Anthony mavi gözlerini bana çevirdi. Tekrar karnıma doğru baktıktan sonra parmaklarıyla dokundu.
"Bu imkansız, Anthony." dedim geriye çekilirken. "Buna inanıp sonra hayal kırıklığı yaşamanı istemiyorum."Yere baktı. Ona yaklaştım ve elimi yüzüne koydum. "Dinle, Anthony. Ben vampirim. Isırıldığım gece acıyla yere yığıldım. Sabah vampir olarak uyandım. Ölüp ölmediğimi bile bilmiyorum. Vücudum, insan vücudu değil. Damarlarımda kan bile akmıyor. Kalbim çarpmıyor.
Benim bir bebeğimin olması imkansız. "
Yutkundu. Ardından "Tek bir şey söyleyebilirim." dedi. Bakışlarını kısa bir süre karnıma yönelttikten sonra gözlerini gözlerime kilitledi. "Yanılıyorsun."Histerik bir biçimde gülerken artık Anthony'e laf anlatmamın gereksiz olduğunu fark ettim.
Kendi doğruları, gerçeklerle uyuşmamasına rağmen bunu göremeyecek kadar bağlanmıştı."Pekâlâ." dedim yatağa otururken. "Diyecek bir şeyim kalmadı.İnanmak istediğine inanabilirsin artık."
Derin bir iç çekti.
Saat sabah yediye geliyordu. Cadılar uyanmıştı. Sesleri geliyordu.
Hatta kahvaltı hazırlıyorlardı."Hadi, içeri geç. Bir şeyler ye." dedim ona bakarken.
"Pekâlâ."Kapıya yöneldiğinde onu yalnız bırakmamak için arkasından gittim.
"Günaydın." dedi Margaret.
"Günaydın." dedik.Mutfaktan omlet kokusu geliyordu.
Gözlerim dün burada görmediğim, koltukta oturan yabancı kişiye takılırken aklıma April olabileceği ihtimali geldi.
Anthony, kızı fark etmişti. "April?" dedi ona doğru giderken.
April de "Anthony..." diye gülümseyerek ona sarıldı.Sakin olmalıydım.
Sakin ol, sakin ol, sakin ol.
İşe yaramıyordu. Gözlerim koyu kırmızıya dönüşürken dişlerimin uzadığını hissediyordum.
Anthony korkuyla bana bakarken ellerimi yumruk yapmıştım.
Bana doğru koştu.
"Jane, kendine gel."Tek düşündüğüm o kızın boynunu parçalamaktı.
"Anthony," dedim dişlerimin arasından. "Kendime engel olamıyorum."Gözlerim yanıyordu. April'in suratı bembeyaz olmuştu.
Jackson olduğunu tahmin ettiğim kişi ise April'i arkasına alarak elini havaya kaldırdı.
Tanrım, büyü mü kullanacaktı?Anthony hızla Jackson'a koştu. Bileğinden sıkıca kavrarken "Sakın." dedi.
Jackson elini indirdi. Anthony tekrar benim yanıma geldi.
Birden bana sarıldı. "Sakin ol."Ufak bir deprem oluştuğunda ayrıldık.
Olivia, April'in yanına doğru yürüdü. Ardından bana ters bir bakış attı."Anthony, burada kalmak istemiyorum artık."
Dudaklarını alnıma bastırdı. "Gideceğiz, söz."
"Katherine, sofrayı kurmamıza yardım et kardeşim." dedi Margaret.
Demek bana nefretle bakan ve Jackson'un annesi olan kadının adı Katherine'di.
"İstersen, bir şey yemeden gidebiliriz." dedi Anthony."Hayır, biraz daha tahammül edebilirim. İyi olduğundan emin olmak istiyorum, Anthony. Yemek yemelisin."
Anthony gülümsedi. Sofra hazır olunca oturdu ve onlarla sohbet ederek yemeye başladı.
Ben de koltukta, yalnız başıma oturuyordum.
Ancak hissettiğim susuzluk, daha önce hissetmediğim kadar şiddetliydi.April ve Anthony gülüşüyordu. Tek gecelik bir ilişkiye göre fazla samimilerdi.
Sonuçta arkadaş falan da değildiler. Anlamıyordum ve April'i öldürmek istiyordum.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOYU KIRMIZI
VampirosEn derinlerdeki karanlık arzular bile aşkın önünde diz çöker. Peki aşk, bir vampirin donmuş kalbine hükmedebilir mi? Vampir öldürmek için yaratılmış bir avcıya tüm kuralları yıktırabilir mi?