FİNAL

56 7 4
                                    

Aynadan kendime baktım.
Belki de 14 yaşımdan beri kurduğum hayaller bugün gerçekleşiyordu. Melekler gibi beyazlara bürünmüştüm bende, kafamda tacım ve üstümde gelinliğim...
Zümrüt, Gece ve Yağmur gülüşerek topuklumun ayağına isimlerini karalarken benimde bir yandan gözüm kapıdaydı.
"Ya kızlar ne zaman ineceğiz aşağıya?" Diye sordum merakıma yenik düşerek.
Hepsi birden bıkkınca gözlerini devirdi.
"Hazal, sakin ol güzelim az kal-" derken kapı açıldı ve karnı burnunda olan Elçin içeri girdi. Herkes 32 diş gülümserken hemen kalkarak Elçin'e sarıldım.
"Aşkım benim ya karnın burnunda doğurmayasın düğünde göbek atarken falan?" Söylediğime herkes kahkahalarla gülerken telefonumun zil tonu kulaklara doldu.
Gökhanişkom arıyor...
"Eloo gelin hanımla mı görüşüyorum?" Gülerek cevap verdim.
"Evet gelin hanımla görüşüyorsun Gökhancığım. Efendim?"
"Kanka ya bence artık aşağı inmelisin herkes geldi" heyecanla telefonu yüzüne kapatarak odaya bıraktım.
"Kızlar verin bakayım ayakkabımı aşağı iniyoruz" dedim ayakkabımı bir taraftan giyerken. Gece ve Yağmur yan taraflarıma geçerken Zümrüt ise arkama geçti ve gelinliğimin uzun kısımlarını tuttu. Merdivenlerden inerek kırmızı halıyı geçtiğimiz an bir konfeti patladı ve kameralar bizi çekmeye başladı. Yakınlarımız bizi izlerken tek odaklandığım nokta tam önümde duran nikah memuru ve müstakbel kocamdı. Gülümseyerek yavaş yavaş onların yanına vardık.
"Evet, sevgili konuklar. Buraya bir yuva kurmak isteyen çiftimiz için bir araya geldik."
Müstakbel eşim ile göz göze geldik daha sonra ise nikah memuruna döndük.
"Siz Tarık oğlu Aruz bey Hazal hanımı sağlıkta, hastalıkta, mutlulukta, üzüntüde eşiniz olarak kabul ediyor musunuz?"
Gülümseyerek gür sesi ile "evet" dedi.
"Peki ya siz Sevinç kızı Hazal hanım. Mutlulukta, üzüntüde, hastalıkta, sağlıkta Aruz beyi eşiniz olarak kabul ediyor musunuz?"
Ediyor muyum?
İyi düşün Hazal, iyi düşün....

-3 yıl önce-
Hadi bakalım Aruz bey barışalım.
Arabamı Aruz'un evinin önüne bıraktım.
Birkaç adım attıktan sonra kapıyı hafif bir tebessümle çaldım.
"Hazal?" Gülümsedim.
"Aruz"
Kafasını kaşıyarak gözlerini kıstı.
"Neden geldin?"
"Mesaj attın ya" gülümsememi hala yüzümden eksik etmeyerek ona sarıldım.
"Seni affediyorum. Ama lütfen birdaha olmasın" oda beni hafifçe sardıktan sonra bıraktı.
"Şey Hazal biraz meşgulümde sonra konuşsak?"
"Aruz kim geldiii?" Dedi bir kız sesi. Tuhaf, tanıdıktı.
Aruz, yakalanmışçasına elini alnına vurdu.
Hızla Aruz'u iterek içeri geçtim. "Ben geldim canım Aruz'un sevgilisi!" Odaların kapılarını açarak içeri bakarken birinde onu gördüm.
"Bu-buse?" Gülümseyerek yanıma geldi.
"Evet canım Buse" bize doğru gelmekte olan Aruz'a baktım.
"Bunun burda ne işi var Aruz?"
"Özür dilemeye gelmiş" tek kaşımı kaldırarak "peki beni neden çağırdın?" Dedim.
"Evet o konu, ben seni çağırmadım"
"Kim ça-" derken içeriye Anıl girdi.
"Ben" kapıdan içeriye siyah giyinen adamlar girdi ve biri beni tuttu. Elimi çekmeye çalışıyordum ama maşallah yahu neyle besliyorlar sizi?
Burnuma birşey tıkanması sonucu gözlerim karardı ve ayaklarım beni taşıyamadı...

🌗🌗🌗🌗🌗🌗🌗

Gözlerimi yavaşça açtım. Bulanık görsemde yavaşça geçiyordu. Tamamen geçtiğinde parmaklıklarla dolu bir odada olduğumu anladım. Parmaklıklara tutunarak kafamı parmaklıklardan geçirmeye çalıştım ama çok yakınlardı birbirlerine. Bu fikri kafamdan atarak parmaklıklardan etrafıma baktım.
Ne ne ne!
2 tane daha parmaklık ve parmaklıkların ardında Bora ve Aruz?
Onlarda etraflarına bakarlarken aynı anda beni gördüler.
"Hazal?!" Dedi Aruz bağırarak.
"Aruz sakin ol birşeyim yok"
Bora'da konuşmaya atladı.
"Hazal, burdan çıkacağız tamam mı güzelim, sakin ol"
"O senin nerden güzelin oluyormuş lan!" Dedi Aruz bağırarak. Bora tam cevap verecekti ki içeriye aynı adamlar ve Anıl yine girdi.
Yalandan bir gülüş atmayı da ihmal etmemişti.
"Hoşgeldiniz, lafı fazla uzatmayacağım arkadaşlar. Tutun şunları seçim odasına götürün" 2'şer gruplara ayrılarak bizi sürüklemeye başladılar. Artık debelenmiyordum. Ne yaparlarsa yapmalarını sonrada bırakmalarıydı tek dileğim. Labirenti andıran odalardan geçtik ve büyük, duvar motifleri kırmızı ve siyah olan salon gibi bir yere geldik. Teker teker hepimiz sandalyelere bağlandıktan sonra Anıl, silahı çıkararak bana doğru geldi.

Son SarılmaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin