-3 Ay Sonra-
İstanbul'a geleli 3 ay olmuştu. Annemi İstanbul'da ki bir hastaneye kaldırmışlardı. Birazdan okula gidecektim. 3 aydır gidiyordum ama hiç bugünkü gibi olmamıştı. Annemin doktoruyla görüşecektim bugün.
"HAZAL HAZIR MISIN?" Okulun formalarını üzerime geçirdim.
"HAZIRIM ENES!" Aşağıya indim ve Enes'in arabasıyla okula giderken Aruz'un evinde durduk. Aruz bize doğru gelirken öndeki bana baktı.
"Hazal sen arkaya ben öne bineceğim"
Kaşlarımı kaldırdım. "Yok ya kolaysa sen kaldır paşam" dedim. Ve ona göre kolaydı.
"Kaldırıyım mı inicek misin"
"Koldoroyom mo onocok moson?" Dedim onu taklit ederek.
"Hadi artık" dedi Enes bıkkınca.
"İyi be" arkaya geçtiğimde okula nihayet gelmiştik.
"Sen neden benimle geliyorsun Aruz yok yada artık sana Pokemon diycem" dedim. Bana ciddi misin der gibi baktı.
"Çünkü sevgili cadı hanım, Enes üniversiteye gittiği için sana ben göz kulak olacağım"
"İstemez ben kendi kendime göz kulak olurum"
"Cadılar kendilerine göz kulak olamazlar." O ne be film adı gibi? Kıkırdadım. Şırama oturunca bana doğru geldiğini gördüm.
"Ne geliyosun be?" dedim çirkefleşerek.
"Artık yanında ben oturuyorum."
"Peki paşam" dedim. Ders başladığında ben de uyumaya başladım. Derin derin... Uyku...
Biri iki saattir saçlarımla oynuyordu ve bu benim uyanmamı sağlamıştı.
"Ya yapmasana" dedim uykulu bir sesle. Saçımla oynayan kişi güldüğünde onun bir erkek olduğunu anladım. Kaşlarımı çattığımda tüm sınıfta Aruz'un sesi çıktı.
"ANIL" Anıl? Oww!
Kafamı kaldırdığımda saçımla oynayanın Anıl olduğunu anladım.
"Oğlum sen salak mısın LAN ayrıldım ayrıldım anlama özürlüsü!" Diye bağardım yüzüne. Madem seveceksin uyandırmadan sev. Ya da sevme. Evet evet sevme. Sen sevmemelisin Anıl.
"Ben kendimi affetireceğim Hazal ister inan ister inanma" dedi ve sınıftan gitti. Aruz sinirli sinirli yanıma geldi ve kolumdan tuttuğu gibi peşinden sürükledi. Beni bilmediğim bir odaya soktu ve kapıyı kapattı. Kapıyı kapıdaki kilitleme düğmesinden kitlesi ve burnundan soluyarak bana baktı. Kaşlarımı çattım.
"Bak Hazal. Annen hasta diye bir şey demiyorum ama Enes seni bana emanet etti anlıyor musun? Ben şu anda daha taş gibi kızların yanında oturabilirdim." Beni süzdü. "Ama sen hiç öyle görünmüyorsun." Kalbimin kırıldığını hatta vazo gibi yere atıldığını akciğerlerime batırılan şeylerden anlıyordum.
"Sende başka erkeklerin yanında olabilirsin. Peşimde kuyruk gibi dolaşmana neden yok. Birdaha seni koruyacağımı düşünüyorsan yanılıyorsun. Sen kendini korursun. Sen cadı bile değilsin. Her gece başkalarının yanında olan bir kızsın sen"
Onu sertçe ittim. "Sen beni çok yanlış tanımışsın. Ben öyle kızlardan değilim. Annem hasta diye benimle konuşmana da gerek yok. Hayatımda iki kere sevgilim oldu anlıyor musun? İkisi de bana ihanet etti. Taş olmayabilirim ama en azından taştan bir kalbim yok senin gibi.. Ben sana asla bunları söylemezdim Aruz birdaha beni koruma sakın!" Diye bağardım. Kilidi açtıktan sonra saate baktım. Okul çıkışına 10 dakika vardı. Erken çıkarsam bir şeyde olmazdı. Arabaya bindim. Tavana baktığımda yanaklarımdan geçen sıcak suyla ağladığımı anladım.*** ARUZ***
Lanet olsun. Lanet olsun. Lanet olsun. Ben Anıl ve onu görünce çok sinirlenmiştim. Ama olsun o da sevdirmeyecekti eski sapığına kendini. Çıkışa gittiğimde Gökhan'lar yanıma geldi.
"Noldu LAN yüzün beş karış asık?"
"Yok birşey Gökhan"
Aytuğ koşmaya başladığında nereye gittiğine baktık. Gittiği yer Hazal'ın arabasıydı. Hazal'a baktığımda yüzünü bacaklarının arasına koymuş ağlıyordu.
"Lanet " diye mırıldandım kendi kendime.
"Ben gidiyorum Gökhan" diye bağırdım. Arabama bindim ve eve gittim. Bir kaç saat sonra bara gitme kararı aldım. Siyah kot üstüme siyah deri ceket ve siyah bir tişört giydim ve evden çıktım. Bara girdiğim anda siyah kot bir şort ve üstünde Batman baskılı siyah bir tişört giyen bir Hazal gördüm. Gözleri ağlamaktan şişmişti. Makyaj yaparak azda olsa kapatmıştı ama ağladığı belli oluyordu. Elindeki bardağı içmeye çalıştığında yüzünü buruşturdu. Daha önce içki içmediği çok belli oluyordu. Gülümsedim. Aman be ne gülümsüyorsun Aruz? O kız her gece başkalarının yanında olan bir kızın teki. Anıl, Hazal'ın yanına gittiğinde Hazal elindeki yeni bitirmiş olan bardağı Anıl'ın kafasında kırdı.
"SENİ PİSLİK HAYVAN SEN NEDEN ARUZ'LA BİZİM ARAMIZI BOZUYORSUN GERİZEKALI" diye bağırdı ve ağlamaya başladı. Çıkarken bana bilerek çarptığında ona hayretle baktım. Hem suçlu hem güçlü.
"Abi burdadır demiştim." Dedi Gökhan. "Ne var Gökhan?" Gökhan bana sinirle baktı. "Abi sen embesil misin? Hazal sürtük olsa biz Hazal'la konuşur muyuz? Kız uyuyormuş lan o SAÇINI severken!" Diye bağardı bana.
"Hazal" diye mırıldandım. Ben gerçekten embesildim. Kız uyuyordu! Arkasından "Hazal" diye bağırdım ama takmadı. Bir banka oturup sigara yaktım. Gökhan'lar içeride içiyorlardı. Bende gidip içmeye başladım. Bardağın sonu göründüğünde 9. Kadehim felandı galiba. Gidip motorbisikletime bindim. Tam otobana girdiğimde gözlerim karardı ve belimin acısıyla yerde kıvranmaya başladım. Hemen insanlar yanıma geldiğinde 10 dakika sonra ambulans geldi. Boynuma boyunluk taktılar ve gitmeye başladık.
***HAZAL***
Annem için doktorla konuşmaya gittiğimde hemşire "çok acil bir hasta gelmiş onunla ilgileniyor" dedi. Başımı onaylarcasına salladım. Aruz galiba benden özür dileyecekti ama iş işten geçmişti onu affetmeyecektim. Ondan sadece hoşlanıyordum. Bu bir sevgi ya da ne biliyim aşk değildi. Sadece bir hoşlantıydı ve ben bunu benim kalbimi kırmasıyla anlamıştım. Yarım saat sonra içeri Gökhan'lar ve Enes girdi. Kaşlarımı çatmış onlara bakarken bana "Hazal, Aruz" dedi Gökhan. Gözleri kızarmıştı. "Nolmuş Aruz'a?" Diye sordum. "Trafik kazası geçirmiş. Hayati riski varmış" dedi. Elimle ağzımı kapattım. Gözlerimden yaşların akmasını durduramazken kendime sordum. "Neden Aruz? Neden o?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son Sarılma
Novela Juvenil@ Tüm Hakları Saklıdır @ "Enes'e onun adını sordum. İleride aşık olacağım adamın adını söyledi. "Aruz"dedi. Sonra Aruz yanımıza geldi, Enes'le tokalaştılar falan teşekkür ettim şarkı için. "Birşey değil" dedi. Hah! Birşey değilmiş. Sen geldin girdi...