2. BÖLÜM

38.3K 2.3K 637
                                        

2.BÖLÜM

Kendi canına kıyan insanları duyduğumda, "Bunu nasıl yapabiliyorlar?" diye düşünürdüm geçmişte. Asla böyle bir şey yapmam derdim. Aktıkça her şeyi de beraberinde sürükleyen zaman, beni ve düşüncelerimi de alıp götürmüştü. Bir yıl önce birisi bana, "Bileklerini keseceksin! " dese ona inanmazdım ancak şimdi bileklerimdeki dikiş izlerime bakıyordum.

Şimdi ince ince yağan karın altında, üzerimde sadece pantolon ve ince bir tişört ile duruyordum. Tek başımaydım. Üşüdüğümü hissettim ama kıpırdamadım. Çıplak ayaklarım soğuktan zemine yapışmış gibiydi.

"Kurtarın onu!"

Soğuktan titremeyen bedenim duyduğum ses ile ürperdi. Sesin sahibini görebilmek için etrafıma bakındım ama onu bulamadım. Acı içinde bir yerden bana yalvarıyormuş gibi çıkan cılız sese ulaşabilmek için tabanlarımdaki deriyi yüzmek pahasına kendimi ayağımı kaldırmaya zorladım.

Buzlu zeminde arkamda kanlı ayak izleri bırakarak sese doğru yürürken onu gördüm. Saçları ve kıyafetleri sırılsıklamdı, sanki kıyafetleri ile birlikte küvete girmiş gibiydi.

"Kimi?" diye sordum Ece'ye. "Kimi kurtaralım Ece?"

"O da hak etmiyor mu?" diye sordu bana cevap vermek yerine. "Kurtulmayı biz de hak etmiyor muyduk!?"

Su damlalarına karışan göz yaşlarını elinin tersi ile sildi sonra. Morarmış cansız dudakları titredi bana bakarken.

"Üşümüyor musun? " diye sordum. Sorduğu sorudan kaçtım korkarak. "Elbiselerin neden ıslak Ece?"

Üzerindeki kıyafetlerden su damladığını ben söylediğimde fark etmiş gibi kaşlarını çatıp kendisine baktı. "Üşümüyorum." Durup ellerine baktı; avuç içlerini yanağına bastırdı. "Aslında ben hiçbir şey hissetmiyorum."

Dilimin ucuna kadar gelen ama bir türlü söyleyemediğim o cümle istemsiz olarak dudaklarımdan döküldü. "Ece, sen ölmüştün."

Uzun zamandır hareket etmemiş gibi çatlayan ve soğuktan mosmor kesilen dudakları zorlukla gerildi. "Hangimiz yaşıyoruz ki?" Omzunu kaldırıp indirirken bir damla su kara düştü ve kayboldu. "Sen de ölmemiş miydin?"

Ece'nin bedeni titremeye başlayınca korkarak bir adım geri attım ve kendi kanlı ayak izimin üstüne bastım. Sonra Ece'nin ağzından sular akmaya başladı.

"Onu da kurtarın!" dedi boğulurken.

"Gamze, uyan!"

Yüzümü yastığa iyice gömüp, kendi çığlığımı bastırmaya çalışırken açtım gözlerimi. Bahar, Helin ve Seda başımda dikiliyorlardı. Birkaç saniye sersem sersem suratlarına baktım. Bahar terden yüzüme yapışan saçlarımı geriye doğru çekerken, Helin ve Seda biraz geride durup bana şaşkınlıkla bakıyorlardı.

"Kâbus görüyordun galiba," dedi Bahar. Gördüğüm rüyadan sıyrılamıyordum; bu yüzden tepki veremedim. Tek yaptığım aval aval bakmaktı. "Çığlıkların binayı inletti, iyi misin? "

Başımı salladım aşağı yukarı. Helin tepkisiz kalıp, kendi yatağına giderken Seda bana bakmaya devam etti. Bahar da iyi olduğuma emin olduktan sonra yanımdan ayrıldı. Seda hâlâ tepemde dikilmiş bana bakıyordu. Biraz rahatsız hissederek, "Bir şey mi söyleyeceksin? " diye sordum.

"Uyanmanı bekliyordum aslında ama daha sonra da söyleyebilirim," dedi. "Pek iyi görünmüyorsun."

"İyiyim ben," derken yatakta oturması için kendimi geri çekerek ona yer açtım. "Ne söyleyeceksin?"

Seda birkaç saniye kararsızca tepemde dikilmeye devam etse de sonunda bir bacağını altına alarak yanıma oturdu. Söylemek istediği şey içine dert olmuş ve bir an önce söyleyip kurtulmak istiyormuş gibi birden konuşmaya başladı.

KÜLLER (2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin