H-e-l-l-o
Yani selam 😄
Bu yapacağım bölüm 2K özel bölümü. Normal bölümlerle alakası yok. Finali de yansıtmıyor. 2K olduk diye yazıyorum.
İyi okumalar...
Gözlerimi yavaşça açtım. Sağ elim kelepçeliydi. Orta büyüklükte, pas kokan odayı inceledim biraz. Tavanda bir ışık vardı. Azda olsa etrafı aydınlatıyordu. Odanın sol tarafında ise tüplü bir televizyon vardı.☝🏻️televizyon☝🏻️
Televizyonun biraz önünde bizim ulaşabileceğimiz biryerdede telefon koymuştu her kimse.
6 kişilik gruba baktım önce. Onlarda yeni yeni uyanıyordu.
Soldan başlayarak 6 kişiye baktım. Yarım daire şeklindeydik. Aruz, Gece, Zümrüt, Gökhan, Yağmur ve ben. Hepimiz şaşkın şaşkın birbirimize bakıyorduk.
"Ne oluyor?"
"Neredeyiz ?"
"Kafam patlayacak birazdan"
"Sana o bluzu giymemen gerektiğini söylemiştim Hazal. Heryerin açıkta lan!"
Aruz'un söylediğinde gözlerimi devirdim.
Her kafadan ses çıkıyordu.☝🏻️kıskançlık bahane kombin şahane der susarım😂☝🏻️
Gökhan, tiz bir çığlık attığında tüm kafalar ona döndü.
"Aman Tanrem neredeyiz" diye cırladı.
Onun bu haline gülerken birden bire televizyondan gelen ses ile irkildik.
"Selam gençler" televizyonda bizimle konuşan maskeli bir Adam beklemiyorduk tabiiki de ama her beklediğimiz şeyde gelmez ya başımıza (!)
"Yok ebesi artık" Dedi Gökhan gülerken.
(Ebesi yazarken telefon Enes'i diye çevirdi. Cry 😭) biz Kaşlarımız çatık ona bakarken o hala gülmeye devam ediyordu.
"Testere lan bu! Ünlü olduk oğlum."
Ben dikkatlice televizyona bakarken yine bağırdı Gökhan.
"Testere ağabey, sana bişey sorabilir miyim?" Televizyondaki maskeli Adam, Gökhan'a umutsuz vakaymış der gibi yere doğru salladı başını.
"Sor Gökhan" Gökhan'ın gözlerinin faltaşı gibi açılmasıyla ellerini çırptı.
"Testere adımı söyledi! Kıskanın kıskançlıktan. Kıskanıyorsunuz zaten şimdi daha da-"
"Sor artık sorunu!" Maskeli, bağırdıktan sonra Gökhan korkmuş ve ellerini havaya kaldırmıştı.
"Kameralar nerde testere ağabey?"
Kızgınlıkla bir homurtu çıkardı maskeli.
"Başlatma kamerana. Neyse gençler. Sizin için çok güzel planlarım var. Sizinle beraber 3 oyun oynayacağız." Ardından sahte bir gülüş ekledi. "İlk oyunumuzu. Hazal ve Aruz oynayamayacak maalesef-" sinirle bağırdım.
"Ama bu haksızlık!" Gökhan, ayakkabısının tekini bana fırlattı.
"Sus kız! Laf etme testereye!" Kaşlarımı kaldırarak ağzıma fermuar çektim.
"Neyse, ilk oyunumuz ses. Hazal ve Aruz'un seslerinin güzel olduğunu biliyorum. 10 dakikanız var. Teker teker şarkı söyleyeceksiniz. Hazal ve Aruz ise en iyi söyleyeni seçecek. En iyi söyleyen buradan kurtulacak" herkes telaşla birbirine bakarken görüntü gitti.
"Testere ağabeeeey duur" diye bağırdı Gökhan.
"Gökhan sus" Dedi Gece. Gökhan tırsmış bir şekilde oturduğu yere sinersen saat sesi duyulmaya başladı.
"Eyvah başladı" dedim panikle.
"Şey o Zaman Gökhan sen söylemeye başla" dedi Zümrüt.
Gökhan gülümseyerek kendinden emin bir şekilde boğazını temizledi.
"Ne Zafer'inden bahsediyorsun? Sen savaşla aşkı karıştırmışsın çık o karan-" Yağmur'un Gökhan'ın ağzını kapatmasıyla kulaklarımız çınlamaya başladı.
Daha sonra ise diğerleri söylemeye bitirdiğinde Gece'nin daha güzel söylediğini anladık.
Televizyon birdaha açıldığında testere, güldü. "Cevabınızı düşündünüz mü?" Yutkunarak cevap verdim.
"Gece'yi seçtik" dedim.
Kahkaha atarak devam etti.
"Güzel, Gökhan sevgilinden ayrı kalıyorsun?" Dedi Gökhan'dan cevap beklermiş gibi. Gökhan ise kollarını göğüs hizasında birleştirerek değişik sesler çıkarıyordu.
"Ben bi kere seninle konuşmuyorum testere ağabey. O kadar beğendim hiç duymadın" testere elindeki kumandayı bize gösterdi.
"Gökhan, eğer saçmalarsan veririm elektriği."
Gökhan, korkarak cevap verdi.
"Öncelikle testere ağabey. Saç malanmaz, taranır. İkincisi-" Gökhan, yediği elektriğin etkisiyle köpek sesleri çıkarmaya başlamıştı. Onun bu haline gülsem mi ağlasam mı bilemezken testerenin sesi duyuldu kulaklara.
"İkinci oyun, buna herkes katılacak. Birbirinize hiç söylemediğiniz sırlarınızı söyleyin. Saat çalışmaya başladı. 5 dakikanız var" diyerek televizyon yine kapandı.
"Ben şansımı deneyeceğim. Aruz, kanki" Dedi bana bakarak. Beklenti dolu gözlerimize bakarak devam etti.
"Ben eğlence olsun diye ikinizin yemeğine cırcır ilacı atmıştım." Dedi gülerek.
"Biz hele çıkalım burdan Gökhan" daha sonra ise Zümrüt devam etti.
"Aruz, benim gözüm Rüzgar ve Hazal'da olduğundan bi aralar belki senin şampuanına tutkal dökmüş olabilirim" Aruz, şaşkınlıkla gözlerini irileştirerek onlara bakarken birde Yağmur araya atladı.
"Bende o sıralar Zümrüt'ü sevmediğim için rimelin içine Nutella koymuştum" Dedi. Dediğine ben gülerken sıranın bende olduğunu anladım.
Hiçbirşeyin yoktu ki anasını satayım söyleyecek!
"Ben şey..." Diyerek cümleme başladım.
Hadi bismillah!
"Ben, Gökhan seninle küs kaldığımız sıralar matematik kağıdının cevaplarını yanlışlarıyla değiştirdim" dedim kıkırdayarak.
"Lan o yüzden mi 10 aldım!" Gülümseyerek başımı evet anlamında salladım. Ufak bir küfür mırıldandıktan sorma herkes Aruz'a bakmaya başladı.
"Ne var? Sadece Hazal'a bakmasınlar diye birgün okula giderken kafasına 'ben eşcinselim' yazmış olabilirim" Dedi gülerek. Gözlerimi açarak ona cırladım.
"Pislik!"
Asıl aklımı karıştıran deli soru o kadar uzun birşeyi alnıma Nasıl yazdığıydı?
Tam ağzımı açıp bunu Nasıl yaptığını soracakların televizyon açıldı.
"Afferim size. Birbirinizden sakladığınız sırlar varmış ha?" Dedi ve güldü.
"Kazananı açıklıyorum. Zümrüt! Evet Zümrüt. Kapının altından atılan anahtarla elini çözerek gidebilirsin" Dedi ses. Anahtar atıldıktan sonra açtı ve gitti Zümrüt. 4'ümüz kaldığımızda bir nefes aldı.
"Son oyun" Kaşlarımı çattım. Gökhan, elini kaldırarak izin isteyince testere, huzursuzca nefes verip elini söyle anlamında salladı.
"4 kişiyiz ve son oyun diyorsun testere ağabey"
"Evet son oyun. Aptallaşma" Gökhan kafasını sallayarak susunca kıkırdadım.
"Son oyununuz. Bir hikaye anlatın bana. En güzeli kurtulur 2 dakika başladı" Aruz ile bakıştık. Aklıma sadece papatya hikayesi geliyordu.
"Ne var biliyor musun" dedim ortaya karşı.
"Ben bu hikaye işine girmeyeceğim" televizyon birdaha açılırkene korkuyla gözlerimi kapattım.
"Peki Hazal" Diyerek yine kapandı. Gözlerimi devirdikten sonra onlara baktım. Yağmur'un yüzünde çok sinsi bir sırıtış vardı. O kazanacaktı belli.
"2 dakika bitti" diye bir bağırış duyuldu televizyondan. Yerimden sıçrayarak damağımı çektim.
"Anlatsın herkes!"
**
Herkes anlattıktan sonra Yağmur, pamuk Prensesi anlatmıştı. Kazanamayacaktı.
"Kazanan Yağmur. Pamuk Prensesi hep sevmişimdir" Dedi karşıdaki testere.
"Aa! Ama yazıklar olsun testere ağabey yani. Bende sana Harry Poter, Hayri Potur'a karşı'yı anlattım" Dedi Gökhan. Ben artık karnımı tutmuş gülerken kapıdan anahtar uzatıldı. Yağmur odadan çıkınca testere yine gülmeye başladı.
Bu adamın gülmeden bir saniyesi var mıydı acaba? Bir saniyede hemen yukarımızdaki lamba açıldı ve tam ortamızdaki bıçak belli oldu.
"Evet. Gelelim gizli oyuna. Ortadaki bıçak, çok işinize yarayacak. Hazal, senin bileğinde. Aruz, senin karnında. Gökhan, senin ise sağ bacağında bir kalem çiziği var." Onun demesiyle baktım.
Gerçekten vardı!
"Ya ortadaki bıçağı alıp Orayı kesersiniz ve içinizde saklı olan bıçağı alırsınız yada" Dedi ve sağ taraftaki ışıkta açıldı. 7 tane kuduz ve aç köpek hırlıyordu.
"...yada o köpekleri salarım. Seçim sizin" gülerek televizyonu kapattı. Gökhan "abi ben kesecem" diyerek bıçağı aldı. Kısa süreli bir dua okuduktan sonra çizilmiş olan bacağını kesti. Eliyle bir taraftan bağırırken, bir taraftanda anahtarı alıyordu.
"Bıçak yok!" Diye bağırdığında telefon çaldı. Korkarak açtığımda gülen bir ses vardı.
"Yaptınız mı?"
"Evet Gökhan yaptı! Anahtarı bulamıyoruz nerede" Dedim sakince.
"Abi kesmiş" Dedi hattın diğer ucundaki. Birden bire kapı açılınca içeriye Umut girdi.
"Ben ne bileyim lan yapacağını! Oğlum çocuğa yürek mi verdiniz sabah!" Diye bağırdı telefonda.
"Ölüyorum Umut. Kanatlanıp kelebek olsam sana konar mıyım?" Umut yüzünü buruşturdu.
"Hayır, yine öldürürüm" dediğine güldüm.
"Lan ayağım kanıyor!" Diye bağırdı Umut'a" Umut tek Kaşını kaldırdı.
"Köpekler dengesiz mi bana mı öyle geliyor" dedim zincirlerini kırmak üzere köpeklere bakarak. En son zincirleri kırdılar ve bizi öldürmeye geldiler. Ayağımdaki acı ile yatağımdan fırladım.
"Gece kızım mal mısın ayağımı ısırıyorsun?"
Güldü ve bana baktı.
"Ben artık bir köpeğem Hazal"
Kdhsşsb çok güzel bitti değil mi? Neyseeee yeni bölümde görüşmek üzere canlar ❤️❤️❤️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son Sarılma
Novela Juvenil@ Tüm Hakları Saklıdır @ "Enes'e onun adını sordum. İleride aşık olacağım adamın adını söyledi. "Aruz"dedi. Sonra Aruz yanımıza geldi, Enes'le tokalaştılar falan teşekkür ettim şarkı için. "Birşey değil" dedi. Hah! Birşey değilmiş. Sen geldin girdi...