Gözlerimi kısmış karşımdaki esmer çocuğa bakıyordum. Kahverengi gözlerini yüzümün her bir noktasında gezdiriyordu. Hafif sivri bir çenesi ve minicik bir burnu vardı. Koyu kahve saçları karışık ama düzenli duruyordu. Yüzü fazlasıyla tanıdık geliyordu fakat bir türlü hatırlayamıyordum. Dilimin ucuna gelmek bilmeyen aptal bir kelime gibi sinirimi bozuyordu. Bileğimi tutan ellerine kötü kötü bakmış olacağım ki eli yanmış gibi geri çekti kolunu. Aynı bakışları yüzüne diktim.
"Anlamadım?"
"Hatırlamadın mı beni?"
Ses tonu, yüzü aklımın bir köşesinde asılıydı fakat nerede olduğunu bir türlü bulamıyordum. Boş bakan gözlerimden sıkılmış olacak ki sonunda açıklama yapmaya girişti.
"Hani sınav günü.. Çarpışmıştık?"
Ah.. Bir yerden tanıdık geliyor oluşu bu yüzdendi demek. Ne demişti o gün bana? O anı hatırlatmak için beynime süzülen görüntüler gözlerimi kısmama neden oldu.
Oha, aşık oluyorum galiba.
Tam olarak bunu söylemişti. Tek bir noktada topladığım bakışlarımı gözleriyle buluşturdum. Aramızda onun saçma cümlesinden oluşan diyalog bile diyemeyeceğim türden bir konuşma geçmişken, şimdi ne söyleyebilirdim ki. Gözlerime ulaşan hatırladım! diye yeşil ışık yakan anlamı farkettiğinden olsa gerek tedirgin bir gülümseme yerleştirdi dudaklarına.
"Ee, görüşmeyeli nasılsın bakalım?"
"İyiyim?"
Pekala. Tanımadığım biriyle böyle sıradan bir konuşma gerçekleştirmek biraz tuhaf gelmişti.
"İlk günün sanırım."
"Anlamadım?"
Yüzüne ulaşan gülümsemesini gizlemeye çalışarak ensesini kaşıdı.
"Okul diyorum. İlk günün mü?"
Muhtemelen alık olduğumu düşünüyordu. Birazda aptal.. Bir kaç dakikalığına kafasını toprağa gömen heyecanım tüm heybetiyle yeniden karşıma dikilmişti. Derin bir nefes verdim istemsizce.
"Evet."
"Ve heyecanlısın?"
"Biraz." Çok fazla. Deli gibi. Heyecandan gebereceğim!
"Pekala.. Bütün gün burada beklemeyeceğiz değil mi?"
Cevap vermeden okulun girişine korkuluğu izleyen karga gibi bakmaya başladım. Hala içimde kendimle savaş veriyordum.
"Gel benimle. Sana okulu gezdireyim."
Yeniden bileğime yapışan parmakları bende şaşkınlık dalgasına neden olmuştu. Artık bileğime lütfen ellerinizi buradan uzak tutunuz diye levha asmayı düşünüyordum. Yetimhaneden çıktığımdan beri tanıştığım bütün erkekler bileğime sarılıyordu. Dışarıda bu normal birşey miydi? Muhtemelen fazla ürkek davranıyordum. Birde şu özgüvenleri.. Doğrusu imrendiriciydi. Benim özgüven kelimesiyle alakam bile yoktu. Kıskanmıyorum desem yalan söylemiş olurdum..
Okulun girişinden çoktan geçmiştik ve ben babasının arkasına gizlenen küçük bir kız gibi esmer çocuğu takip ediyordum. Ya da.. Bu tanım hakkında pek bilgim yoktu. Muhtemelen onun peşinden giderken daha çok yavru bir ördeğe benziyordum.
Okul bloklardan oluşuyordu. Her binanın üzerinde harfler vardı ve esmerin anlattığına göre her ders farklı blokta işleniyordu. Bunun düşüncesi bana biraz yorucu gelsede okulu sevmiştim. Haldun Bey'in fazlasıyla büyük bir okulu ve bahçesi vardı. Zenginliği şaşırtıcı boyuttaydı. Bu da bana onun neden beni satın aldığını düşündürüp duruyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SARMAŞIK(KİTAP OLDU!)
Romance"Hiç ölmek istedin mi?" Beklemediğim bu soru karşısında ilk önce şaşırmış sonra kıkırdamıştım. "Neden güldün?" Oturduğum yerden kalkıp eğilerek reverans yaptım. "Karşınızda defalarca intihara kalkışan bir kız var bayım." Suratı ifadesizdi fakat umur...