-6- Hoşçakal

150 27 2
                                    

Nihayet etüt bitti.
Anıl ve ben kantine gittik ve oturduk, arkamızdan da Rüzgar geldi.
"Hayırdır siz?"
"Ama sen sıkmaya başladın Rüzgar" dedim sesimin bıkkın çıkmasına özen göstererek. ve ona baktım.
"Noldu ona laf söylediğim için ağlayan kıza?" Deyince onun bana yaptığını birdaha hatırladım ve sinirlendim.
"O ağlayan kızı sen öldürdün gerçi daha iyi yaptın böyle daha iyiyim" dedim ve güldüm. Gitti.

-Rüzgar-

Öldürdüm mü?
Onu öldürdüm mü?
Hazal'ımı öldürdüm mü?
Ben ona kıyamam ki!
Orada daha fazla kalırsam aklımı yitirecektim!
Sakin ol Rüzgar!
Sakin ol!
Ya ben onu severken o Nasıl Anıl'la takılırdı?!
Ona yaptığım bilekliği söktüm. Anıl'ı yapsın ona o bilekliği!
Gerçi bilekliğin ne anlamı vardı ki o başkasıyla sevgili olurken?yapardı ona ama benimki kadar içten olur mu bilmem...
Ama ben ona Nasıl öyle bir şey yaptığımı da anlayamıyordum. Bulut için.
Zaten Bulut'la evlenecektim sanki.
Ben Rüzgar o Bulut artık Kasırga diye çocuğumuz olur.

-Hazal-
Nihayet gitmişti.
O bana o gün bunu yapmayacaktı ama üzgün olduğunu görebiliyordum.

O gideli 1 saat olmuştu. Telefonuma mesaj geldi, ben kantinci abiden birşeyler alıyordum.
Zaten Anıl'dan gizleyecek bir şeyim yoktu o bakabilirdi.

"Anıl sen baksana mesaja"

"Tamam." dedi mesaja bakarken ben telefonu aldım ve ben baktım mesajda
"SEN HALA BENİ SEVİYORSUN KIZIM, O ANIL'I SIRF BEN UYUZ OLAYIM DİYE SEVME NUMARASI YAPIYORSUN. BEN BİLMEZ MİYİM HİÇ SENİ?" yazıyordu. Gözlerimi pörtlettim Anıl bana baktı ve

"Ne var orada?" dedi.

Offf! Offf! Offf!
sonra da telefonum çalmaya başladı.
Rüzgar mı?
Bu çocuk benden ne istiyordu?

Anıl elimden telefonu hızlıca alıp açtı

Rüzgar ona bir kaç şey söylemiş olmalı ki bana sadece baktı.
Ruhsuz gözleriyle bana baktı.
Telefonu bana geri verdi ve
"Hazal, bu çocuk ne diyor?"
Dedi.
Ne demişti !
Hemen kulağıma götürdüm ve o sesi duymamla bir oldu
"SENİ SEVİYORUM HAZAAAAL!"
Anıl sadece bana bakıyordu...
"Anıl..." Bana baktı.
"sonra konuşalım Hazal..." Dedi ve gitti.
Ağlıyordum!
Lanet olsun ki ağlıyordum! Dışarıda yağmur yağıyordu ve ben tek başıma yürüyordum.
Eve ne hayet vardığımda kendimi çok kötü hissediyordum.
Ve anlamıştım, ben bu dünyaya çoktum.
Belki de en iyisi gitmekti. Başını alıp gitmek. Annem evde değildi.
Babam da. Tek başımaydım Hah! Yine!
Bir kağıt aldım ve Anıl'a yazdım

ANIL'a
Sevgilim... Bu hayat bana çok. Ne olursa olsun, başına ne gelirse gelsin, beni sakın unutma tamam mı aşkım? Sakın Rüzgar'a kızma bak sadece sarhoşken söylemiş
onları belli. Hoşçakal...
Sevgilin Hazal'dan

Hıçkıra hıçkıra ağlıyordum. Ve artık Zamanı gelmişti. Bunu yapmalıydım. Annem ve babam evlat derdi çekmezdi, Anıl başkasını bulurdu, Rüzgar... Rüzgar'da bana benzeyen birisine takardı. Benim aşkım Zümrüt'üme ne olacaktı peki?
O da Tijen'le geçinir beni hemen unuturdu...
Ayaklarım beni mutfağa götürdü.
Bir bıçak aldım ve o güzel bileklerim kanlar içinde kaldı. Bunlar benim için çok fazla kandı.
Yere düştüm ve birden bire kapının açılma sesi geldi. Gözlerim kapanıyordu. Hayal mi görüyordum yoksa Rüzgar mıydı?

-Rüzgar-
Hazal kendine ne yapmıştı böyle?
Ben ayılmıştım ama o ? Hemen onu kucakladım ve hastaneye götürdüm.
Sedyeyle Hazal'ımı götürdüler. Lanet!
Benim yüzümden buradaydı.
Benim yüzümden...
Hastanenin beyaz duvarına sıkı bir yumruk attım ve elimden gelircesine bağırdım.
Doktor çıktı ve "hasta çok kan kaybetmiş. Elimizden geleni yapacağız ama en kötüsüne hazırlıklı olun" dedi.
En kötüsü mü?
En kötüsü herhalde o izin kalacağıydı değil mi!

-Anıl-
Hazal'dan özür dilemeliydim. Odasının penceresi açıktı. Hemen oradan girdim içerde bir mektup vardı.
benim için yazmış okuyalım bari...
"Sevgilim bu hayat bana çok" geri kalanını da okudum ve birden telefonum çaldı.
"Anıl hemen hastaneye gel!"
"Hazal orada mı?"
"Sadece gel!"
Bağırmıştı ve Hazal'a birşey olmuştu...

Son SarılmaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin