Son bir ayını düşündü. İlk defa bu kadar çok tehlikeli operasyonu peşpeşe yapmış, ilk defa uykusuzluk başına bu kadar çok vurmuş ve ilk defa görev iptal edilip geri çağrıldığı halde dönmemişti. Peki neden tek başına bu kadar çok şey yapmaya karar vermişti?
Aslında bütün bunlar kendisine hazırlanan kumpası bozmak ve bir ihanet çemberinin bu ülkeye vereceği zararı baştan bozmak içindi. Ama kendisini ne şefi, ne amirleri, ne elimine ettiği kişiler nede bu ülkede tatil yapan, gece kulüplerinde eğlenen,içip içip sarhoş olan, ev partilerinde eğlencenin dibine vuranlar anlayabilirdi.
O bütün hayatından bu vatan için vazgeçmiş ve bir görev üstlenmişti ve son bir ayda bu görevin niteliğini tek başına değiştirmiş ve genişletmişti. Sabahın ilk ışıkları uzaklardaki bir tepenin ardından doğarken, yatağından çıktı ve Amsterdam'ı düşündü. Oradaki küçük çocuğu. Çocuğun ölmeyi sonuna kadar hakeden babasını.
Ve babasını öldürmeyip çocuk için sağ bırakmasını. Neden sonra gülümsedi ve adamın vadesi dolmamış demekki diye düşündü kendi kendine. Kahvaltı hazırlamaya üşendi, çok aç olmasına rağmen. Üzerini giyip dışarıda kahvaltı yapmaya karar verdi.
Artık kendisi için klasikleşmiş olan kombini giydi yine. Klasik kesim bir ayakkabı, kapalı renk bir kot pantolon, vücudunu saran bir boğazlı kazak, kısa bir palto ve ben buradayım diye bağıran bir kol saati. Bu saydığım kıyafetlerin farklı renk ve tonlarından kaç tane vardı saymamıştı hiç.
Şehrin dışındaki evden çıktı ve arabasına bindi. Çatalca merkezde kahvaltı yapabileceği güzel bir kafe vardı. Peki sonra? Kahvaltıyı yaptıktan sonra nereye gidecekti? Yıllar önce doktorun tavsiye ettiği psikologa mı, Operasyonlar İstanbul Bölge Müdürüne mi, İstanbul İstihbarat Şube Müdürlüğüne mi, Mit İstanbul ofisine mi ?
Henüz istihbaratın tek bildiği operasyon şubeden bir timcinin kayıp olduğu,yurtdışındaki bazı hedeflerin elimine olduğu ve Hollanda da bir eşkalin arandığı. Sahte pasaportlar sizi yolculuk sırasında gizleyebildiği için çok sevimlidirler ancak yüzünüz her zaman herşeyi ele verebilir. Psikologa gidebilirdi ama nedense ona da güvenmiyordu.
Aracını sürerken torpidoyu açtı ve bir telefon çıkardı. Telefonun ekranını açtı, herhangi bir arama yada mesaj var mı diye kontrol etti ama hiçbirşey yoktu. Bu telefonun içindeki hattın numarası sadece sevdiği kızda vardı. Belki bir gün arar diye bu telefonu her zaman açık tutuyordu. O arayamıyordu, aramaya yüzü yoktu.
Umut işte. Yıllarca çoktan gitmiş birisinin aramasını beklersin, sen onun aklına gelmiyorken..
Kahvaltısını yaptığı kafeyi çok beğendiği içinbiraz daha oturmaya karar verdi. Kafedeki televizyonda haberler gösteriliyordu. Haberler yine aynıydı, ya örgüt eylem yapmış ya Devletin güvenlik güçleri teröristlere operasyon yapmıştı.
Ya bir yerde bir genç kıza tecavüz edilmiş yada tecavüze uğrayan kadın tecavüzcüsünü öldürmiştü. Bir yandan yolu izlerken bir yandan kulağu haberlerdeydi.
"Sayın seyirciler, Emniyet Genel Müdürlüğünün yayınladığı bir basın bildirisinde şuan ekranda görünmekte olan fotoğraftaki kişi görülmesi durumunda polise haber verilmesini istedi".
Yoldan geçen araçlardan aldı gözlerini ve televizyona baktı. Fotoğraftaki kişi kendisiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Komandonun Anıları
AdventureBir Genç Adam ve Bir Dünya Güzeli, bu kirlenmiş dünyada mutluluğu bulabilecekler mi? Burayı takipte kalın. Sivilleşmiş bir özel kuvvet görevlisinin yaşadığı inanılmaz maceralar. birkomando.blogspot.com.tr enestayfur@outlook.com