Son Sarılma

-8- Aldatılmak

-HAZAL'IN BAKIŞINDAN-

O beni aldatmıştı!.

Onu bir daha asla affetmeyecektim!
Asla!
Yavaşça bana doğru gelmeye başladı ve kulağıma doğru fısıldadı...
"Eğer benimle iyi geçinmezsen bebeğim Rüzgar'la başlar bu odadaki kimin varsa Annen, baban, kuzenin hepsini öldürürüm. Zorda olmaz emin ol!" dedi.
Zorunlu olarak "tamam" diyebildim sadece. Onlara birşey olmasına izin veremezdim.
Onunla olmak büyük bir hataydı.
Çok büyük bir hata...
Rüzgar'ın hatasına boyun eğerek devam etsem ne olacaktı ki sanki?

Aptal ben!

Aptal!

"Biz gidelim mi sevgilim?" bana gözüyle Rüzgar'ı işaret etti. Yalandan bir gülümsemeyle "Gidelim" dedim.
Rüzgar'a lütfen beni anla bakışı attım ve yürümeye başladık. Tam kapının önündeydik ki aklıma bir şey geldi.
"Şey, Anıl tuvalete gitmem gerek anlarsın ya"
"tamam çabuk dön" Hemen tuvalete koştum ve Zümrüt'e gel anlamında başımı sağa doğru çevirdim.
Koşturarak geldi.
"Kızım iyi misin ne yapıyorsun!"
"Yemin ederim isteyerek yapmadım. Beni sizinle tehdit ediyor. Bunu Rüzgar'a söyleme tamam mı?"
Bana baktı "tamam mı?"
"Tamam mı Zümrüt?!" diye bağırdım.
"Tamam" istemsizce söylemişti. Onu anlıyordum. O benim Canımın içiydi.
Rüzgar hemen yanımıza koştu "gerçekten mi? Bu kadar gerizekalı olmayı becerdin mi Hazal? Nasıl affedersin?"
"Ben gerizekalıfalan değilimde olmadım da ağzını topla!" Dedim sert çıkan sesimi umursamayarak.
"O Zaman?"
"Sen gerizekalısın!" Dedi Zümrüt Rüzgar'a
"O çocuk Hazal'a bize bir şey yapacağını söylemiş eğer onunla gitmesse !" Rüzgar bana baktı.
"Şey... Ben... Üzgünüm"
"Tamam önemli değil"
"Gidecek misin?"
"Evet"
"Eğer bir şey olursa bile hemen beni ara tamam mı hemen" Dedi Zümrüt.
Sıcak bir gülümsemeyle güldüm ve "tamam" dedim. Sarıldım.
Anıl'ın yanına gittiğimde kolumdan sıkıca tuttu ve arabasına bindirdi kolumun morardığını hissedebiliyordum.
"Anıl kolumu acıtıyorsun!"
"Banane"
Tek bir hamleyle karşısına geçtim.
"Onlara hiç bir şey yapamazsın!" Dedim.
"Öyle mi?"
"Öyle"
Koşmaya başladım.
Peşimden koştuğunu ayak seslerinden duyabiliyordum.
"Hemen buraya gel" diye bağırdı. Gözlerimden yaşlar süzülürken tek derdim gelmemesiydi.
Sokaktaki herkes bize bakıyordu.
"ANIL git!"
"Gel buraya!"
"ANIL git"
"Gel buraya"
En sonunda ayaklarımın yerden kesildiğini anladım ve çığlık attım. 
Ağzımı kapadı.
Lanet olsun 
lütfen bana bir şey yapmasın! Lütfen!
Arabasına bindirdi ve kapıları kilitledi.
"ANIL bırak beni"
Konuşmuyordu!
HAH!
"Beni delirtmeye mi çalışıyorsun bırak beni dedim sana!"
"Bir şartla"
"TAMAM!"
"Benim ol!" Benim ol mu?
Beni o kızlardan mı sanmıştı yoksa?
"Rüyanda görürsün!"
"Peki" diyerek arabayı sürmeye başladı.
Of of of!
Ya teklifini kabul edecektim ya da benim sayemde kaza yapacaktık.
Yola baktığımda hemen sol tarafımızda polisler vardı.
"A-Anıl"
"Ne"
"Sen bittin"
"Ne saçmalıyors-"
Hemen arabayı sağa çevirdim.
Polisler bizi farkedip arabanın yanına geldiler.
Polislere 'bu Adamı tanımıyorum beni tehdit etti şimdi de biryere götürüyor' dedim.
Polisler de inandı.
🕊⚜🕊⚜🕊⚜🕊⚜
Zümrüt'ümün yanında film izliyordum. Gayet Halimden çokta memnundum.
"Hazal zil çalıyor"
"Sen bak ben uyuyacağım" dedim.
"Buyrun?"
"Merhaba Hazal hanım burada mı?"
"Evet buyrun?"
"Biz sivil polisiz. Anıl Taşgiren ile alakalı önemli şeyler öğrendik. Hazal hanımı Anıl Taşgiren'in yanına götürmemizi amirimiz emir etti." Dediler.
Hepsini duymuştum. Koşarak yanlarına gittim ve "ben hazırlanayım gideyim o zaman" dedim.
Odama girdim ve üstüme kot siyah bir pantolon ve mavi baskılı bir t-shirt giydim.
Yüzümü yıkadım ve polislerle karakola gittik.
İçeri girdiğimde Anıl gözaltındaydı.
Onunla konuşmak için içeri girdim.
"Anıl?"
"Benden şikayetçi misin?"
Bana üzülerek bakıyordu. Ona ne desem bilmiyordum.
"Anıl?"
"Sana bir soru sordum Hazal! Yoksa âşık olduğun insan için üzülüyor musun? Kıyamam!" Lafını böldüm. Artık akıllanması lazımdı bu gerizekalının...
"Hoop. Ben âşık falan değilim tamam mı? Oldu ve bitti!"
"Bitti mi?"
"Bitti"
"Neden seni aldattım diye kızdın o Zaman bana aşık değilsen"
"Çünkü beni kullandın gerizekalı! Ama sen bunu anlayamadın değil mi? Ama artık oyun bitti Anıl!" Kalktım. Hemen kolumu tuttu.
"Oyun daha yeni başladı Hazal..."
Sinsice sırıttığında o çirkinliğe daha fazla katlanamadom ve Oradan çıktım. Bir Adam bana seslendi. Adama baktığımda gel işareti yaptı ve Adamın ofisine gittiğimde bir kaç şey zırvaladı falan filan.
Eve ne hayet vardığımda Rüzgar, Çakıl, Zümrüt evdeydi.

WHAT?! Tamam Hazal İngilizce'ye bağlama yine!

Neden WHAT?! dediğimi söyleyeyim Çakıl ve Zümrüt çok mu yakındı ne?

hemen yanlarına koşup ortalarına oturdum ve "HAVADAAAA AAAŞK KOKUSU VAAAR" diye bağırmaya başladım. Mutfaktan çıkan Rüzgar bize güldü.

"onlar birbirlerine alıştı Hazal" dedi ve yanımıza geldi.

"Eee, nasıl geçti?" dedi Çakıl.

"Nolsun Çakıl işte Anıl ve saçmalıkları.."

"Nasıl yani ya! sen onunla konuştun mu Hazal?" Dedi Rüzgar.
"Amirleri konuşmamı istedi"
"Sen de konuştun?"
"Evet?"
"Ne dedi peki" dedi alaycı bir ses tonuyla. Neden umarındaydı ki bu kadar?
"Beni sevdiğini söyledi"
"NE?!" Odanın içinde hepsi bunu söylemişti.
"Şaka be şaka!"

-1 SAAT SONRA-
Kendimden geçmişim.
Gözümü açtığımda Zümrüt ve Çakıl uyuyordu
HEMDE ZÜMRÜT'ÜN KAFASI ÇAKIL'IN BOYNUNA DÜŞMÜŞTÜ!
Ayyy çok tatlılar...
Koltuktan kalktım ve saçımı kaşıyarak mutfağa doğru gitmeye başladım. Tam muhteşem sütlü cocopops'umu yiyecektim ki mutfak kapısının açılma sesi yankılandı odada. Arkama baktığımda Rüzgar arkamdaydı.
"Hazal sana bir şey söylemem lazım.."
Önümde bir sandalye çekti ve oturdu. Dirseklerini bacaklarına koydu ve parmaklarıyla oynamaya başladı.
"Hazal?"
"Efendim Rüzgar?"
"Şey... Şu konuyla ilgili... Yani şu sen ve benle ilgili.. Yani sen ve ben değil de çoğunlukla benle ilgili... Biliyorum lafı çok geveledim."
Gözleri parmaklarına kaydı ve sıcak bir gülümsemeyle
"Ben... Sana ne dediysem çok özür dilerim... Ve... Seni sadece arkadaşım olarak görüyorum... Tabii sen de öyle görüyorsundur"
Derin bir 'oh' çektim içimden.
Ona karşı bir şey hissetmiyordum çünkü. Gülümseyerek elimi uzattım.

-Rüzgar-

Ne yani gerçekten beni arkadaşı olarak mı görüyordu?
Of! Of! Of!
Ona bunu ben söylemiştim. Artık aşkımı kalbime basmalı ve başkalarını bulmalıydım.
Belki de gerçekten takıntıdır, belki de takıntı değil bir gün çocuklarımın olacak annesine biraz önce arkadaş kalalım demiştim.
Gülümsedi ve elini uzattı. İçimden pek gelmesede bu oyunu devam ettirmek zorundaydım.
Elini sıktım.
İçeriden Zümrüt'ün bağırma sesleri geldi mutfağa.
Hazal'a baktığımda ağzındaki cocopops'u ağzından tükürdü.
"Offf be üstüm battı!" Tişörtünü tuttu ve kafasını yukarı kaldırarak sabır diledi.
Güldüm.
Bir Yandan bana kızgın bir bakış attı ve tüm cocopops'u üstüme döktü.
Burnumdan soludum ve ona parmağımı salladım.
"Seni varya!"
"Ben arkadaşımın yanına gidiyorum sen burda kal!" Dedi.
Arkasından gittiğimde Zümrüt ve Çakıl kavga ediyordu. Onların da geleceği görünmüştü ama sesimi çıkarmak istemedim.
"N'oluyo burda?"
"Ya Hazal bu Çakıl delisini güya ahtapot gibi sarmışım da mal mal laflar söylüyor bana yaaaa" diye bağardı.
"Sarmadın mı kızım? Uyandırmasaydım kış uykusundaydın" dedi. Birden bir kahkaha koptu tüm odada.
"Ay neyse öpüşün barışın"
"Öpüşmeyizde barışabiliriz" dedi Zümrüt
"Ve sizin üstünüzün hali ne?"
"O yaptı" ikimizde birbirimizi gösterdik ve güldük.
-Hazal-

Hemen odama gidip üstüme siyah baskılı bir tişört giydim.
Aşağıya indiğimde ise bir şokla daha karşılaştım.
Gerçekten mi!
BUNLARIN HEPSİ BANA MI OLUYORDU?!
Anıl'ın en yakın arkadaşı Berk koltukta oturuyordu.
"Şey.. Berk?" Bana baktı ve gülümseyerek.
"Ooo, yenge" eh yani Berk ben seni severim be oğlum arkadaş olarak ne yenge menge diyosun be?
"Berk biz Anıl'la ayrıldık" yüzünü üzgünlük aldı.
"Biliyorum"
"Eee o zaman ne diye yenge diyorsun oğlum iyi misin?" Ağzını açtı.
"A- ama ondan şikayetçi olacak mısın?"
"Sen benim sorumu cevaplayacak mısın?"
"Ya tamam o sadist olabilir ama-"
Rüzgar koşa koşa yanımıza geldi ve Berk'in sözünü kesti.
"SADİST Mİ? SANA BİŞEY Mİ YAPTI HAZAL?"
"Rüzgar sakin ol tamam mı ben de yeni öğrendim"
Bugün gerçekten çok adrenalinli geçmişti.
🕊⚜🕊⚜🕊⚜🕊⚜
"HAZAL? BAYILDIN MI?"
Bu Zümrüt'ün sesiydi
Giyindikten sonra Uyuya kalmıştım!
Berk gelmemişti!
Kapıyı açtığımda Zümrüt karşımda şık bir kıyafet ve makyajla duruyordu!