-22- Son öpüş

77 16 4
                                    

Multide; Buse varHerkes gittiğinde Aruz ben, Gece, Gökhan ve Enes kalmıştık.
"Neyse ben yatıyorum sakın evi dağıtmayın" Dedi Enes ve odasına çıktı.
"Eveet, Gece'nin bana verdiği yetkiyle size sorular soracağım" dedim.
"Sen Ahmet oğlu Gökhan, Gece'yi sevgilin olarak kabul ediyor musun?" Gökhan gözlerini büyüttüğünde elini de ağzına koydu.
"EVET, EVET, EVET" herkes güldüğünde sıra Gece'ye geldi.
"EVET"
"Bende sizi sev ve sevgili ilan ediyorum"
"Kıskananlar çatlasın kıskananlar çatlasın" odanın içinde bağırarak bu şarkıyı söylüyordu akıllı.
"Birazdan bu hareketlerine devam edersen sevgilin kalmayacak ben sana söyleyeyim" dediğimde korktu ve yere oturdu.
"Hazal"
"He de gülüm" dedim Gökkuşağına. Kulağıma bir şeyler söyledi.
"Ben artık amca olmak istiyorum" bunu dediği anda yüzümün çilek kadar kızardığını hissedebiliyordum.
"Ya sen hayırdır ikide bir ben amca olmak istiyorum ben amca olmak istiyorum?" Dedim.
"Hazal?"
"Bir daha ben amca olmak istiyorum dersen seni ellerimle boğarım"
"Peki. Ben amca olmak istiyorum"
"Bence sen kaşınmak istiyorsun" diyerek ona doğru koştum. O da dış kapıya doğru koştuğunda arkasından gittim.

***

Yaklaşık 10 dakikadır peşinden koşuyordum.
"Yahu yeter, ciğerlerim sana küfür ediyor"
"Tamam" diyerek yere oturdu. Bende yanına giderek oturduğumda soluk soluğa kalmıştım.
"Gecenin bir vakti neden beni koşturuyorsun gerizekalı?"
"Canım istiyor kanka" dediğinde ona vurdum.
"Çok yoruldum eve geri dönelim" dedim. Başıyla onayladıktan sonra eve doğru gittik.

Nihayet eve vardıktan sonra herkesin gittiğini farkettim.
"Haydi sende evine git bende yatıcam zaten gökkuşağı" dedim.
"Tamam kanki. Bu arada Gece beni yemez değil mi?"
"O ne demek gülüm?"
"Bana bazen yiyecekmiş gibi bakıyor" kahkaha attıktan sonra kapıdan çıktı ve gitti. Bende odama çıkıp uyudum.
***SABAH***
Gürültüler içinde uyandığımda tek gözümü açtım. Dolabıma üstümü değiştirmek için gittiğimde çığlığı bastım. Benim o kadar zorluklar içinde aldığım Dylan O'brien imzalı resmi vardı ve artık yoktu. Kapım açıldığında içeriye Aruz girdi.
"Ne oluyor?" Diye bağırdı.
"Benim fotoğrafım nerde Aruz acaba?" Diye cırladım bende.
"O konu mu? Bundan sonra poster Mostar olmayacak. Belki istersen benim fotoğrafımı çıkararak duvarına asabilirsin buna izin veriyorum."
"Aruz Allah tependen baksın. Şimdi yürü git odamdan üstümü giyineceğim"
"Ben böyle iyiyim" diyerek sırıttı. Tek Kaş'ımı kaldırdım.
"Rahatını bozmayayım o Zaman" dedim. Onun yanına gittikten sonra kulağından tuttum ve dışarıya attım. Kapıyı da kilitlendikten sonra üzerime yeşil bir ceket, beyaz bir t-shirt ve siyah bir pantolon giydim.

☝🏻️HAZAL'IN KOMBİNi ☝🏻️Aşağıya indiğimde herkes kahvaltı yapıyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

☝🏻️HAZAL'IN KOMBİNi ☝🏻️
Aşağıya indiğimde herkes kahvaltı yapıyordu.
"Otele döndü anasını satayım ev" dedim ve yanıma Alfa geldi.
"Ben Alfa'yı gezdirmeye gidiyorum" dediğimde Enes, "Bari iki lokma birşey yeseydin"
"Öleceğim galiba son Zaman'larda bana çok iyi davranıyorsun"
"Yaptıklarım yapacaklarımın habercisidir kuzen" dediğinde iki parmağımı 'gözüm üstünde' şeklinde yaptım. Ağzıma iki tane dil peyniri tıkıştırdıktan sonra Alfa'nın gezdirme tasmasını taktım ve dışarıya çıktım. Baya bir yürüdükten sonra karşıma bir kız geldi.
Bana yüzünü buruşturduktan sonra "al şu pireli şeyi hemen önümden!" Dedi. Hafif tikiydi.
"Eğer pireli bir şey görmek istiyorsan aynaya bakabilirsin tatlım" dediğimde kaşlarını çattı. "Sen bana mı pireli dedin?"
"Yok Canım anama dedim." Dediğimde yanıma yaklaştı.
"Seni rezil edeceğim kızım"
"Et Bakalım da görelim" dediğimde omzuma çarparak gitti. Gözlerimi devirdikten sonra eve geri döndüm. Kapıyı çarptım ve Alfa'yı evine bıraktım. Şöylene söylene koltuğa oturduğumda Aruz Kaşlarını çattı. "Ne oldu?"
"Gerizekalıunun biriyle laf dalaşına girdim." Kaşlarını kaldırdıktan sonra "neye benziyordu?"
-ARUZ-
"Neye benziyordu?" Kardeşim yeni İsanbul'a gelmişti ve onun olacağından korkuyordum.
"Siyah saçlı ve yeşil gözlüydü." O'nu tarif ediyordu. Ama son bir şans olarak belki de o değildir diyerek sordum.
"Hafif tiki miydi?"
"Ne demezsin?" Dedi ve gözlerini devirdi. Bir anlık sinirle, "Kardeşim o benim düzgün konuş" diye kükredim.
**HAZAL**
"Kardeşim o benim düzgün konuş" diye kükrediğinde bir anda ne olduğumu şaşırdım.
"Kardeşin olması umrumda bile değil, düzgün yetiştirseymişsin" artık bir kavganın içindeydik. Ama işin gerçeği gerçekten biryerinde bile değildi kardeşi olduğu!
"Tamam gençler sakin olun" Dedi Gökhan.
"Gökhan sen karışma kardeşim" Dedi Aruz.
"Umrunda olmaması beni üzdü" Dedi. Neden ki?
"Neden üzmüş umrumda olmaması?" Diye çıkıştım.
"Çünkü yakında ailenden biri olacak." Dedi. Ailemden biri olması için önce evlenmemiz lazımdı.
"Evlenmeden o kimmişte benim ailemden biri oluyormuş?"
"Evlenmeyecek misin benimle?"
"Belki evlenmem hem neden bu kadar taktın seninle evlenip evlenmeyeceğime?" Dedim.
"Tüm erkekleri eskittin ya beni de eskitecek misin diye bakıyordum da ondan" Dedi. Kan beynime sıçradığı an yerimden kalktım ve ona tek parmağımı kızar şekilde salladım.
"Gözlerimden göremiyor musun?" Diye bağırdığımda o da ayağa kalktı.
"Belki de diğerlerine de aynı gözle bakıyorsundur nereden bileceğim?"
Nereden mi bileceksin!
Bana inanmayan bir adam mı oldun yani!
"Çık git evimden" parmağımla kapıyı gösterdim. Kapıya doğru gitti ve iki saniyeliğine bana bakıp "burada 2 saniye bile durmam merak etme" Dedi. Edeyim böyle işe!
Koşarak odam çıktım ve kapımı kilitledim. Kendimi yatağa bıraktığımda gözlerimi sıkıca kapattım. Ama olmuyordu. Bana o lafları bana ağır geliyordu işte!
Kardeşi olsun olmasın hiçkimse altını çiziyorum hiçkimse bana böyle davranamaz. Ya bunu kardeşinin o küçük kafasının içine sokardı ya da herşey biterdi. Hatta bitmişti bile galiba. İşte benden sıkılıp sonbaharı bahane etmişti!
Kapım çalındığında "gidin başımdan yanlış kalmak istiyorum" Dedim. Sesimin boğuk ve kısık çıkışından odama girişimden itibaren ağladığımı anladım.
"Hazal?" Bu ses Demir'in sesiydi! Demir benim çocukluk arkadaşımdı ve şimdi anlamıştım ona ne kadar ihtiyacım olduğunu.
"Demir?"
Kapı açıldığında yanıma geldi ve bana sarıldı. Demir'in altın sarısı saçları ve sarı gözleri vardı. Ama şöyle birşeyde vardı, Demir eşcinseldi.
"Demir, Aruz"
"Duydum ne olduğunu" Dedi ve beni sımsıkı sardı. Bana baktı ve kaşlarını çattı.
"Sakın ağlama çok çirkin oluyorsun" buruk bir gülümseme aldı yüzümü. Çok çirkin oluyorsun sözü bize göre yapma demekti.
"Hadi sana makyaj yapalım" Dedi ve beni banyoya sürükledi. Ve benim biricik Demir'im makgözdü. Bana sade bir makyaj yaptıktan sonra parka gittik. Herkes bizim kavgamızdan korkmuş olacaktı ki hiçkimse yoktu evde. Parkta salıncaklara yanlı oturduğumuzda biraz dertleştik. Önümüzden Aruz geçtiğinde ona bakmadan Demir'e bakmaya devam ettim.
"Herkesin seviyesi ortada" dediğinde ise sanki kalbime biri bir şey saplıyormuş gibi hissettim. Elimde olmadan gözümden bir yaş döküldüğünde Demir, Aruz'a baktı.
"Bir sorunun mu var?" Dediğinde Demir, Aruz "yanındaki kızı diyorum kaça satıyorsun?" Yüzümü buruşturdum ve "ben satılık değilim Canım. İstesende birdaha alamazsın o başka" dedim.
"O öpüşüm sondu. Yalan söyledim." Dediğinde kalbime bir kez daha birşey saplandı.
Son öpüşün mü?...

Son SarılmaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin