20.BÖLÜM
Okulun kızlar tuvaletine girdiğimde içeride kimse yoktu. Hemen lavabolardan birine geçip elimi yıkamaya koyuldum. Kan nasıl oluyordu da bu kadar kısa bir sürede elime yapışıp kalıyordu, anlamıyordum. Sağ elimin üzerindeki kemiklere bulaşan kanı sol elimle sürterek akan suyun altına tuttum. Elimin üzerini öyle bir sürtüyordum ki elim kıpkırmızı olmuştu. Beyaz okul lavabosuna akan kırmızı suya bakarken durdum.
Akan suyun şırıltısından başka bir ses yoktu. Ellerimi lavabonun iki yanına koyup destek alarak başımı kaldırdım ve aynadaki yansımama baktım.
Sanki hırpalanan bendim. Dağılan yüz o kızın değil benim yüzüm gibiydi. Ya da ben öyle görüyordum kendimi. Aynada baktığım gözler benim gözlerim değildi; bu vahşi yüz benim yüzüm olamazdı.
O kıza zarar verdiğime inanamıyordum! Bir canlının bedeninden kan çıkarttığıma, bir insanın canını yaktığıma inanamıyordum. Sebebi her ne olursa olsun, ne kadar sinir olsam da böyle bir şey yapmamam gerekiyordu. Aynadan bana bakan koyu yeşil gözler yaşlarla dolarken başımı iki yana salladım ve gözlerimde biriken yaşlar etrafa sıçradı.
Bu ben değildim!
Güçlü olmak bana bir çok şey kaybettirmişti. Kaybetmeye de devam ediyordum. Şimdi de merhametimi kaybediyordum. Sırada ne vardı? Yakında kendimi tamamen kaybetmekten ve bir daha asla bulamamaktan korktum.
Suyu kapatıp gözlerimi sildim ama yerine hemen yenileri geldi. Gözlerimi havaya kaldırıp bu saçmalığın bir an önce son bulmasını diledim.
Kızlar tuvaletinin kapısının aniden, sert bir şekilde açılmasıyla hemen arkamı kapıya döndüm. Aslında içeri giren kişinin kim olduğunu başta bilmiyordum. Bu refleks olarak yaptığım bir hareketti. Birilerinin ağladığımı görmesini sevmiyordum.
"Neden vurdun o kıza?"
Özellikle benden vazgeçen ilk ve belki de tek aşkımın önünde ağlamayı hiç istemezdim. Hızla ve belli etmemeye çalışarak gözlerimi sildim ve ona doğru döndüm.
Yüzümü gördüğünde bir an duraksadı ve dudakları hafifçe aralandı. Buraya beni azarlamaya geldiğini biliyordum ama bir an gözlerinde öfke ya da nefret göremedim. Gözlerini saniyelik kapattı ve başını hafifçe sallayıp tekrar açtı.
"Bir soru sordum ve cevap bekliyorum? " dedi. Ayaz'ın çift kişilikli olduğunu düşünüyordum. Gözlerini kapattığında ve tekrar açtığında karşımda duran Ayaz aslında ilk gördüğüm Ayaz olmuyordu. Bu yüzden duygularını gizlemekte bu kadar ustaydı.
"Cevap verecek misin?" Sesi sertti. Yüzündeki katı ifade bir an içimde geriye kaçma isteği uyandırsa da kıpırdamadan durmayı başardım. "O kızın burnunu kırmak için gerekli bir sebebin vardır umarım? "
Gözlerimi kaçırdım. "Ne fark eder? "
"Bir çok şey, " dedi dişlerinin arasından. "Bu davranışların normal değil, Gamze. Belki de psikolojik yardım almalısın. "
Son cümlesini kurarken gözlerini lavabolara doğru çevirmişti. Ben ise ruhsuz bir şekilde güldüm.
"Tavsiye için teşekkürler! " dedim alayla. "Şu an aynaya bakıyor gibi hissediyor olmalısın."
"Seninle ilgili pişman olduğum birçok konu varken bir de sana kendini savunmayı öğrettiğim için pişmanlık duymaya başladım, " dedi. Gözlerim ve ağzım paralel olarak açıldı. "Beni daha ne kadar pişman edeceksin, merak ediyorum? "
Yutkunamadım bile. Bana bunları söylediğine inanamıyordum. Benimle olduğu için pişman olmuştu. Söylediklerinden anladığım tek şey buydu. Beni hayatına aldığı için pişman olduğunu söylüyordu. Aralanmış dudaklarımı şaşkınlıktan bir araya getiremedim. Gözlerimi kırpıştırarak aval aval yüzüne baktım. Canımı yakacak kadar güzel olan yüzüne... Ve gözlerine...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÜLLER (2)
Підліткова літератураZEHİR 2. kitap ** Yazmış olduğun bir yazının üzerini karalaman o yazıyı yazdığın gerçeğini değiştirmiyor ve yok etmiyordu. Geçmişte yaptığın hataları düzeltmek için onları silmen gerekiyordu ama geçmiş geçmiş...