-33- Rüzgar'dan çocuğum var...

50 7 3
                                    

Ben yerde bacağım için inlerken sokak kapısı açıldı.
"Şükürler olsun! Yardım edin!"
İçeriye annem girince gözlerimi devirdim.
"Sen miydin? Sen yardım etme istemem" annem üzüntüyle yanıma koştu ve ayağıma dokundu.
Dokunduğu gibi çektim tabii...
"Bıraksana be! Deli misin nesin! Doğurduğun için kendini annem falan mı zannediyorsun yoksa?" Kızgınlıkla baktı bana.
"Dur kızım! Ayağın acıdığı için neler dediğini bilmiyorsun!" Sinirle bağırdım.
"Ya gitsene evimden kim seni çağırdı?" Masaya koyduğu alışveriş torbalarını aldı ve yanıma koydu. Kendisi de çömeldiğinde birdaha gözlerimi devirdim.
".. Ve iyi anne, çocuğuna yemek yedirir değil mi unutmuşum" gözlerinden timsah yaşları akarken sadece onu izledim.
Nasılda oynuyordu!
"Kes artık şu ağlama seslerini" ağlayarak yukarı çıktığında bende yaralı ayağımı tuttum. Tezgahtan yardım alarak kalktığımda kapıyı açtım biri var mı diye.
Kapıyı açmamla ellerinde çiçekler olan Rüzgar karşıma çıktı.
Gülümsedim.
"Bebeğim, çiçeklerini beğendin mi?" Çiçekleri elinden aldım ve kokladım.
Bir kırı anımsattılar bana.
"Teşekkür ederim sevgilim" içeri doğru yürümeye çalışınca tökezledim. Bunu gören Rüzgar telaşla "ayağına ne oldu?" Diye sordu.
"Küçük bir kaza o kadar" diyerek geçiştirdim. Rüzgar beni kucağına alarak öptü.
"Seni ilk öptüğüm Zamanı hatırlıyor musun?" Gülümsedim.
"Unutmak için ölmem lazım."
Dağ evinde öpmüştü beni ilk kez. Evin ve kendinin arasına alarak beni, dudaklarımızı nazikçe buluşturmuştu.
Koltuğa bırakınca beni, kapının tanıdık sesi geldi kulaklarıma...
Rüzgar, sabırsızlıkla kapıyı açtığında çığlığı bastım.
"En sevdiğim kişiler ekleniyor"
"Selam, güzellik" Dedi Anıl, yanağımdan öperek.
"Buse yok mu ya? Üzüldüm gelmemesine" dedim somurtarak.
"Hastalandı o ya, teyzesine gitti" Dedi Anıl.
"Tamam yakışıklı. Baba, sen neden sarılmıyorsun kızına hiç mi özlemedin?" Babam gülerek bana sarıldığında iyice sıktım onu.
"Daha 10 gün oldu görüşmeyeli ama yinede özledim seni" Dedim Sevgiyle.
"Bende seni çok özledim kızım. Annen olacak o kadın burada değil de lütfen" gözlerimi devirdim.
"Maalesef burda. Anlamıyorum bir insan bu kadar mı yüzsüz olur? Git diyorum gitmiyor" babamda bıkkın sesiyle cevap verdi.
"Boşver, kalsın biraz burada"
Şaşkınlıkla ona baktım.
"Baba, burası bizim kocamla kendi evimiz. Hem birde karnımda bebeğim var o kadının burda yeri yok yani" anlamış gibi başını salladı daha sonra gözlerini pörtlete pörtlete bana baktı.
"Ha-hamile misin?" Gülerek başımı salladım.
"Evet. 1 aylık" hemen gelerek bana sarıldı. Sarsılmadım desem gerçekten yalan olurdu.
Kulağım kapının sesini işitirken onlara baktım.
"Buse mi geldi acaba? Ona güzel haberi verelim geldiyse" Rüzgar, kapı deliğinden bakarak gelen kişiye sinirlendi ve o hışımla kapıyı açtı. Gelenleri gördüğümde bende yerimde huysuzca kıpırdandım.
Aruz, Aytuğ, Murat, Enes ve Gökhan gelmişti.
"Neden geldiniz?" Dedi Rüzgar.
Hiçbirşey demeden hepsi koltuğa oturunca onlara hayretle baktım.
"Değersiz insanlar değerlilerle karışınca kafam dağılıyor. Geldiğiniz yere geri gönder misiniz? Özellikle Aruz ve sen Enes. Midemi bulandırıyorsunuz" hepsi üzgünlükle bana baktı. Aruz yanıma gelerek elimi tutmaya çalıştı fakat izin vermedim ve çektim.
"Bu adamla, evlendin tamam ama, boşanabilirsin Hazal." Gözlerimi devirdim ve ayağı kalktım. Ayağıma baktığımda çizik bile kalmamıştı. Yürüyerek Rüzgar'ın koluna girdim.
"Sevdiğim birinden ayrılmam ben Aruz. Hem ilk öpücüğümü de ona vermişken..." dedim ve dudaklarını dudaklarımla buluşturdum.
"...Hemde karnımda onun çocuğunu taşırken olmaz" gülümsedim ve onlara baktım. Hepsi dona kalmıştı.
Enes yanıma geldi ve saçlarımı okşadı.
"Çek o pis ellerini saçlarımdan." Bir yaş süzüldü gözlerinden.
"O şakayı yaptığımız güne lanet olsun Hazal! Lütfen, lütfen şu çocuk işinin yalan olduğunu söyle. Aruz bunları haketmedi."
"Asıl, o haketti!"
Şakaları, annemin ölmesinin yalan olduğuydu. Canım çok yanmıştı. Annem ölmemişti. O kadında bu işin içindeydi. Şakaları, Enes'in ölmesinin yalan olduğuydu. Orda çok daha fazla yanmıştı. Enes ölmemişti. O adamda bu işi içindeydi!
Aruz yerinden kalkarak yanıma geldi. Eliyle karnımı tuttu.
"Hemen ellerini Ateş'ten çek" dedim sert bir tonda.
Güldü.
"Ateş mi? Gıcıklığına mı yaptın yoksa? Be- benim Ateşten nefret ettiğimi bilirsin" gözlerimi devirdim.
Aklıma bile gelmemişti!
"Umrumda olduğunu mu sanıyorsun yoksa?" Dedim iğneleyici bir şekilde.
"O Zaman umrunda olmadığını göster" Dedi ve bana yaklaştı. Ne yapacağını biliyordum. Burun burunaydık ki elimi yüzüyle buluşturdum. Tüm odada bir tokat izi duyuldu.
"Yeterli oldu mu akılsız?" Nefes alışverişi hızlanırken cevabını verdi.
"O gün, o lanet şakayı öğrendiğin gün. Bana bunu yapmıştın. O kar maskeli Adam Enes çıkmıştı. Annen de kapıdan girmişti. Herkes sana gülmüştü kameralar seni çekiyordu. O an yüzük parmağımdaki yüzüğü yüzüme fırlattın. Enes'in sana şakadan verdiği hançeri de bir taşla kırmıştın. '*****m sizin şakanızı! Hiçbiriniz hayatımda yoksunuz artık' demiştin. 2 yıl geçti. Tam 2 yıl Hazal. 2 yıl içinde ne olduysa onlarla kaynaştın. Sözlendin, evlendin, şuan karnında bir Bebek var. Artık affetme zamanın gelmedi mi? Anıl'ı bile affettin" bir adım öne çıktım.
"İlk öncelikse Anıl benim gençlik hevesimde oda benim hakkımda öyle düşünüyormuş. O artık benim yakışıklım. Buse, ne kadar iyi biri olduğunu gördüm ve barıştım. Oda benim güzelim. Rüzgar... Rüzgar hep yanımda durdu. Aşığım ona. Hiçbirşeye hiçkimseye olmadığım kadar. Rüzgar ise benim Canımın içi" Gökhan, sinirle bağırdı.
"Benimle ne alakası var?"
"Sende şakanın içindeydin. Kızlarla neden görüşmüyorum sanıyorsun?" Murat ve Aytuğ'a döndüm.
"Sizde o sıralar yalan olan kötü günlerimde yanımda durmadın-"
"Ya Hazal, şakaydı işte affet artık!" Diyerek sözümü kesen Zümrüt'e yöneldim.
"Sen sus seni yalancı, sana da geleceğim!" Gece'lerde gelmişti.
"Bütün güzel günlerimiz yalanmış arkadaşlar. Şuan hayatımın en güzel gününü yaşıyorum!" Kahkaha atınca yukarıdan gelen annem bana hayretle baktı.
"Aslında, bu odadaki konuşmadığım kişilerin hepsi pisliğin teki. Yağmur ve Elçin sizde buna dahilsiniz"
Saçlarımı geriye doğru attım.
"Şimdi dışarı çıkın Pisler! Bebek gelecek olan evimi kirletmenizi istemiyorum. Enes, Aruz, Gökhan, Gece ve anne siz özellikle pislik yuvaları!" Herkesin gözlerinden yaşlar akarken ben bunları komik bir sinemadaymış gibi gülerek izliyordum.
"Neresi komik!" Dedi Aruz.
"Ben ağlarken de siz böyle gülmüyor muydunuz? Yanılıyor muyum?" Hepsinin timsah gözyaşları kurumuştu.
"Ne duruyorsunuz? Timsah gözyaşlarınız mı bitti yoksa" diye bağırarak alkışlamaya başladım.
"Bravo, muhteşemsiniz." Birdenbire karnımda bir his hissettim.
"Rüzgar, Ka-kan" dedim bacaklarımdaki kana bakarak.
"Düşüyor Rüzgar. Çocuğumuz gidiyor" aralıksız akan kanları elime aldım be ağlamaya başladım.
"Gitme, gitme bebeğim lütfen gitme"
Yere düştüm ve kanlar elimdekine ağlamaya başladım.
"Gitme, gitme"
Birdenbire bütün odadakiler gitti ve yalnızca ben kaldım. Sokak kapısı açıldığında içeriye telaşlı bir Aruz girdi.
"Ha-Hazal bacağına be oldu?"
Biraz önce olanlar halüsinasyon muydu!
Kendimden geçiyordum galiba!
"Hazal, iyi misin kim yaptı bunları sana böyle?"
Ağlayarak zar zor cevap verdim.
"Ba-babam ve kardeşin"

Bir an korktunuz öyle değil mi Rüzgar ile evlendi çocuğu oldu onlarla küstü diye. Sizin yazarınız böyle birşey yapar mı hiç 😄. Neyse profilindedir yazdığım gibi bölümleri düzeltiyorum duyuru gelirse bakmayın...
Yb'de görüşmek üzereee ❤️

Son SarılmaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin