16.BÖLÜM

21.8K 1K 284
                                    

16.BÖLÜM

Biraz hava almak ve Ayaz'dan uzaklaşmak isteyerek hastanenin bahçesine çıktım. Girişin hemen sağ tarafında, ağaçların önünde bir bank vardı. Etrafa göz gezdirip o banka doğru hızlı adımlarla yürüyüp oturdum. Eğer benim tahminim doğruysa ve Can'ı vuran kişi o sarı dişli adamsa Ayaz ne yapacaktı? Ve neden o adam beni öldürmek istemişti? Bunu yapan Ayaz'ın düşmanlarından biri olsa bir nebze de olsa anlayabilirdim ancak abi dediği adam neden beni öldürmeye çalışmıştı ki? Yoksa Ayaz haklı mıydı? Soner değil de bir başkası mıydı?

Başımı ellerimin arasına alıp sıkıştırdığımda gözümün önüne Ayaz'ın beni öptüğü an geldi. Dudaklarını dudaklarımda tekrar hissettim sanki. Koridoru hızla aşıp beni öpmeye başladığı an tekrar tekrar zihnimde canlandı ve canımı yaktı. İçimi çektim ve gözlerimi daha da sıkı kapattım.

Ben Ayaz'ın haklı olabilme ihtimalini düşünebiliyordum ama acaba o küçük bir ihtimal de olsa Gamze haklı olabilir mi diye geçiriyor muydu ki aklından, merak ediyordum.

Rüzgâr esip ağaçlar sallanınca tüylerim ürperdi ve istemsiz olarak bedenim titredi. Kafamı kaldırmadan olduğum yerde küçülmeye çalıştım. Biri omuzlarıma bir ceket koyarak yanıma oturunca başımı ellerimin arasından çıkarıp yanıma oturan kişiye baktım. Anıl'dı. Kendi ceketini çıkarıp benim omuzlarıma koymuştu. Üzerinde sadece koyu gri boğazlı bir kazak vardı.

Üşümüştüm ve bu sıcak ceketi çıkarmak hiç cazip gelmiyordu ama Anıl'dan yardım almak da hiç istemiyordum. Omuzlarıma koyduğu ceketi çekmek istediğimde elini elimin üzerine koyup bana engel oldu. Dokunuşuyla irkildim ama geri de çekilemedim.

"Donmuşsun Gamze," dedi elini çekmeden. "Biraz ısın sonra verirsin ceketimi. "

Ben bir şey demeden ya da silkinmeden elini çekti ve kucağına koydu. "Teşekkür ederim," diye mırıldandım ağzımın içinde.

"Arkadaşınız vurulmuş üzüldüm," dedi Anıl. Kazağının boğazını çenesine kadar çekti. "Geçmiş olsun. Hangi çocuk vurulan? "

"Can," diye cevapladım sorusunu. "Senin boylarında, kumral olan. "

"Şu okuldan beraber çıktığın çocuk mu? " diye sordu ve birden oturduğu yerde toplanıp bana döndü. Sesini kontrol edemeyerek, "Yoksa senin yanında mı vuruldu?" diye sordu dehşetle.

Anıl'ın ceketine biraz daha sarıldım ama kokusunu içime çekmedim. Ayaz ne zaman bana ceketini verse kokusunu içime doldururdum ama şimdi öyle yapmadım. Aptaldım.

"Evet," dedim sıkıntıyla.

"Sen iyi misin?" diye sorduğunda başımı salladım yorgun bir şekilde. Sonra bana daha dikkatli baktı Anıl. Bana bu şekilde bakması ve endişelenmiş gibi görünmesi beni hem rahatsız ediyor hem de şaşırtıyordu. "Kim yapmış olabilir sence?"

"Karışık," dedim yüzümü buruşturarak. Gerçekten çok karışık.

"Anlamadım ama üstelemek istemiyorum," dedi beni bir kez daha şaşırtarak. Gerçekten de değişmiş olabilir miydi? Geçen dönem beni Ayaz'ın elinden alabilmek için elinden geleni ardına koymamıştı. Şimdi ayrıldığımıza göre onunla böyle oturup konuşuyor olmam ona umut verir miydi?

Kısa bir sessizliğin ardından, "Bu arada," dedi gülümseyerek. "Kısa saç çok yakışmış sana. Gerçi uzunken de güzeldi."

Ellerimi kestiğim saçlarıma götürdüm. Bir an ne diyeceğimi şaşırdım ve, "Saçıma sakız yapıştı," dedim.  "Sakızla uyuyakalmışım ve ağzımdan düşmüş. Sonra da..." Ben saçmalamaya devam ederken Anıl sanki çok önemli bir şeyden bahsediyormuşum gibi dikkatle beni dinliyordu. "Öyle işte," diyerek bitirdim saçma açıklamamı. Anıl gözlerini yüzümden çekmeyince, "Bana şöyle bakmayı keser misin!" diye terslendim.

KÜLLER (2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin