Sesli söyleyince benim de canım acıdı birden. Kıyamadım yine, içimden özür diledim kalbinden. Duymuştur o beni, sen duymazsın bilirim. Olsun, herkes öyle sağır ki ruhuma.. Bir de sen duymayıver. Ziyanı yok.
Ben hem söylediğim sözlerin ağırlığından hem de onun susmalarının yükünü sırtlanıp giderken bastığım yerler bu kez de taşıyamadığından küfrediyordu bana. Kaldırımların bile ağzını bozduğu yükleri var şimdi kalbimin. Minnettarım, hayat..
"Eylül."
Adımı söyledi ya, sesindeki cam kırıklıkları yüreğimin köşelerine battı birden. Yine, kanayıverdim.. Nedense durdum birden. Sanki adımı söylemesini bekliyormuşum gibi, çakıldım olduğum yere.
"Affet olur mu kelebek? Gel, konuşalım uzun uzun. Dinle beni biraz."
Allah'ım, biliyorum etten şu kalbim de, kalbin ruhu varsa eğer. Benim ki cam parçalarından ibaret. Affet dedi ya, hepsi boğazıma batıverdi sanki. Konuşsam kanayacak kelimelerim.. Yardım et,
Kendi başına akan gözyaşlarımı sildim elimin tersiyle. O sırtımı izlerken ben inatla arkamı dönmedim. Derin bir nefes verdim güçsüz sesime tezat.
"Birilerini affetmekten..öyle çok yoruldum ki. Konuşacak çok zamanımız vardı. Dinlerdim de seni, bilirsin. Sen anlattın mı peki hiç?" Sinirlerim öyle çok bozulmuştu ki gülmeye başladım ve başıma vurdum yavaşça. "Aptal kafam! Anlatsan planın bozulurdu, doğru ya."
"Eylül, bak.."
Tüm nefretimi başımdan aşağıya akıtıp ona doğru döndüm birden. Birazı, çarptı suratına.
"Eylül ne! Anlatma Savaş! Allah aşkına sus. Seni kaç kere affettim biliyor musun? Bana genel evde çalışan bir kız muamelesi yaptığında, arkamdan fakir kimsesiz diye konuştuğunda, beni kırıp durduğunda! Üstelik hiç biri için af dilemedin bile!" Bağırdığım için acıyan ses tellerim kısıldı, bir damla düştü yanağıma yeniden. "Yeter artık.."
Bir enkazın gözlerine bakıyordum, ama ben harabeydim. Belki de unutulmuş bir şehir.
Başımı iki yana salladım, "Sen, haketmiyorsun.."
Daha fazla birşey söylemesine izin vermeden geri dönüp yüküme inat hızlı hızlı attım adımlarımı. Biliyordum bir kelime daha çıksa dudaklarından utanmadan affederdim çünkü. Affetmek konusunda arsızdım ya, o yüzden. Artık tüm dilenen özürlere küsüm. Kimseyi affetmiyorum, bugün bayram kalbim! Bugün kırıklarını toplayıver. Batmasın ayaklarına..
~ ~ ~ ~
"İçim hiç rahat değil."
"Sizi özlüyorum, sizi çok özlüyorum Gülsüm anne."
Sarıldım sıkı sıkı. Bu kadın yere düştüğümde dizlerimi öpen kadındı. Azıcık çarpsam bir yerlere, kendi yaramı düşünmez acımış mıdır? derdim masalara, sandalyelere.. Ben masanın ayağını öperdim, o benim acıyan yerimi. Küçükken ağlamazdım hiç, ağlamak günah sanardım. Çocuk aklımla Allah görmesin diye yağmur yağınca ağlardım hep. Şimdi de, sonbaharın ilk yağmuru yağıyordu..
"Bizde seni özlüyoruz. Geldin buraya, bak.. Yine üzüyorlar seni." Yüzümü ellerinin arasına alıp iyice baktı gözlerime. "Kimsenin seni üzmesine izin verme olur mu?"
Konuşamadım, başımı salladım yavaşça. Ona da konuşmak zor gelmiş olacak ki sarıldı yeniden sıkı sıkı.
Şuan anlattıklarım yüzünden Savaş'tan öylesine nefret ediyordu ki, bir an için Savaş'a acıyıvermiştim. Hele ki kızların ettiği küfürleri hatırlayınca.. Acıyan yanlarıma küfrü bastım bende.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SARMAŞIK(KİTAP OLDU!)
Romance"Hiç ölmek istedin mi?" Beklemediğim bu soru karşısında ilk önce şaşırmış sonra kıkırdamıştım. "Neden güldün?" Oturduğum yerden kalkıp eğilerek reverans yaptım. "Karşınızda defalarca intihara kalkışan bir kız var bayım." Suratı ifadesizdi fakat umur...