32.BÖLÜM
Şule hoca tüm çiftleri saymayı bitirince elinde tuttuğu kağıdı ikiye katlayıp kenarda duran müzik setinin üzerine koydu. Salonda toplamda kırk öğrenci vardı ama sanki o an sadece o ve ben varmışız gibi hissediyordum. Bana bakıp gülümseyen kişi ürkütücü görüntüsüyle benim düşmanım değil de âşık olduğum çocuk olsaydı bu cümle oldukça romantik sayılabilirdi; ancak şu an korkunç geliyordu.
Ceyhun gülümserken altında hep yüzüne takındığı bu iyimserliğin tam zıttını gösteren bir kötülük gizlediğini düşünüyordum. Ayaz'a ve dolaylı yollardan ya da direkt olarak bana savurduğu tehditlerden sonra ne kadar iyimser gözükürse gözüksün onun iyiliklerinin altında hep bir art niyet olduğunu düşünmeye devam edecektim. Tıpkı dün okulda beni Buket'in gazabından kurtarmasının altında bir art niyet aramaya devam edeceğim gibi.
"Pekâlâ çocuklar! Etrafıma toplanın hemen! "
Şule hoca dans dersine ya da her ne anlatacaksa ona başlamadan önce Ebru'nun yanından uzaklaşıp, koşar gibi yürüyerek toplanmamız için ellerini çırpan İngilizce hocamızın yanına gittim. Bu arada millet de yarım daire şekli oluşturmuştu; şimdilik bir çoğu karşısına gelen partnerinden bahsediyordu. Memnun olan da vardı olmayan da. Ama itiraz eden hiç kimse yoktu. Yani, henüz.
"Hocam bir saniye konuşabilir miyiz?" diye sordum tam karşısında durduğumda. Bana rujlu dudağını sıkarak baktı. "Vazgeçtiğini söylemek için çok geç bunu biliyorsun değil mi? " dedi ben daha ağzımı bile açmadan. Her ne kadar bu dans saçmalığını yapmak istemiyor olsam da bırakmayı düşünmüyordum. Bunu hem en iyi iki arkadaşımın tekrar birlikte olabilmeleri için hem de berbat olan derslerimden en azından birine çalışmam gerekmeyeceği için yapacaktım. Belki de biraz değişikliğe ihtiyacım vardı. Şu an tek sorun partnerimdi.
"Partner değişikliği yapabilir misiniz diye soracaktım? "
Bana kaşlarını çatıp bu isteğime bir anlam veremeyerek baktıktan sonra, "Neden? " diye sordu. Sanki bu eşleştirmeleri mükemmel bir şekilde yapmış da karşı çıkılmasına bozulmuş gibi sormuştu bu soruyu. İngilizce hocamız hal ve hareketleri ile her zaman kendini beğenmiş biri olarak gözümde lanse ettiği için onu anlayabiliyordum. Yine mükemmel çiftler seçtiğini düşünüyordu. Yine de sorduğu soruya mantıklı bir cevap vermem gerekiyordu ki bu isteğimi geri çeviremesin.
"Partnerim ile aramızda çok fazla boy farkı var," dedim ve Ceyhun'a baktım. Çok şükür ki o bu kez bana bakmıyordu. Kollarını önünde kavuşturmuş etrafı inceliyordu. "Dans ederken sorun yaşayacağımızdan eminim. "
Benim sebebim her ne kadar bu olmasa da yine de doğruydu. O benden uzundu. Neredeyse Ayaz kadardı... Bir an duraksamak zorunda kaldım. Karşımdaki kişi Ceyhun değil de Ayaz olsa boy farkımızı sorun eder miydim? Cevabım belliydi. Keşke başka bir hayatta başka bir zaman dilimde aynı insanlar olsaydık, derken buldum kendimi kendi içimde. O ve ben. Aynı olan tek şey hislerimiz. Okulun bilmem ne balosunda dans etseydik... Daldığım farklı dünyadan Şule hocanın sesi çekip çıkardı beni.
"Duydun mu beni? " dedi. Onu dinlemediğim için biraz sinirlenmiş görünüyordu ama boyalı dudakları gülümsüyordu.
"Özür dilerim hocam ne dediniz? " diye sorarken kendimi aptal gibi hissettim.
"Dedim ki, erkekler kızlardan uzun olmalı zaten. Gerçek dans gününde topuklu ayakkabı giyeceksiniz, boy farkı ideal olacak; merak etme. "
Başka bir bahane bulmalıydım. Belki de doğruyu söylemeliydim.
"Hocam biz..." dedim Şule hoca dönüp gideceğinde. İki ince kaşını yukarı kaldırarak tekrar yüzüme baktı. "Biz o çocukla pek iyi anlaşamıyoruz," dedim kekeler gibi duraksayarak.
![](https://img.wattpad.com/cover/59500501-288-k103701.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÜLLER (2)
Ficção AdolescenteZEHİR 2. kitap ** Yazmış olduğun bir yazının üzerini karalaman o yazıyı yazdığın gerçeğini değiştirmiyor ve yok etmiyordu. Geçmişte yaptığın hataları düzeltmek için onları silmen gerekiyordu ama geçmiş geçmiş...