Anthony hızla Colin'in arkasından gitti.
Blanie'yi kucağıma alarak vampir hızımı kullandım.
Evimizin arkasına yakın bir orman vardı. Oraya gittiğini tahmin ederek oraya yöneldim.
Anthony'nin Colin'e seslenişini duyabiliyordum.
Colin daha beslenmeyi bilmiyordu ve bu onun hayatını riske sokardı. Ağaçların sıklaştığı yerde durdum. Blanie'yi kucağımdan indirdim. Elinden tuttum ve adımlar atarak ormanın içinde ilerledim.
"Colin!" diye bağırdım.
Blanie de arkamdan ince sesini kullanarak Colin'e seslendi.
"Anne," dedi durarken. "Ben onu hissedebiliyorum."
Dikkatle yüzünü inceledim. "Nasıl?"
"Şu taraftan." Küçük parmağıyla işaret ettiği yere doğru yürüdük.
Gerçekten de orada , bir ağacın altına tek başına oturmuştu.
Yanına gittim. O sırada Anthony de bizi buldu."Colin." dedim yanına çömelirken. "Neden evde kaçtın?"
Yüzü kararlı bir ifade aldı. "Beslenmek için."
Sonra tekrar kaçmaya çalışacakken Anthony vampir hızıyla onu yakaladı."Bu kadarı yeterli sanırım genç adam."
Colin, Anthony'nin kucağında huzursuzca kıpırdandı.
"Bırak beni, baba!"
Anthony onu daha sıkı tuttu.
"Hiç sanmıyorum."
Anthony eve gitmek üzere adımlar atmaya başladığında Blanie ve ben onu takip ettik.***
Gece olmuştu. Blanie ve Colin uyumuştu. Anthony kendine geldiğinden beri neredeyse hiç yalnız kalıp konuşamamıştık.
Koltukta oturuyorduk. Göğsüne yaslandım. Alışkın olduğum o melodi yok olmuştu. Damarları boştu.
Teni soğuktu.
"Duyamıyorsun, değil mi?"Kabullenmişlik sesine yansımıştı.
"Önemli değil." dedim göğsünde elimi gezdirirken. "Sen geldin ya, gerisi önemli değil."Saçlarıma dokundu. "Bir avcının avına dönüşmesi..." dedi.
"Bir yolunu buluruz, Anthony."
Göğsünden kalktım ve yüzüne baktım. Gözlerinde umudu aradım, ama yoktu.
"Nasıl bulacağız, Jane? Vampirliğin tedavisi yok.""Anthony senin vampire dönüşmemen gerekirdi. O yüzden seni tekrar avcıya döndürmenin bir yolu olmalı."
"İkizler...Dengeyi bozdular."
"Bu onların suçu değildi. Sen Jeffrey'i avcıyken kendine düşman ettin."
Aklına takılan soruyla kaşları çatıldı.
"Jeffrey'den bahsetmişken, Olivia'nın cesedini bodrumda buldum ve ormana gömdüm ama Jeffrey'in cesedi yoktu."Gözlerinde meraklı ve sorgulayan bir ifade vardı.
Ona gitmesine izin verdiğimi nasıl söyleyecektim?Derin bir nefes aldım.
"O konu hakkında bilmen gereken bir şey var, Anthony."Gözlerine baktım. Söyleyeceğim şeyden hoşnut olmayacağı daha şimdiden belliydi.
"Nedir Jane? Söylesene."
Gözlerimi sıkıca kapattım.
"Ben onun gitmesine izin verdim.""Ne yaptın ne?"
Gözlerimi açtım. Dehşete kapılmış ve öfkeli ifadesiyle bana bakıyordu.
"Anthony, suçlu o değildi."
Anthony ayağa kalktı. Bağırmaya başladı. "Kimdi peki! Jane bana söylemek istediğin başka bir şey daha var mı?"
Manidar bir ifadeyle bakıyordu."Ne demek istiyorsun?"
"Ona karşı bir şeyler hissettin mi?"
"Anthony, saçmalıyors-"
Kırılan porselen vazo cümlemi yarım bıraktı.
Anthony onu karşı duvara fırlatmıştı."Hissettin mi dedim!"
Ayağa kalkıp ona doğru hızla atıldım. Ellerimi omzuna koydum."Sakin ol!"
Dişlerinin arasından konuşuyordu. "Sana soru sordum!"
"Tabiki hayır! Sen çıldırmış olmalısın."
"Ben duygularımı kapattığımda aranızda bir şey yaşandı mı? Yattın mı onunla Jane!"
Suratına sağlam bir tokat attım. "Sen bana bunu nasıl söylersin?"
"Asıl sen ona nasıl izin verirsin?"
Blanie ve Colin merdivenin ilk basamağında durmuş bizi izliyorlardı.
Anthony onları eliyle işaret ederek "Onların benim çocuğum olduğundan bile emin değilim. Sonuçta hamileliğin hesabıma göre 9 ay sürmedi."
"Anthony! Aklımı kaçıracağım, Tanrım."
Elimi belime koyup evin içinde yürüdüm."Sen bunu nasıl düşünebilirsin!"Blanie yanıma vampir hızıyla gelip elimden tuttu. "Anne, iyi misin?"
Colin öfkeyle Anthony' e bakıyordu. Yanına gelip iki eliyle Anthony'nin karnına vurdu."Onlar tıpkı sana benzerken ve benim böyle bir şeyi asla yapmayacağımı bile bile bana bunları söyledin. Seni affetmeyeceğim, Anthony Sanders."
***
"Benimle konuşmayacak mısın?"
Cevap vermedim. Beni çok incitmişti. Benden bu derece şüphelenmesi canımı yakmıştı. Hâlâ da yakıyordu.
Bardağındaki viskiden bir yudum aldı. "Anladım." dedi.
Orta sehpaya bardağı koydu ve yerinden kalktı.
Dış kapıya doğru ilerledi. Kapının önüne geldiğinde kolu çevirmeden önce bana baktı.
Mavi gözleriyle buluşan gözlerim onları çok özlemişti. Ama bakamazdım. Ona baktığımda bana dün dediği şeyler zihnimde dolanıyor ve bir zehirli ok gibi kalbime saplanıyordu.
Kapıyı açtı. Ancak şaşkınca kapıdan dışarı bakıyordu. Biraz eğildim ve ne olduğunu görmeye çalıştım.
"Linda?" dedi Anthony.
"Merhaba, Anthony. Umarım beni özlemişsindir."
Linda... Anthony'nin avcı eski sevgilisi.
Linda Anthony'e sarıldığında Anthony ilk önce tepki vermese de kolları belini sardı. Mavi gözleriyle benimkilere baktı.
Tek kaşımı kaldırdım ve yalnızca onları izledim.
Sevdiğim adamın gözümde yabancılaşmasını seyrettim, yeniden.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOYU KIRMIZI
VampiroEn derinlerdeki karanlık arzular bile aşkın önünde diz çöker. Peki aşk, bir vampirin donmuş kalbine hükmedebilir mi? Vampir öldürmek için yaratılmış bir avcıya tüm kuralları yıktırabilir mi?