14.BÖLÜM
Dün geceye dair parça parça şeyler hatırlıyordum: Dövmeli kollar, boğazımı yakan, midemi bulandıran içki; yoğun mide bulantısı, karanlık ve bir çift öfkeli mavi göz...
Alnımı başımın ağrısını geçirmeye çalışarak ovduktan sonra yorganı belime kadar indirip yattığım yerde doğruldum. Öfkeli gözlerin sahibinin odasındaydım. Şortum yatağın ucundaydı ve altımda Ayaz'ın eşofmanı vardı. Sıkıntıyla iç geçirdim.
Ben yatakta oturmuş hayatımı sorgularken odanın kapısı yavaşça açıldı ve kapıdan içeri başını uzattı önce. Uyanık olduğumu görünce bir an şaşırsa da sonra ifadesini toplayıp odaya girdi.
"Kendine geldin mi?" diye sordu soğuk bir sesle. Bir gece önce sarılarak uyuduğum adamın şimdi bu kadar soğuk olması öfkelendirdi beni.
"Kıyafetlerimi neden değiştirdin?" diye sordum azarlar gibi. Kendisini suçlu hissetmesini istedim. "Kendimde olmadığımı bildiğin halde neden yaptın?"
"Işıklar kapalıydı." Sesimdeki tonu yakalayarak, suçlulukla mırıldandı. "Yine de haklısın, uzak durmalıydım senden."
"Evet uzak durmalısın!" diye patladım. Kalbim öfkeden mi yoksa canım yandığı için mi hızlanmıştı bilmiyorum ama kulaklarım uğuldadı. "Beni terk ettin çünkü değil mi?"
Gözleri hüzünlü bir şarkının en güzel notası kadar anlamlı bakıyordu. Sanki bana sarılıp yaptığı şeyden pişman olduğunu söylemek istiyor da bunu yaparsa yanlış bir şey yapacağına kendini inandırmış gibi kendini sıkıyordu. Öyle olduğunu biliyordum. Ya da...inanmak istiyordum.
"Biz birlikte olmaması gereken ama ayrı da kalamayan iki insanız Gamze," dedi. "Baştan olmaması gereken ama olan bir ilişkiydi ve bitti. Uzatmanın bir anlamı yok. "
Ellerimi kulaklarıma kapatıp bağırdım. "Yeter!" diye. "Sanki birlikte olmaya devam edersek dünya sorunu çıkacak gibi konuşmayı kes artık!"
Bir şey söylemedi. Sadece tekrar arkasına dönüp kapıya doğru yürüdü. Bu muydu yani? Bir açıklama yapmayacak mıydı? Tek sebebi kendini kirli beni temiz görmesi miydi?
"Bekle! " diye seslendim arkasından. Durdu ve omuzları derin bir nefes aldığını belli ederek yukarı kalktı ve tekrar aşağı indi. Sonra bana döndü.
"Dün gece o barda ne işin vardı senin? " diye sordum. Yüzü ifadesiz kalsa da gözleri titredi.
"Bir tanıdık senin orada olduğunu söyledi," dedi mahcup olmuş gibi. "Üzerime vazife değildi belki ama başına bela almanı istemedim. "
Kaşlarımı çattım. "Çocuklardan biri mi?" diye sordum.
"Hayır, onlar değil." Gözlerini kaçırınca kaşlarımı çattım. Söylemeye pek istekli görünmediği için daha çok merak ettim.
"Kim o zaman?"
"Anıl," dedi.
Şaşkınlıktan gözlerim kocaman açıldı. Ağzımı birkaç kez bir şey söylemek için açıp saçma tıkanıklıklar yaşadıktan sonra, "Anıl seni arayıp benim barda olduğumu mu söyledi? " diye sordum.
Başını sallayarak beni doğruladı. Dünya gerçekten tersine dönmüş olmalıydı. Benim bildiğim Anıl ilk fırsatta yanıma gelip faydalanmaya çalışır Ayaz'a da hayatta haber vermezdi. Onu barda görmemiştim bile.
"Yani bizim bildiğimiz Anıl seni aradı ve gelip beni almanı mı söyledi? "
"Bu kadar şaşırma," dedi ve Anıl'ı savunmaya başladı birden. "Aramızda artık bir problem kalmadı zaten."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÜLLER (2)
Teen FictionZEHİR 2. kitap ** Yazmış olduğun bir yazının üzerini karalaman o yazıyı yazdığın gerçeğini değiştirmiyor ve yok etmiyordu. Geçmişte yaptığın hataları düzeltmek için onları silmen gerekiyordu ama geçmiş geçmiş...