-29- AİLE

58 13 5
                                    

Yaklaşık 15 dakika daha çaktırmadan Mehmet'e bakıyordum.
"Hazal, girmeyecek miyiz?" Dediğinde Aruz'a döndüm.
Sesli bir nefes verdim. Anlatsam, "seninle konuşmadığımız sıralar gay arkadaşımla konuşuyordum ve onunla dalga geçmiş bir herife sürtük rolü oynadım sonra herifin kasıkları ile benim tekmem birleşti" mi diyecektim? Cevabım gülümseyerek "hadi girelim" demek oldu. Deniz daha dizlerime ulaştığında tir tir titredim.
"Çok soğukmuş" dedim titreyen sesime hakim olamayarak.
"Isınırsın şimdi" Dedi ve beni kucağına aldı.
"Aruz çıldırdın mı boğulacağız" dedim.
"Sen benim ciddi ciddi kaslarıma ihanet ediyorsun"
Kahkaha attım.
"Pardon ama hiç göremediğim kasların Hakkında konuşmak ne kadar doğru olur bilemiyorum" dedim.
"Kaslarımı mı görmek istiyorsun? O zaman birlikte yüzdükten sonra sahildeki yerine geç ve izle" Dedi. "Peki" dediğim anda beni denize attı.
"Aruz deli misin donuyorum" diye cırladığımda sadece gülmekle yetindi.
Yarım saat yüzdük ve daha sonra ben çıktım. Kurulandıktan sonra şezlongda yatay hale gelip Aruz'u izlemeye başladım. 5 dakika geçmemişti ki bir sarışın iki siyah saçlı kız yanına gitti. Kızlar güzeldi fakat 1 dakikadır izlediğime göre hepsi sürtüktü. Çok belliydi artık yani insan düşünür belki bu yakışıklı ve aynı Zamanda taş olan güzel gözlü çocuğun sevgilisi vardır. Ama yok, anaları babaları öğretmemiş!
Saniyeler saniyeleri kovaladı ve sonunda 2 dakika oldu. Yanımdaki Aruz'un şezlonguna biri oturdu. Kim olduğuna bakmak için kafamı sağ tarafa çevirdiğimde saatlerce saklandığım Mehmet olduğunu gördüm.
"Selam, görüşmeyeli uzun Zaman olmuştu" yalandan bir gülüş attım ve "Ya, öyle olmuştu" dedim. "Özür de mi yok?" Dedi.
"Pardon da senin özür dilemen gerekiyor. Hem yaptığım şey konusunda da hâlâ doğru şeyi yaptığımı düşünüyorum" sırıttı.
"Bu kadar iyi bir fiziğin olduğunu bilsem o kadar acı içinde peşinden koşardım inan bana"
"Sana inanamayacak kadar çok işim var" dedim.
"Peki, o işlerinin arasında bende varmıyım?"
"Olduğunu da olacağını da sanmıyorum" dedim ve gülümsedim.
"Benim kasıklarıma vurduğuna göre önemsiyorsun. Artık kabul et"
"Sende artık kabul et. Seni önemsediğimi düşünecek kadar malsın" dedim ve gözlerimi devirdim.
"Öyle olsun küçük hanım" Dedi ve kendi şezlonguna geri gitti.
"Allah'ım karşıma bir kerede akıllı çıkar Yarabbim" dedim kendi kendime. O sırada o 3 kızın Aruz'a çok yakınlaşmış olduğunu gördüm. İskelenin en ucuna oturdum ve ayaklarımı iskeleden sallandırdım. O'nun yanına falan gitme gibi bir niyetim yoktu. Kızların Aruz'un yanına nereden gittiğine bakarken açık kumral olan çocuğun yanından Oray'a gittiklerini anladım. Çocuk uyuyordu. Aceleyle çocuğun yanına gittim ve uyandırmaya çalıştım. Gözlerini açarak kaşlarını çattı.
"Sen kimsin?"
"Şey, ben Hazal. Senin yanındaki kızlar Oray'a gitti." Dedim ve parmağımla Aruz'un yanındakileri işaret ettim.
"O erkek senin birşeyin mi?"
"Sevgilim"
"Ah, çok özür dilerim bazen yaparlar böyle salaklıklar"  Dedi ve aceleyle kalkarak iskelenin en ucuna gitti.
"Melisa, Serpil, Zeynep hemen buraya" diye kükredi. Tamam kızacağını tahmin etmiştim ama o tahminimden çok dışarıya çıkmıştı. Kızlar korkarak dışarı çıktıklarında onları Zafer gülüşümle uğurladım. Çocukta bana el salladığında gülümsedim.
En sonunda Aruz beyimizde çıkmayı başarmıştı Denizden
"Hadi artık gidelim" dedim ve evin yolunu tuttuk. Bu sefer 10 dakikada gitmiştik. Eve gider gitmez duş aldık ve üzerimizi giyinerek kendim yatağa yattım. Yarım saat sonra uyumak ve uyumamak arasındaki o ince çizgideydim ki yatağın hareket etmesinden Aruz'un yattığını anladım. Beni arkamdan sardı. Artık o ince çizgiyi çok güzel ayırt edebilirdim. Uyumayı seçmiştim.

⚜🕊⚜🕊⚜🕊⚜🕊
Güneşin ışıkları beni uyandırdığında telefonuma uzandım ve saatin kaç olduğuna baktım.
Saat, 7'di. Tam geri yatacakken dün beni saran kolların olmadığını fark ettim. Ve o an kapıya dayanmış ve üzerinde beyaz bir tişört ve altında siyah bir pantolon giyen Aruz'u süzdüm.
"Hadi hazırlansana"
"Tanıştıracağın kişi çok mu önemli? Normalde hiç erken kalkmazdın" dedim.
"Seni hayatımdaki çok önemli bir kadınla tanıştıracağım"
Acaba eski sevgilisi falan mıydı? Uf.
Gerçekten beni eski sevgilisiyle tanıştıracaksa ona yılın kütüğü ödülünü verebilirdim sanırım.
"Sen neden yüzüğünü takmıyorsun?"
"Daha sözlü değiliz" diye cevap verdiğimde güldü.
"Bir dakika biriyle konuşmam gerekiyor" dedim ve küçük balkona çıktım. Rehberimden 'Dilara Abla' ismini buldum ve aramaya başladım.
"Alo?"
"Naber Hazal?"
"İyiyim abla"
"Rana orada mı ona aylardır ulaşamıyorum" Nasıl onun haberi yok muydu? Cenazesine de gelmemişti galiba.
"Abla, annem... Annem aylar önce- aylar önce vefat etti. Sana ulaşmaya çalıştım ama a- açmadın" dedim.
"Ne, öldü mü! Sen nasılsın neden önce hiç aramadın? Başında hiçbirşey yok mu! Eniştem?"
"Babam hergün eve başkalarını attığı için Enes ile oradan ayrıldık. Yeni bir eve taşındık. Hiçbirşeye ihtiyacım yok sadece... Sadece sesini duymak için aramıştım. Sana anlatmam gerek bazı şeyler var." Dedim ve yüzümde belli belirsiz bir gülümseme oluştu.
"Tamam hemen geliyorum. Gelince konuşuruz"
"A-ama ben İstanbul'da değilim birkaç arkadaşla İzmir'de tatil yapıyoruz zaten biliyorsun 3 hafta kaldı" dedim.
"Döndüğünüz anda orada olacağıma söz verebilirim" Dedi ve benden konumu istedi. Whatsapp'tan konumu atınca telefonumu kapattım ve bana ısrarla annesinin kıyafetini giymemi söyleyen Aruz'un ellerinden kıyafetleri aldım, giydim.
Altıma da beyaz babetlerimi giydim ve çantamı alıp dışarı çıktık.
"Biraz Başbaşa olmak iyi geldi. Sence?" Dedim.
"Bence de"
"Son Zaman'larda bir sorunun mu var yani, pek arkadaş canlısı değilsin" dedim.
"Her zaman öyle olmam mı gerekiyor" Dedi ve dudağının yanından sırıttı.
10 dakika sonra bir mezarlığın önünde durduğumuzda ona baktım.
"Araba mı bozuldu?"
"Tanıştıracağım kişi içeride. Seni görünce çok sevinecek" Dedi ve elimden tutarak mezarlığa girdik. Düz ilerledik ardından sağa biraz daha düz yine sağa ondan sonra sola giden yoku takip ettik. Durdum ve mezarlık taşına baktım.
"Esma Ateş"
Yazısını gördüm. Soy adları Aruz'unkiyle aynıydı. Acaba karısı mı diye düşündüm ama doğum yılı onun 48 yaşında olduğunu gördüm.
"Anne, bak sana kimi getirdim. Sana hep anlattığım saçlarında cennet olan ve kalbi yüzü kadar temiz olan kızı getirdim. Hazal'ı" Dedi.
Tabii ya!
Annesiydi...
"Senin kıyafetlerini giydi. Senin kadar güzel olmuş değil mi anne?" Dedi ve bana bakarak gülümsedi. Ona karşılık bende gülümsedim. Dua okuduktan sonra eve geri döndük. Ardından direk havalimanına gittik ve bilet aldık. Uçak için anons geldiğinde yerlerimizi aldık. Uzun sürecek olduğu için başımı Aruz'un omzuna yasladım ve uyumaya başladım.

⚜🕊⚜🕊⚜🕊⚜🕊

"Hazal, uyan geldik" aceleyle uyandım ve Aruz'a baktım. Eşyalar ondaydı. Dışarıya çıktık ve havalimanında Aruz'u beklemekte olan arabaya yöneldik. El ele arabaya gidiyorduk. İçeridekilere baktığımda bizim tayfa vardı. Arabaya geçtim ve hepsiyle selamlaştıktan sonra eve gittik. Evde üstüme pijama olan şort ve kolsuz tişörtü geçirdim. Aşağıya indiğimde ise direk kendimi koltuğa attım. Kapı çaldığında bakması için Gökhan'ı gönderdim.
"Ooo, ablaların birtanesi gelmiş"
"Ablaların birtanesi mi" diye cırladım ve kapıya koştum. Ablama sarıldıktan sonra içeri geçtik ve oda oturdu.
"Ablan mı?" Diye sordu Aruz.
"Teyzem ama ben ona abla diyorum"
"Tamam"
"Abla gel birlikte bahçeye çıkalım" dedim ve çardağa geçtik.
"Anlat bakalım ablasının gülü"
"Abla, şimdi bişey demeden dinle" Dedim ve anlatmaya başladım. Sonunda bitirdiğimde anlam kahkaha attı.
"Sen neymişsin be Hazal" Dedi ve bana sarıldı.
"Enes nerede?" Diye sorduğunda içeriye Gecegirdi.
"Hazal çabuk hazırlan. Seninkinin ailesi geliyor"
"Abla, buda Gece. Arkadaşım ne demiştin Gece? Şaka değil mi? Bazen şöyle şakalar yapar"
"Kızım ne şakası herkes biliyor uzayda mısın sen"
birlikte ablamla bakıştığımızda Şoku atlatamadım ve "ne" diye bağırdım.
Ya beni sevmezlerse?

Seee-laaaam Nasıl gidiyor tatil? Benimkini sorarsanız ne internet var ne de bilgisayar. Şu anda başka bir yerde kalıyorum. İnternet bağışlamak için 2827 ye bağış yapın- şakaydı sakın yapmayın 😂- neyse baybayy❤️

Son SarılmaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin