-28- Tesadüfler, tesadüfler...

48 13 4
                                    

"Hazal,"
Gözlerimi daha da sıktım.
"Kızım, kış uykusuna mı yattın?"
Kızım dediğine göre?
Aruz'du!
Hala gözlerim kapalıyken "Aruz?" diye mırıldandım.
"Ne Aruz'u lan? Yankı diyeceksin"
Gözlerimi açtım.
"Ya sen neden beni uyandırıyorsun?" Diye bağırdım.
"Peki uyu" diyerek mutfağa gitti.
Uykumu çalmıştı gerizekalı. Doğruldum ve telefonumla oynamaya başladım. Instagram'a girdiğimde 94 beğeni 42 yorum yazıyordu. Galiba hepsi son fotoğraf içindi.
Kontrol etmek için baktığımda son fotoğraf için olduğunu doğruladım.
'Oha, şok. Kızım sen Aruz'la sevgili değil misin'
Gibi yorumlar gelmişti. En iyisi fotoğrafın başına kuzenim yazmak diye düşündüm ve aklıma geleni yaparak kuzenim yazdım.

Aruz

Telaşla teyzemi aradım. Annem yokken hep teyzem bana bakmıştı çünkü.
"Efendim teyzesinin kuzusu?" İç geçirdim ve teyzeme cevap verdim.
"Nasılsın teyze, rahatsız etmiyorum değil mi?"
"Yok Canım ne rahatsız etmesi, Alp'e bakıyordum bende"
Alp, kuzenimdi. Benimle aynı yaşta olmasına rağmen çapkındı da.
"Ne oldu Alp'e?"
"Grip oldu" Dedi.
"Tamam. Teyze hani sana bir kız Hakkı'nda bahsetmiştim"
"Hazal mıydı adı? evet dinliyorum noldu?"
"Seninle tanıştıracağımda, 5 gün sonra... HAZIR tanışmışmışken belki birşeyler Yaparsın diyorum anladın sen"
"Anladım ben anladım" Dedi ve kapattı.
2 saniye sonra ise Gece ve Gökhan konuşmaya başladı. Gece'nin telefonuna bildirim gelince şaşırmış bir şekilde gözlerini büyüttü.
"Oh, hayır" Dedi Gece.
Telefonunu Gökhan'a gösterince Gökhan'da Kaş'larını kaldırdı ve Gece'nin kulağına birşeyler dedi.
Gece ise buna karşılık olarak,
"Bence de görmemeli. Daha yeni barıştılar" daha yeni barışan benim bildiğim bir Hazal ve ben vardık. Benim telefonuma da bildirim gelince hızla telefonu elime aldım. Gece korkar bir şekilde gözlerini yumduğunda daha da korktum göreceğim şeyden.
Telefonumun kilidini açtım. Gelen bildirime tıkladığımda beni Hazal'ın sayfasına götürdü. Korkarak resmi açtığımda artık bir bıkkınlık aldı içimi. İlla böyle erkeklerle sarmaş dolaş olmak zorunda mıydı ki?
"Birşey soracağım" dedim sesli bir nefes verip.
"Bu Ada'm kim?" Diye sordum. İçeriye Enes girdi.
"Kimden bahsediyoruz?"
"Şu adamdan" dedim telefonu göstererek. Enes hafif bir kahkaha attı.
"Bu bizim kuzenimiz be" Dedi. Şaşkınlıktan kaşlarımı kaldırdım.
"Siz kaç kuzensiniz ayıptır sorması?" Dedi. Biraz düşünür gibi yaptıktan sonra cevapladı.
"Kardeşim, ben, Hazal ve Yankı"
"Bu kadar yani"
"Evet" Dedi başını sallayarak.
"Peki"
Çok Zaman geçmeden Enes'in geldiği holden Aytuğ geldi.
"Saat kaç?"
"11" dedi Gece.
Çapkınca sırıttım.
"Abi hayırdır, yine geçiyor aklından birşeyler" Dedi Gökhan.
"Kalkın İzmir'e gidiyoruz" hepimiz uçak bileti aldığımızda 3 saate oradaydık.
Tabii biraz mâl oldu bize ama olsun. 1 saat süren yolculuğun sonunda Enes'e döndüm.
"Yazlık nerede?"
"Biraz uzakta" Dedi. Bir taksi  çevirdik ve Enes'in taksiciye anlattığı yere gitmeye başladık.
En sonunda gittiğimizde bir süre Enes'in Yankı'yı dışarı çıkartmasını bekledim.
Enes, Gökhan ve ben vardık. Diğerleri evi hazırlamak için İstanbul'da kaldılar. Enes, Yankı'yı çıkardığında bende gizlice içeriye sızdım.

🕊Hazal🕊
Birden kapı çaldı.
"Yankı, sen baksana" diye bağırdım Yankı'ya. Yankı ayaklarını sürükleye sürükleye mutfaktan kapıya gittiğinde yüzünü tam seçemediğim biri gelmişti.
"Hazal, benim dışarıda bir işim var şimdi gelirim" Dedi. Başımı salladım. Yazlığı incelemeye başladığımda yazlığın 2 katlı olduğunu gördüm.
Salondaki duvar krem rengine boyanmıştı. Ben incelemeye devam ederken kapı birdaha çalındı. Yankı birşeyini unuttu düşüncesiyle kapıyı açtığımda karşımda Aruz çıktı.

Ani çıkışlarından, ani sevişinden, beni bekleyemeyen kalbinden öptüğüm Adam.

"A-aruz?" Dedim.
"Seni kaçırmaya geldim cadım"
"Nasıl yapacaksın o işi?" Dedim hafif bir alayla. Elini elime kenetledi ve beni yola sürükledi.
"Ne yapıyorsun" dedim gülerek.
"Kaçırıyorum"
"Hayır demek istediğim şey arabasız nereye" bilmiyorum neden ama kenetlediği elimi dudaklarına bastırdı. Bastırdı ama öpmedi. Elimi dudaklarından çektiğinde "Biraz da yürüyelim" Dedi. Nereye gittiğimizi bilmeden yürüdük. Sokaklarca, caddelerce yürüdük. En sonunda yorulduk ve bir binanın duvarına yaslanıp oturduk.
Ben ciğerlerime temiz ama bir o kadar da kirli havayı doldururken Aruz sağ dizini kendine çekti ve elini dizine attı.
"Artık kural koyma vakti geldi." Dedi.
"Ne kuralı?"
"Bilmem Canım istedi" dedi.
"Peki ilk başta cezayı belirleyelim" dedim. Birkaç düşünürmüş gibi ses çıkardıktan sonra elini yere vurdu.
"Buldum. Uymayan 1 gün boyunca bir tişört giysin, yani belirli bir tişört kötü anlamında"
Kafamı salladım.
"İstanbul'a gittiğimizde koyacağız kuralları. Burda tişörtleri alalım.
"Peki" dedim.
"Şuralarda bir mağaza olacak ordan alalım" Dedi.

Son SarılmaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin