-1- Yeni sınıf

437 36 8
                                    

Multide; Hazal varrrr
"Hazal, hadi bugün okul var hiç yırtmak yok hemen kalkıp elini yüzünü yıkıyıp, yanımıza ışık hızında geliyorsun!"

diye sesler duyuyordum.Gözümü araladığımda biricik annem karşımda elinde terlikleydi. "Offff, tamam uyandım kahvaltıdan önce terlik yemeyelim bari" dediğimde annem güldü.

Allah'ım bugün okulun ilk günüydü ve bir yandan da milyonlarca fazla daha kötüydü çünkü 3 yıldır hoşlandığım çocukla aynı sınıfta olmama rağmen şimdi başka bir sınıfa yerleştiriliyordum!
LÜTFEN BU BİR RÜYA OLSUN!

O sınıfta hiç kimseyi tanımıyordum bile. Açık kumral saçlarımı ördüm üstüme okulun üniformalarını geçirdim ki onlardan nefret ediyordum, gerçekten 'berbat' kelimesinin anlamını veriyorlardı ve altıma hafif topuklu ayakkabılarımı geçirerek okula gittim.
Hiç tanımadığım bir sıradaydım, sadece eski sınıfımdan iki kişi vardı ki onları tanımıyordum bile. Yanıma Elçin oturdu, o kızdan nefret ediyordum yani neden benim yanıma oturmak zorundaydı ki?! derken içeri hoca girdi, hoca sarı saçlı ve gözlük takıyordu, yaşıtlarının yanında çok güzel kalan bir hocaydı aslında. "Merhaba arkadaşlar, ben sizin yeni öğretmeniniz Elif" dedi hafif bir İngiliz aksanı vardı.

Zil çaldı ve eski sınıfımdaki arkadaşlarıma gittim.
Başta sadece göz ucuyla baktığım için karşıma Naz çıktı Naz'la tam 8 yıldır arkadaştık, Naz'a baktığımda simsiyah saçları toplanmıştı. Arkalara baktığımda onu gördüm, Bulut'u. Koyu kumral saçlarını yana taramıştı

"Hazal?"

Bulut bana mı seslendi bana mı öyle geldi?
Ne desem ki?
efendim desem gülecek, ne desem sert anlayacak ve ağzımdan çıkan kelime ise

"hı?"ydı gerçekten mi 'hı?' mı Hazal!

"Sen yine iyisin Hazal, akıl hastanesinden kaçtın"dedi.
Akıl hastanesindeyim haberin yok be Bulut'um!. Bir kaç ders sonra birileriyle kaynaştım, Zümrüt ve Zümrüt'ün arkadaşı olan Tijen'le.
İkisini de çok sevmiştim ilk günden çok kaynaşmıştık. Madem sıra arkadaşım olacaktı Elçin hanımla barışmak lazımdı değil mi? Doğruya doğru yani ne kadar kavga etmiş olsakta özünde iyi biriydi yani. Elçin'le zamanla zaten barışıyorduk. En sonunda okul erken bitti ve evlere dağıldık.

                                                                       2 HAFTA SONRA

Elçin'le barışmıştık bile. Tijen ve Zümrüt'le de çok iyi arkadaş olduk. Öğle teneffüsünden bir önceki zil dolunca kulaklarıma beklemediğim bir halde (!) Birden içeri Naz girdi, normaldi çünkü hep girerdi.

"Hazal, biraz konuşalım mı?"

bu kız ne zaman bu kadar nazik oldu? güldüm ve yanına gittim.
Beni okulun avlusuna götürdü. "Burda ne işimiz var Naz?" gerçekten ne işimiz vardı burda ne söyleyecekse başka yerde söyleyemez miydi?

"Hazal, Bulut seni seviyor!"

koskocaman bir OHA! "Ne diyorsun ya" gerçekten ne diyordu bu kız?

"gerçekten Ha-"

Bulut onu böldü ve sallanarak yanımıza geldi.

"söylediği doğru"

dedi çok yumuşak bir tonda söylemişti. Ne yani 3 yıldır sevdiğim Bulut'a kavuşmuş muydum nihayet?
hemen sınıfa gittim ve olmazsa olmazın olan Zümrüt'e anlattım. Naz birdaha gelip bana "Bulut seni öğle teneffüsü spor salonunda bekliyor" dedi.
🕊⚜🕊⚜🕊⚜🕊⚜
Nihayet öğle teneffüsü gelmişti koşar adımlarla spor salonuna gittim ordaydı!
Hafifçe omzuna dokundum. Beni farkettiğinde ismim döküldü dudaklarından. Hafifçe gülümsedim. Şuan doğru birşey mi yapıyordum gerçekten bilmiyorum. Onu sevip sevmediğimi de bilmiyorum. O beni gerçekten seviyor mu işte onu hiç bilmiyorum desem yalan olmaz galiba. Eliyle yürümemi işaret etti ve yürümeye başladık havadan sudan konuşuyorduk. Ondan sonra Bulut ağzını açtı ve bana

"Beni seviyor musun?"dedi! şaka da yapmış olabilirlerdi yani sorusuna soruyla cevap verecektim.

"Peki ya Sen beni seviyor musun?"

gözünün içine bakarken bana "evet!" dedi. Bende susar mıyım hiç?
hemen "evet!" dedim. Artık sevgiliydik.
Ama onun beni üzeceğinden korkuyordum.
                                                     2 HAFTA SONRA

Koskoca iki hafa oldu inanabiliyor musunuz?
İKİ HAFTA!
Ama maalesef ben Bulut'un benim için sadece takıntı olduğunu düşünmeye başlamıştım. Anneannemdeydim, birden ben kırmızı koltukta otururken telefonuma mesaj geldi.

-WHATSAPP-

ZÜMRÜT: Hazal, sana söylemem gereken çok önemli bir şey var. Ben Bulut'u seviyorum.

BEN: Evet, ben de kandım :D

ZÜMRÜT: Gerçekten Hazal!

Telefonu kapattığımda birden çalmaya başladı.
Arayan Zümrüt'tü "Bulut'u seviyorum" dedi. Yüzüne kapattım ve whatsapp'tan ona

"bir daha konuşmayalım Zümrüt." dedim.

Haketmişti!

Koskoca bir HAH!
Arkadaşım beni arkamdan bıçaklamıştı.
Tabii ki de ağlamadım!
Bulut'u sevmiyordum. Ama arkadaşımın yaptığı da koymadı değildi!
Zümrüt'ün bana yaptıklarını anlayamıyordum.
Bulut'a Whatsapp'tan,

"Çok özür dilerim ama devam edemeyeceğim. Lütfen beni affet" yazdım.
Canım Zümrüt'e çok sıkkındı. Ama artık bitmiş bir şey için en iyi arkadaşımı kaybedemezdim.

-PAZARTESİ-

Bulut bana hafif bir kin duyuyordu sanki. Ama boş vermeliydim, kafamı sıraya koydum. Sonra seslerden duyduğum kadarıyla, yanıma sinirli bir Naz geldi.

"Sen ne kadar şerefsizmişsin be Hazal!" deyince ona inanamadım.
Gerçekten bunlar gerçek miydi?
Bulut'un bana kin duyduğu kesindi ama Naz?
ona ne demeli?
8 yıllık arkadaşıma ne demeli? elimde olmadan gözlerimden iki yaş damla damladı.

"Naz?" dedim kırık bir ses tonuyla. O da sanırım bir şeylerin ters gittiğini anlayacak olmalı ki yüzüne bir mutsuzluk takıldı. Olan biteni anlattım.

Naz'da artık benden yanaydı, kendimi gerçek anlamda güçlü hissediyordum. Bulut'la sevgililik sürecindeyken ona bir bileklik yapıp vermiştim ve bilekliğin şu anda nerede olduğunu merak ediyordum. Sonuçta başka birine verdiyse ki vermemiştir diye umuyorum o bileklik benim hakkımdı. Madem 6 yıllık arkadaşımı bana doldurmuştu bunu haketmiyordu bile!

Son SarılmaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin