"Son iki saat."
Jeffrey, içi kan dolu kadehi masaya bıraktı.
Yaklaşık 22 saat olmuştu ve neredeyse aralıksız olarak içiyordu.
Arada bir kan yerine içki de içiyordu.
Maria ile yaşadıkları onu sarsmıştı."Çok kırdım onu." dedi dalgınca konuşarak. "Göremedim, duyamadım, hissedemedim..."
Masaya bıraktığı kadehi aldı ve içti.
"İçimdeki Olivia ateşini söndürmeden nasıl yeni bir aşkı görecektim ki? Ama bitecek..." dedi son kelimeleri fısıldayarak.
"Bu ateş beni yaktı, kavurdu Jane. Daha fazla yakmasına izin vermeyeceğim. Son iki saatin kaldı. Belki bir aşkın katili olacağım ama içimdeki küllerden başka bir aşk oluşturacağım."Artık kabul etmiştim. Boşlukta gibi hissediyordum. Hiçbir şeyin olmadığı bir boşluk... Sessiz...
Kendi içimdeki sesi bile dinleyemiyordum artık.
Ölmeden önce göreceğim son şey Jeffrey'in karanlık gözleri olacaktı. Ben okyanusu beklerken, karanlık beni hapsedecekti.
Anthony uyandığında, artık ben olmayacaktım.
Belki de avcıların arasına dönerdi, affettirirdi kendini.
Başka birine aşık olur, yok ederdi içindeki beni.
Bilemiyordum. Sessiz bir çığlık attım içimden.
Kendimin bile duyamayacağı kadar sessiz bir çığlık...Jeffrey'in elindeki kazığa baktım. Bir defa kurtulduğum ancak bu defa kurtulamayacağım kazık, kalbimi parçalayacaktı.
Atmayan, donmuş bir kalbi parçalayacaktı.
Duvardaki saatin ilerleyen saniyesine baktım. Kaç defa daha dönecekti?Gözlerim kapıya kaydı, bir süre kilitli kaldı.
"Gelmeyecek." dedi Jeffrey net bir şekilde. "Boşuna bekleme."
Doğru ya, gelemezdi. Jeffrey'in planı tıkır tıkır işliyordu.
"29 dakika..." dedi Jeffrey saate bakarak.
Ağzımdaki bandı söktü.
"Neden söktün?" dedim ona bakarken.
"Son dakikalarında belki konuşmak istersin."
"Çok düşüncelisin, sağol." dedim dalga geçerek.
"Jane, senin bir suçun yok biliyorum. Ama Olivia için Anthony'den seni almalıyım." dedi ve karşıdaki koltuğa oturdu.
Konuşan kişi Jeffrey mi diye bir baktım. O kötü, intikam alevleri etrafını saran psikopat bir vampir yerine, mecburiyetten yapıyormuş ama pişmanmış gibi konuşan birisi gelmişti.
Ne dememi bekliyordu ki? Sorun değil, rahatça öldürebilirsin cümlesini mi duymak istiyordu?
Kapı sertçe açıldı. Anthony, hızlı bir şekilde içeriye girdi ve Jeffrey'in boynuna iğneleri art arda sapladı.
"O kadar kolay mı sandın onu benden almayı?" dedi dişlerinin arasından. Jeffrey yere düştü.
"Bu daha bitmedi, Jeffrey." dedi Anthony.
Jeffrey bayıldığında Anthony, kilidin anahtarını Jeffrey'in cebinden aldı ve bana yöneldi.
Kilidi açtı. Zincirler bedenimden kayıp sert zemine gürültülü bir biçimde çarptı.Anthony'e sarıldım.
"Geldin." diye fısıldadım gözümdeki yaşın düşmesine izin verirken.
"Geldim. Hep geleceğim.Seni asla bırakmam ben." dedi daha sıkı sarılırken.
"Hadi çıkalım burdan." dedim ve elini tuttum.
Evden dışarı çıkıp koşar gibi ormana yürüdük. "Nasıl buldun beni?" dedim."Maria söyledi." dedi hızlanırken. Ormanın ortasına geldiğimizde durdu. "Susadığını biliyorum."
"Beslen." dedi ve yere oturdu. "Bir av bul."
"Tamam, besleneceğim ancak ilk önce Maria nasıl yardım etti onu duymak istiyorum.""Ben uyandığımda Maria karşımda oturuyordu. Jeffrey'e bir şey yapmamam şartıyla yerini bana söyleyebileceğini söyledi. Kabul ettim. Ve böylece Jeffrey parçalara ayrılmaktan kurtulmuş oldu."
"Bir an her şeyin bittiğini düşünmüştüm. Ölmeyi kabullenmiştim." dedim yere bakarak.
"Yalnız ölmene izin vermeyeceğim, Jane. Sen olmadıktan sonra ben zaten yaşayamam."dedi elimi tutarak. "Öleceksek beraber öleceğiz."
Gülümsedim. "Sen, iyi misin?" dedim ısırığa bakarken.
"Evet, diğerinden daha kısa sürdü."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOYU KIRMIZI
VampireEn derinlerdeki karanlık arzular bile aşkın önünde diz çöker. Peki aşk, bir vampirin donmuş kalbine hükmedebilir mi? Vampir öldürmek için yaratılmış bir avcıya tüm kuralları yıktırabilir mi?