7.BÖLÜM

26K 1.5K 273
                                    

7.BÖLÜM

Kantinde her zaman dört kişi olarak oturduğumuz masa bu dönem biraz daha kalabalıklaşmıştı. Önceden küçük bir masaya oturmayı tercih ediyorduk ama dört kişilik grubumuz sekiz kişiye çıkınca daha büyük bir yemek masasını işgal etmek durumunda kalmıştık. Her şeyin yolunda olduğunu söylemekten korkuyordum çünkü ne zaman bu cümleyi kursam kısa bir süre sonra kötü şeyler oluyordu. Ama yine de 'her şey güzel ilerliyordu.'

Sınıfa yeni gelen Ceyhun adlı çocuk görüntüsünün aksine fazla sessiz ve asosyaldi ancak tek sorun sürekli Ayaz'a bakıp durmuş olmasıydı. Bakışları o kadar açıktı ki teneffüslerde yanımıza gelen Ayaz'ın arkadaşları bile fark edip Ayaz'a söylediler ama Ayaz onları susturup umursamadı.

"Dövmeli çocuk geldi."

Kafamı yana doğru çevirip kantinin girişine baktım. Ceyhun ellerini pantolonunun ceplerine sokmuş, kapıda dikilerek bizim oturduğumuz masaya bakıyordu. Daha doğrusu Ayaz'a bakıyordu. Ayaz'ın arkası Ceyhun'a dönük olduğu için görmüyordu ama görmek için çaba da sarf etmedi.

"Şu çocuk gün boyu sana baktı ve sen hiçbir şey yapmadın Ayaz," dedi Eren. O bu duruma Ayaz'dan daha çok sinirleniyordu.

Ayaz başını tepsisinden kaldırmadan ağzına bir lokma daha aldı ve yavaş yavaş çiğneyerek gözlerini yukarı kaldırdı. Ağzındaki lokmayı yuttuktan sonra çatalını masaya bıraktı. "Bundan sonra kurallara göre oynayacağım Eren," dedi sakince. "Sen de olay çıkarma."

"Biri bana böyle baksa ebesini sikerdim!" dedi Eren daha da sinirlenerek.

Ayaz sakin tavrını korudu ve Eren'e cevap vermedi. Bu Eren'in canını sıksa da o da sessizce yemeğine eğdi gözlerini.

Sonra Anıl ve iki arkadaşı bizim masanın yanından geçerlerken Anıl gülümseyerek başıyla Ayaz'a selam verdi. Ayaz gülümsemese de hafifçe başını öne eğerek Anıl'ın selamına karşılık verdi. Ben ise ağzım bir karış açık Ayaz'ı izledim.

"Şu kız senin üvey kardeşin değil miydi Gamze?" Doruk'un sorusu ile gözlerimi Ayaz'dan çekip Doruk'un baktığı yöne bakım refleks gibi.

"Öyleydi" diye homurdandım geçmiş zaman kullanarak. Çünkü artık değildi.

"Seksiymiş," dedi Doruk.

Doruk'a ters ters bakınca ellerini suçlu gibi göğüs hizasında kaldırıp, "Pekâlâ, senin için ondan uzak dururum," dedi.

Buket elinde boş yemek tepsisi ile masamızın birkaç adım ilerisinde durdu. Anıl'ın Ayaz'dan özür dilediği gibi Buket'in de benden özür dileyeceğini düşündüm bir an. Şöyle söyleyebilirdi mesela: "Senin sayende Anıl gibi kızları seks objesi olarak gören bir piçten uzak kaldım. Gerçekten sana minnettarım Gamze."

"Bakın okula kimler gelmiş?" dedi tiz bir tonda.

Buket ile aramızda oluşan düşmanlık domino taşlarına benziyordu. Daha tanıştığımız ilk gün ilk taşa o dokunarak düşmanlığımızı başlatmıştı ve sonra taşlar yavaş yavaş devrilerek ilerlemişti. Artık durduramıyorduk.

"Yolumuzu mu gözlüyordun? " diye sordum ben de alayla.

O her zamanki insanı irite eden gülümsemesi yüzüne yayıldığında, "Birçok şey değişse de bazı şeyler hep aynı kalıyormuş," diye geçirdim içimden. Buket yine aynı Buket'ti.

"Demek tedavi oldunuz ve kurtuldunuz öyle mi? " Buket'in gözleri bileklerime indiğinde refleks olarak üzerimdeki hırkanın kollarını çekiştirdim. "Her zaman acizdin. Bu acizliği vücuduna damgalaman da ayrı bir hoş olmuş. "

KÜLLER (2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin