6.BÖLÜM

30.9K 1.5K 352
                                        

6.BÖLÜM

Bir süre önce bu kapının önünde, "Hayatımızı değiştirmeye hazır mısınız?" sorusuna cevap ararken şimdi aynı kapının dışındaydık ve "Yeni bir hayata hazır mıyız? " sorusu ile karşı karşıyaydık.

O gün de olduğu gibi bugün de bir cevabımız yoktu. Hayat bizi nereye sürüklerse oraya gidiyorduk. Hangi şekilde sürüklerse o şekilde sürükleniyorduk. Yaptığımız planların da verdiğimiz cevapların da bir anlamı olmuyordu. Yaptığımız ve yapacağımız tek şey hayatın rüzgârına karşı dimdik durarak yürümeye devam etmekti.

"Can bana bir tokat atsana," dedi Doruk. "Hâlâ buradan çıktığımıza ve artık temiz olduğumuza inanamıyorum."

Can ellerini ovuştururken gülümsedi. "Zevkle," dedikten hemen sonra Doruk'un yanağına bir tokat attı. Tabii Doruk o anda sırıtarak Amatem binasına baktığı için Can'ın ona tokat atacağını görememişti. Yüzündeki gülümseme birden değişti.

"Lan! Mecazen söylemiştim ben!" Doruk Can'a vurmak için üstüne atıldı ama Can Doruk'un boynunu kolunun altına sıkıştırınca ikisi arasında saçma bir boğuşma yaşandı.

"Beni dinleyin," dedi Ayaz ikisini umursamadan. "Bugün herkes eski okuluna gidip kayıt aldırma işlerini halletsin. Yarın sabah da bizim okula gelsin herkes direkt."

"Bir dakika ya!" dedi Doruk. Can ile şakalaşmayı bıraktılar. "Hemen okula mı döneceğiz? Biraz dinlenseydik ne bileyim daha mal gibiyiz hepimiz."

"2. Dönem başlayalı bir hafta oldu," dedi Ayaz. "Üstelik yaşanan olaylar yüzünden hepimizin eksikleri var bunun için özel ders bile ayarlamayı düşünüyorum."

"Def ol git Ayaz ya! " dedi Eren sitem ederek. "Bu sen olamazsın. İçine iyilik meleği kaçmış gibi. Korkuyorum yakında kanatların çıkacak. "

Ayaz işaret parmağı ile kafasının üstünde bir çember çizer gibi yaptı alayla gülümseyerek. Diğerleri okula hemen başlamak istemedikleri için gülmediler ama ben güldüm.

"Yarın sabah dördünüz de okulda olacaksınız," dedi Ayaz sonra emredici bir şekilde. "Bitti."

Buraya gelirken yanımızda getirdiğimiz paraları harcamadığımız için - en azından çoğunu- taksiye verecek kadar paramız vardı. Herkes tek tek gittikten sonra Ayaz ve ben yalnız kaldık.

"İyilik meleği Ayaz'ı sevdim," dedim yanına iyice yaklaşarak. Ayaz ise soğuk bir ifadeyle bir adım geri çekildi.

"Ben iyilik meleği değilim Gamze," diyerek homurdandı. "Geçmişte yaptığım hataları düzeltmeye çalışıyorum sadece."

"Önemli olan da bu değil mi zaten? Yaptığın yanlışlardan pişman olman ve onları düzeltebilmek için çabalaman... Kendini suçlamaktan ne zaman vazgeçeceksin? Seninle bu konuşmayı yapmaktan yoruldum gerçekten!"

"O halde yapma Gamze."

Sert çıkışı karşısında ağzım hafifçe aralık halde donup kaldım. Ruh halinin çabuk değişmesine ve kendini suçlamasına alışkındım ancak daha önce hiç başkalarına gülümseyip bana sert çıkıştığı olmamıştı.

"Az önce gülümsüyordun..." diye mırıldandım. Abartmamaya çalışsam da kalbim kırılmıştı.

"Bir anlığına unutup gülümsesen bile geçmişinin hâlâ arkanda olduğunu bilirsin," dedi Ayaz. "Geçmişinden uzanan bir el sırtına doğru bir yumruk atınca nefesin kesilir. Göğüs kafesinde hissettiğin o ağırlık da geçmişinin, 'Ben hâlâ buradayım gülümsemeyi kes!' demesi gibidir. "

Bir taksi durdurup kapısını açtıktan sonra, "Önce sen bin ben arkadan gelen taksiye bineceğim," dediğinde itiraz etmeden bindim. Beraber binelim diyemedim. Kapıyı çarparak kapattı ve eve doğru yol aldım.

KÜLLER (2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin