Kontrolünü içgüdüne bırakmak... Kanı çekilmiş vücutları hiç varolmamış gibi bir köşeye fırlatarak orayı terk etmek...
Bu kadar ileri gidebilir miydim? Öfke, beni kontrol edebilir miydi?"Tabii ki." dedi Jeffrey içkisinden bir yudum daha alarak. "Teklifim hâlâ geçerli."
Dudaklarımdan tereddütlü bir "Tamam o zaman." çıktı.
Zihnim ne yaptığımı anlamakta zorlanır gibi can çekişiyor, tüm düşüncelerim bulanıklaşıyordu.Jeffrey yüzüne yerleştirdiği zafer gülümsemesi ile bana baktı. Oturduğu yerden hızlıca kalkarken "Beni takip et." dedi.
Anthony, benden sonra içeri girmiş, gözleriyle beni arıyordu. Ancak beni fark edememişti.
Jeffrey ile kapıdan çıkarak ormanın derinlerine daldık."İşte, bizim doğamız bu!" diye bağırdı Jeffrey sevinçle.
İlk başta, hayvanlardan avlanacağımızı zannetsem de işler hiç o yönde ilerlemiyordu.Ormanda ilerledikten sonra karşımıza çıkan yolda durdu Jeffrey.
"İşte eğlence başlıyor." dedi ve bir araba sesi duyduğunda yola uzandı.Ben daha ne olduğunu bile anlamadan adamlar Jeffrey'i fark ederek durmuş ve panikle arabadan inmişti.
"Tanrım," diye söylendi genç bayan.
Zarif hareketlerle bana doğru ilerlerken eşi de arkasından geliyordu.
"Eşinize ne oldu?" dedi Jeffrey'e doğru eğilirken.
Korku, bedenimi ele geçirmişcesine tepki veremiyordum. Ölmelerine izin mi verecektim?"Jackson..." diye seslendi bayan arkaya dönerken.
Ancak sonra, Jeffrey'in dişleri kadının boynuna geçtiğinde sustu.
Adam korkudan ne yapacağını şaşırdı ve en sonunda hayatta kalma içgüdüsü baskın gelerek koşmaya başladı.
Gitmesine izin veremezdim. Bu bizi ele verirdi.
Hızımı kullanarak önüne geçerken Anthony'nin yüzü geldi aklıma. Bunu yaparsam, bana çok kızar mıydı?"N-nesiniz siz? Lütfen... Bana zarar verme." dedi yalvararak.
Vicdanımın sesini susturmaya çalışan canavar, çok güçlüydü. Ama pes etmemem gerekiyordu. Tüm dürtülere direnmem ve kontrolü canavara bırakmamam gerekiyordu.
"Ne olduğumuz önemli değil. Gelirken bir kaza yaptınız ve eşini kaybettin. Şimdi burada yaşananları unut ve sana yardım edebilecek birilerini bulana kadar koş."
Adamın gözbebekleri etkim ile büyürken dediklerimi uyguladı. Ardına bile bakmadan koşarken onların hikayesi benim aptalca bir teklifi kabul etmem yüzünden bitmişti.
Jeffrey'e döndüm. "Dur artık!"Kadının boş , ifadesiz yüzüne baktım.
"Bu zaten bitti, tatlım." dedikten sonra kadını bana fırlattı.
Jeffrey'in siyah gözleri canavarın kırmızı göz rengiyle boyandı.Kadının sallanan vücudunu tutarken vampir zehrinin etkisiyle titrediğini gördüm.
"Öldürmezsen, dönüşecek." diye uyardı Jeffrey."Neden öldürelim ki?" dedim kadına bakarken. "Bir yolu olmalı."
Jeffrey, sanki Japonca konuşuyormuşum gibi yüzüme bakıyordu.
"Sen çıldırmışsın." dedi bana doğru hamle yaparak. Kadını alarak hızla hareket ettiğimi görünce sinirlendi.
"Onu bana ver!"Ardından durdu ve gözlerini kısarak bana baktı. "Sen duygularını açmışsın."
"Hayır." dedim ani bir tepki vererek. "Açmadım."
"Madem açmadın, öldür onu."
Kadının bilinci bulanmıştı ancak bana yalvaran gözlerle bakıyordu.
"Duygularımı açmamam, onu öldürmemi gerektirmez!"Güldü. "Acıma... Çok güçlü bir duygu öyle değil mi! Vicdanının sesini bastıramıyorsun! Açmışsın işte, Jane. Senden daha yaşlıyım ben. Anlamayacağımı mı sandın?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOYU KIRMIZI
VampireEn derinlerdeki karanlık arzular bile aşkın önünde diz çöker. Peki aşk, bir vampirin donmuş kalbine hükmedebilir mi? Vampir öldürmek için yaratılmış bir avcıya tüm kuralları yıktırabilir mi?