•10• Barışmak

130 23 3
                                    


Multide; Aruz

Aruz şarkıyı bitirince büyük bir alkış koptu. Enes ve Aruz tokalaştıklarında onlara hayretle baktım. Aruz ve Enes yanıma gelip bana baktılar "Enes, Hazal sevgilin mi?"
Birden gülmeye başladım. "Allah korusun" Enes bey hiç geri kalır mı hemen "anlattırma" dedi.
Yüzümü buruşturdum "iyi be senlede şakalaşılmıyor. Bu arada teşekkürler Aruz" dedim. "Önemli değil" Rüzgar geldiğinde Aruz'a, Enes'e ve bana baktı.
"Hazal, özel konuşabilir miyiz?"
"Sen nesi oluyorsun Hazal'ın?" Dedi Enes.
Oy abilikte taslarmış...
"Arkadaşım Enes."
"Sen nesi oluyorsun Hazal'ın?" Dedi Rüzgar.
"Kuzeniyim"
"Peki" gözümü devirip Rüzgar'ın işaret ettiği yere gittim.
"Hazal, Anıl"
Kaşlarımı çattım. Sadece merak ediyordum başka birşey değil.
"Gitti"
"Biliyorum"
"Giderken şey biz"
"Noldu size?"
"Barıştık"
"Ne güzel" hiçte güzel değildi sadece öylesine güzel demiştim.
"Benim işim çıktı gitmem lazım"
"Peki"
Birdenbire en sevdiğim şarkı çalınca koşa koşa Enes'in yanına gittim.
"Enees, dans edelim miiii"
İ'leri uzatmıştım tatlılık olsun diye ama yememişti galiba.
"Aruz'la dans etsenize" Aruz'a baktığımda ayaklandı.
Aruz'u süzmeye başladığımda siyah kot bir pantolon üzerine de siyah bir tişört gitmişti.
"Süzmeyi bitirdiysen dans edelim Hazal?" Gözlerimi ona çevirdim.
"Ne süzmesi be!"
Gülümsedi "peki, peki Hazal hanım gelin dans edelim" güldüm.
Dans etmeye başladığımızda en güzel yeriydi şarkının.
"Her gece yalpayaraktan giderim kapısına" şarkıya eşlik ettiğimde Aruz bana baktı
"Ne?"
"Sesin idare eder"
"Saol, senin ki de"
"Herkes öyle söylüyor zaten" gözlerimi devirdim.
"Enes'le Nasıl tanıştınız?"
"Aynı okula gidiyorduk. Siz?"
"Kuzeniz ondan önce de yazlıkta karşılaşıyorduk"
"Peki" şarkı bittiğinde insanlar dağılmaya başladı. Asıl parti şimdi başlıyordu!
"Tüm ev halkı içeri!" diye bağırdım. Herkes içeri girdiğinde "bekleyin ben üstümü değiştirip geleceğim."
Zümrüt'te benimle gelirken Zümrüt'e giymesi için pijama takımı verdim. Kendim de siyah bir pjama takımı giydim. Saçlarımı topuz yaptım ve tacımı çıkardım. Ayağıma da pofuduk terliklerden giydim makyajımı çıkararak salona girdim. Herkes bana 'ne yapıyor bu mal?' Bakışları atıyorlardı. Cips paketlerini onlara attığımda bana 'Allah senden şükürler olsun' bakışları artılar.
İçeri girdiğimde masaya içecekleri de koyduğumda koltuğun oradaki twister'ı aldım. O an kapı çaldı.
Kapıya bakmamla çığlık atmam bir oldu Gökhan, Aytuğ ve Murat bana baktıklarında 4lü sarılma yaptık. Hepsinin yanağından öpüp onlara birdaha sarıldım.
"Sizin burda ne işiniz var?" Dedi Aruz.
"Ooo, Aruz kankamızda buradaymış. Kız yoksa siz Aruz'la?"Dediğinde Gökhan'ın omzuna yumruk
attım.
"görüşmeyeli çok ağarmış elin"
Yerde kıvranırken yanına gittim.
Çocuk yeni gelmişti ve ben ona vurmuştum!
"Çok özür dilerim iyi mısın?" Sesim endişeli çıkmıştı.
"Çok güçlüymüşsün" doğruluğunda "ama benim kadar değil" dedi ve beni kaldırdı "Gökkuşağı yapma hadi ateşkes ilan ediyorum"
"Gökkuşağı mı dedin sen?"
"Ooops, hayır"
"Dedin, dedin" odanın
İçinde koşmaya başlarken Aruz'un arkadına geçtim.
"Oğlum mal mısın lan kızı koşturuyorsun doğumgününde?" Dedi.
"Tamam Aruz'cuğum" dedi.
Kahkaha attığımda Aytuğ yanıma geldi
"Naber fıstık?"
"İyi Aytuğcuk sen?"
"İyidir" Aytuğ aslında çapkın biriydi ama bir beni bir de annesine farklı gözle bakıyordu.
Beni kız kardeşi gibi görüyordu.
"Selma teyze Nasıl Aytuğ?"
"Biz sana onu söylemeyi unuttuuuuuk" dedi Murat.
"Biz buraya taşınıyoruz" dedi Gökhan.
"Ne!" Cırlamıştım resmen
"Oley be oley! Sizi çok özlemişim gelin oturun" başıyla onayladıklarında herkes koltuklara oturdu.
Hepimizin telefonuna bir bildirim geldi. Herkes aynı anda telefona baktığında bir bana bir de Aruz'a baktılar. En sonunda bende baktığımda Aruz'un ve benim dans ederken fotoğrafımız vardı altında da 'Aruz'umuzu aldın pislik. Aruz sen daha iyilerine layıksın. Aruz bu kim?. Çok yakışıyorsunuz' gibi mesajlar vardı. Açıklamada -yolun kızlar bunu- yazıyordu.
"Sen kimi yoluyosun be?" Diye bağırmıştım.
Telefonumda 'Gizli Numara' yazısı çıktı. Açtığımda "Hazal?"
Anıl'ın sesi miydi bu?
"Hazal nolur beni affet sen çok iyi biriymişsin ben seninle oynadım" sarhoştu ve sesi dalga geçiyormuş gibi çıkıyordu.
"Sen benimle dalga mı geçiyorsun Anıl?"
Herkes bana baktığında utançla yerimden kalktım ve odama gittim.

"Ne var?" dedim

"Ne yok" dedi ve güldü.

"Sen daha Amerika'ya gitmedin mi?" dedim sabır dileyerek. Cıkladı.

"Uçağım kaçtı"

"Afferim sana" dedim ve yüzüne kapadım aşağı indiğimde Enes,

"Kimdi" diye sordu.
"önemsiz biri" diyerek geçiştirdim.

-2 Saat Sonra-

"Abi hayvan mısın yaa!" diye bağırdı Enes.
Twister oynuyorduk ve Gökhan, Enes'in üzerine düşmüştü. Ben oturduğum yerden onlara kahkaha atınca hepsi bana baktı ve söylenmeye başladılar. Beni kınarken bir yandanda yanıma oturdular.

"Film izleyelim mi?" diye sorduğumda Aytuğ, korku filmi açtı.
Evet başlasın çığlık partisi! Ekrana birdenbire bir şey çıktığında çığlık atarak bir kola sarıldım.
Kolun sahibine baktığımda Aruz'du! "Şeyy, pardon ben Enes'in kolu sanmıştım da" diyerek önüme söndüm. Bana bakarak sırıttı ve benim duyabileceğim şekilde "Kaslarım istediğin zaman hizmetinizde" dedi.
Ellerimle yüzümü kapattım ve mutfağa gittim. Aruz'da arkamdan geldiğinde "Ne var?" diye sordum.
"Hep bu kadar kolay mı utanırsın?" Beni şu anda utandırıyordu!
gözlerimle başka yerlere bakıp,
"Hep bu kadar kolay mı utandırırsın?" diye sorduğumda gözlerini devirdi.
Güldüm.
Ben masaya popomu yaslamışken arkamdaki bardaklardan birini aldı. Evet dışarıdan bakınca yanlış anlaşılır bir görüntü veriyordu mankafa!

"Hazal!" diye bir erkek bağrışı duyuldu.
Aruz bana sorarca baktığında "bilmiyorum" dedim.
Kapıya koştuğumda açtım ve karşıma Anıl çıktı.
Buram, buram içki kokuyordu. Gökhan, Enes, Altuğ ve Murat yanımıza geldiklerinde Anıl "Sen beni bunlarla mı aldatıyorsun yoksa?" Dedi ve küçümseyici bakışlarla onlara baktı.
Küçümsemişti!
Benim biricik arkadaşlarımı ve biricik kuzenimi küçümsemişti! Bir de ukala bir Aruz'umuz vardı ama o daha gelmemişti.

"Ne aldatması be? Biz seninle sevgili miyiz?"

"Değilmiyiz? yavrum?" 'r' leri uzattığı için itici olmuştu. Enes Anıl'ı itti ve "Birdaha bu kızın 5 metre yakınında durmayacaksın duydun mu!" diye bağırdı.
Enes'in kolundan tuttum. "Enes sakin ol sarhoş belli."

"Doğumgünün diye susuyorum Hazal, doğumgünün diye susuyorum!" dedi Enes.

"Tamam Enes sakin ol" dedim.

Anıl'ı dışarı çıkararak kollarımı çaprazladım.
"Ne istiyosun?"
"Bunu daha önce de söylemiştim"  gözlerimi devirdim.
"Neden geldin Anıl?"
"Bugün senin doğumgünün değil mi?"
"Eee?"
"Sende gel Amerika'ya" sesini yayıyordu.
E tabii ki de yayar Adam sarhoş!
"Bizim oralarda 'nah' diye bir kelime var biliyor musun?" Sağ bileğimi tuttu.
"Ne yapıyorsun be" cırlamıştım. Cırlamamı duymuş olacak ki Aruz evden çıktı ve bize baktı.
"Bırak lan kızı!" Resmen kükremişti.
Hay Maaşallah.
"Bırakmıyorum lan kızı" dedi Aruz'a.
"Bırakmıyorsun ha?" Dedi Aruz.
"Eve-" Aruz'un, Anıl'a yumruk atmasıyla Anıl yere düştü. "Aruz" diye cırladım.
Aruz bana sorar bakışlarla bakarken sırtından bir yumruk yedi. Yumruğu atan kişiye baktığımda Berk vardı.
"Berk ne yaptın?" Cırladım.
"Dövdüm"
O sırada Aruz ayağı kalkıp Berk'in yüzüne yumruk attığında kavgaları başladı. En sonunda Aruz ayağı kalkıp yerdeki Berk'e tekme attı ve beni kolumdan sürükleyip eve soktu.
Herkes bize sorarca bakarken dudaklarımı "bilmiyorum" diye oynattım. Beni banyoya sokarak klozetin kapağını kapattı ve klozetin üstün oturdu.
"Sırtıma pansuman yapman lazım"

Bu bölümde böyle bitti. Diğerlerine göre daha uzundu. Artık hep böyle gelicekkk ❤️❤️❤️

Son SarılmaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin