9.BÖLÜM
Ceyhun'un gitmesinin ardından biz de arabaya binip Ayaz'ın evinin yolunu tuttuk. Ne garip diye düşündüm. Bir zamanlar Engin ve Ece'nin evi derdim, şimdi rahatlıkla Ayaz'ın evi diyordum o eve. Bu kadar çabuk mu alışıyordu insan birinin yokluğuna gerçekten? Bu kadar çabuk mu unutuluyordu ölenler, gidenler? Kendi kendime kafamı salladım iki yana, deli gibi. Biz onları unutmamıştık ki. Alışıyorduk belki de sadece. Alışmak unutmak demek değildi, alışmak sadece insanın kaybettiği şeylere rağmen yaşamayı öğrenmesi demekti.
Yol boyu ikimiz de konuşmadık. Ceyhun kimdi, Ayaz'ı nereden tanıyordu bilmiyordum ama kendine olan güveni beni korkuttu. Ayaz'ın karşısında bu kadar güvenle onu tehdit eden birini görmemiştim. Ayaz da umursamıyor gibi görünse de canı sıkılmıştı.
Eve geldiğimizde ben evden getirdiğim siyah şortumu ve beyaz tişörtümü giyerken bugün Ayaz da üstünü değiştirip siyah eşofman ve aynı renk tişört giydi.
"Hazırsan temel kuralları öğretmek ile başlayacağım," dedi. Ceyhun yüzünden biraz dalgındı.
Kendimi savunmayı öğrenmek için evet, hazırdım. Yolda korkmadan yürümek, birileri laf attığında sus pus olmak yerine kendime güvenerek bir cevap verebilmek ve en önemlisi de güçlü olmak için hazırdım. Hazırdım ama korkuyordum. Güçlü olduğumda kaybedeceklerimden korkuyordum. Yine de...
"Hazırım," dedim.
"Önce nasıl yumruk yapıldığını öğreteceğim," deyip yanıma iyice yaklaştı. "Elini yumruk yap," diye emir verdi sonra.
Sağ elimi öne doğru uzatıp kendimce bir yumruk yaptım. "Doğru yaptım mı? " diye sordum kirpiklerimin altından bakarak.
Dudaklarını düz bir çizgi halinde gererek başını iki yana salladı. "Baş parmağın avucunun dışında olmalı. Yoksa ilk yumruğunda parmağın kırılabilir."
Elimi eline alıp parmaklarımı çözdü. "Önce dört parmağını sımsıkı kapatacaksın," dedi ve parmaklarımı kapattı. "Sonra baş parmağını diğer parmaklarının üzerine kapatacaksın. "
"Anladım," dedim başımı sallayarak. Söylediği şekilde yumruk yapıp elime baktım.
"Art arda on kez yumruk yapıp elini tekrar aç," dedi Ayaz. Hemen dibimdeydi hâlâ. "Ne gerek var? Anladım işte," dedim sıkılıp. Karşıma geçip tehditkâr bir bakış attı. Kaşlarını yukarı kaldırıp, "Başla!" diye komut verdi.
Oflayarak dediğini yaptım. Parmaklarım acımıştı ama on olana kadar dişimi sıkıp yumruk yapıp açmaya devam ettim. Elim artık doğru şekilde yumruk yapmaya alışmıştı böylece.
"Yumruk yap! " diye komut verdiği anda yumruk yaptım elimi. "Güzel," dedi memnun olarak.
"Gel benimle. Birkaç yumruk atmanı istiyorum."
Ayaz salonun diğer ucuna doğru yürümeye başlayınca ben de peşine düştüm. "Hani deneğim sen olacaktın?" diye dalga geçtim. Bir yandan da sırıtıyordum. Kum torbasının yanına gidince durdu ve bana döndü. "Beni dövmeye bu kadar hevesli olduğunu bilmiyordum," dedi belli belirsiz gülümseyerek. Yerde duran kırmızı boks eldivenlerini aldı. "Uzat ellerini."
Ayaz şişko eldivenleri ellerime giydirirken yüzüne baktım. Yüzünü ellerime doğru indirdiği için uzun kirpikleri daha belirgin görünüyordu. Eldivenleri giydirdikten sonra omzuma hafifçe vurup, "Hadi bakalım çakma Boyka," dedi ve kum torbasını tuttu sıkı sıkı. "Nefesini kontrol et ve vur!"
Derin bir nefes alıp kum torbasına bir yumruk attım.
"Daha sert!"
Tekrar denedim. Gerinip bir yumruk daha attım torbaya. Tekrar, tekrar ve tekrar... Nefes nefese kaldığımda, "Tamam dur," dedi Ayaz. Eldivenli ellerimi dizlerime yaslayarak öne doğru eğildim ve soluklandım.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÜLLER (2)
Teen FictionZEHİR 2. kitap ** Yazmış olduğun bir yazının üzerini karalaman o yazıyı yazdığın gerçeğini değiştirmiyor ve yok etmiyordu. Geçmişte yaptığın hataları düzeltmek için onları silmen gerekiyordu ama geçmiş geçmiş...