu bu harabeye bakarken, ağlıyordum. Şimdi.. Yeniden inşa et, edebilirsen..
"Daha iyi misin?"
Sönük düşüncelerimden beni koparan duymaktan hiç bıkmayacağım sesiydi. Sahi, bıkar mıydım bir gün?
"Evet."
Savaş beni oradan götürürken nereden çıktığını anlayamadığım takım elbiseli bir kaç kişi adamı alıp götürmüşlerdi. Bense eve geldikten sonra neredeyse yarım saat boyunca ağlayıp omzunu ıslatmıştım. Ağlarken ağzım gözüm iyice şiştiği için muhtemelen bana yüzde birlik aşık olma olasılığını da yerle bir ettiğimi düşünüyordum. Şimdiyse, biraz daha sakinleşmiştim.
"Kimdi o adam Eylül?"
Esra'nın beni öldürmek için gönderdiği takıldığı adamlardan biriydi büyük bir olasılıkla. Eminim bunu yapmaları için onlara karşılığını fazlasıyla vereceğini söylüyordu. Ödeme şeklini düşününce yüzümü buruşturdum. Bana bu kadar kin tutacağını düşünmemiştim.
"Bilmiyorum." Yalan söylüyordum, yine.
"Bana yalan söyleme!"
Aniden yükselen sesini beklemediğimden biraz sıçramıştım. Yerinden kalkıp sinirle elini saçlarının arasından geçirdi.
"Eylül, bana anlatmak zorundasın tamam mı? Bu ikinci oldu. Bana söylemek zorundasın. Her zaman seni korumak için yanında olamam."
Bunu düşününce sağ gözümden bir damla yaş aktı. Sanırım, ona biraz bahsetsem iyi olacaktı. En azından Esra'ya ait kısımlardan. Fakat şuan odamda hiç rahat hissetmiyordum. Böyle birşeyi anlatmak için açık havaya ihtiyacım vardı.
"Bahçede konuşalım mı?"
Ben uzandığım yerden yavaşça kalkarken oda hareketlenmişti. Haldun Bey'in evde olmamasına bugün de şükrettim..
•
Pekala, hiçte tahmin ettiğim kadar kolay değildi. Bir süredir ikimizde salıncakta oturuyor ve garip bir şekilde susuyorduk. Daha doğrusu Savaş artık konuşmamı bekliyordu. Hava biraz serin olduğu için üzerimdeki battaniyeye biraz daha sarıldım.
"Eylül, sabrımı mı sınıyorsun?"
Derin bir nefes aldım. Yüzüne bakmayacaktım. Önümüzdeki İstanbul'un ışıklandırmalarıyla süslenmiş manzaraya diktim gözlerimi. Ona bakarsam, konuşamazdım.
"Ben yetimhanede büyüdüm."
Birşey demesini beklerken demeyeceğini anlayınca iç çekip diyeceğim şeyleri düşündüm. Muhtemelen masalımdan bu kısmı çoktan biliyordu bile.
"Bir evde kalıyordum. Esra diye bir kadın" Ahmet'in her sabah beni suladığını hatırlayınca neredeyse kıkırdayacaktım. Sanırım iyice kafayı yemiştim. "Bir de Ahmet var, onlarla yaşıyordum." Yine nefesimi dışarıya verdim. Sanırım su kısmını anlatmasamda olurdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SARMAŞIK(KİTAP OLDU!)
Romance"Hiç ölmek istedin mi?" Beklemediğim bu soru karşısında ilk önce şaşırmış sonra kıkırdamıştım. "Neden güldün?" Oturduğum yerden kalkıp eğilerek reverans yaptım. "Karşınızda defalarca intihara kalkışan bir kız var bayım." Suratı ifadesizdi fakat umur...