8. BÖLÜM

12.2K 1K 177
                                    

"Uyan Allahın cezası! Uyanın lan!"

İşte benim yurttaki en sevdiğim çalar saatim yine çalıyordu.

Gözlerimi açmaya çalışırken Serap'ın öfkeli yüzünü görmemle tamamen kapatmış olmayı diledim. Ama eğer kalkmasaydım da döve döve uyandırırdı. Kalksamda dövecekti gerçi. En iyisi kendi rızamla uyanıp yiyeceğim dayağı kabullenmeliydim. Asyayla Burcu çoktan yanımdan kalkmış ikiside uykulu bir şekilde hazır olda duruyorlardı. Muhtemelen onlarda yeni uyanmıştı.

"Kalk lan! Kalk! Neye bakıyorsun sen! Nerdesin lan sen kaç gündür! Ha! O Esra orospusunu başıma musallat edip kaçmayı mı planladın lan!"

Tüm bunları söylerken saçımdan tutarak beni yatağımdan ayak uçlarına kadar sürüklemişti.

Aferin Eylül, zamanında kalksaydın en azından ilk önce tokat yerdin. İşte yine saçlarını kökünden koparmaya çalışıyor! Saç köklerimdeki derin acı düşünmeme engel olurken kendime nutuk atmayı bırakıp şu kadını sakinleştirmem gerektiğinin farkına vardım. Yoksa bir de hiç yoktan dayak acısı çekecektim.

"Hayır abla yapar mıyım öyle şey. Eğer kaçsam buraya geri döner miydim."

"Nerdeydin lan o zaman! Esra'dan gideli kaç hafta oldu! Nerdeydin lan!"

Bu sorusundan sonra Serap'ın arkasında duran Gülsüm Anne'min endişeli bakışlarını gördüm.
Şimdi öyle bir şey söylemeliydim ki hem Gülsüm Anne'nin başı yanmamalıydı, hem ben haklı çıkmalıydım. Çünkü beni kurtarmak için başkasına sattığını söylemişti.

"Esradan gelince Gülsüm Anne'me anlatacaktım her şeyi. Tam o sıra müşteri geldi. Ben anlatamadan adamla kadın beni alel acele satın aldılar. Giderken de arabayla kaza yaptık. Bak vücuduma istersen. Dikiş izlerim duruyor. Allah aşkına bırak!"

Saçlarımdaki eli gevşemişti. Bu da attığım yemi yediğinin ufak bir işaretiydi. Hızla tişörtümü kaldırdı. Bacağımı da ben gösterdim.

"Bak abla, vallahi yalan söylemiyorum."

"Ulan hadi kaza geçirdin anladık! O Esra orospusunu başıma niye musallat ediyorsun! Kaç kere diyeceğim işleri mahvetmeden gel şu eve diye lan!"

"O Esra'nın görüştüğü adamı kocası yakalayınca öfkesini benden çıkardı. Az daha döverken öldürüyordu, zor kurtuldum elinden. Sonra da parasını kurtarmak için beni suçlu göstermiş işte."

Gevşemiş olan ama hala saç köklerimde acısını hissettiğim ellerini çekerek hızla çenemi kavrayıp dişlerinin arasından konuşmaya başladı.

"Eylül yemin ediyorum bir gün elimde kalacaksın. Dua et dikişlerin varmış. Yoksa benden çekeceğin vardı."

Çenemi boşluğa doğru itip hızla odadan çıktı. Dikişlerime gerçekten dua etmeliydim. Çünkü günlerdir içinde biriktirdiği sinirle Serap dövseydi, daha beter yapardı biliyordum. Dikişlerim patlasaydı beni satmak için beklemesi gerekirdi. Bu da ona göre işlerinde zarar etmekten başka bir anlama gelmiyordu.

O çoktan odadan çıktığında hızla üzerime üşüşen Asya, Burcu ve Gülsüm Anne'ye kendimi bıraktım. O an vücudum bedenime öyle ağır gelmişti ki, yıllardır çektiğim acıların veryansınları kulaklarımı acıtıyordu.

"Neden! Neden beni kurtardı sanki! Neden bunları yaşamak zorundayım!" Beni göğsüne bastıran Gülsüm Anne'ye hıçkırıklarımın arasından sormaya devam ettim. "Söyle Gülsüm anne, daha ne kadar tahammül edilir tüm bunlara! Her defasında acaba biri bana tecavüz edecek mi korkusuyla yaşamak! Bu yaşamak mı gerçekten?"

SARMAŞIK(KİTAP OLDU!)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin