Laboratuvar, insanlarla dolmaya başlamıştı. Duygularımı kapatmadan önce metalik zehri kontrol etmek daha kolaydı.
Şimdi ağzımdan salgılanan zehir, kendisi için kurban seçiyordu.Yanımdaki avcı, hiç konuşmadan öylece yere bakıyordu. Jeffrey denen adi vampir ise almak istediği intikamın kat kat fazlasını kılını bile kıpırdatmadan almış olmanın mutluluğuyla gülümsüyordu.
Maria, Jeffrey'in yanında, hem orada bulunmak istiyor hem de bulunmak istemiyormuş gibi bir yüz ifadesi takınmış sessizce öğretmeni bekliyordu.
Avcı, bana bakıyordu. Benliğime yabancılaşıyordum.
Her şey eskiden olduğundan oldukça farklı geliyordu bana."Neden bana bakıyorsun?" dedim ona dönerek.
Bir süre daha bakmaya devam etti. "Seni yeniden tanımaya çalışıyorum."
Güldüm. "Tanımak istemeyeceğin birisi oldum artık ben."
"Haklısın."
Acıyla bakan gözleri, kalbimde bir şeyleri kıpırdattı.
İzin vermeli miydim insanlığıma?
Ama veremezdim. Eğer verirsem, Jeffrey yeniden durmayacaktı."Sen de istiyorsun, öyle değil mi?"
Ona döndüm. "Neyi?"
"İnsanlığını, duygularını, kendini..." dedi gözlerini gözlerime odaklarken.
"İsteyemem."
"Neden?"
Kalbimdeki kıpırtılara aldırış etmemeye çalışarak mavi gözlerine baktım. "Her şeyi yeniden mahvedemem."
Anlamamış gibi bakıyordu hâlâ.
"Tek yol, böyle kalmam."
Çaresizlik, kelimeleri esir almış gibi bir sessizlik oluştu.
Gözlerim, gözlerinde kilitli kalmıştı."Eskisi gibi bakıyorsun bana."
Avcının sesi, canavarın kulaklarında yankılandı.
"Sana öyle geliyor." dedim gözlerimi kaçırarak.Eski Jane, ortaya çıkabilmek için can atıyordu.
"Jane," dedi elimi tutarken. "Sana hâlâ ulaşabiliyor olmak mükemmel bir şey."
"Çek elini elimin üzerinden, avcı."
Eli, tereddütle geriye çekilirken mavi gözleri üzerimde hipnotik bir etki bırakarak başka yere kaydı.
Bayan Red içeriye girdi. Yavaş hareketlerle masasına doğru ilerledi. Gözleri benimkilerle buluştu.
Bakışlarım değişmiş olmalıydı. Sanki gözlerimde içimdeki canavarın izlerini görmüş gibi gözlerini hızla kaçırdı.
Gördüğü şey, karanlıktan başka bir şey değildi.Avcı, elindeki kalemi döndürmeye başladı.
Kolundaki sembolü tekrar gördüğümde hiç hissetmediğim kadar şiddetli bir nefret dalgası tüm vücudumu sarmıştı.Yüzümün değiştiğini hissedebiliyordum. Yapmak istediğim tek şey, dişlerimi boynuna geçirmek ve onu öldürmekti.
"Hey, sakin ol." dedi avcı panikle. "Birisi görecek."
"Umurumda değil." dedim boynuna bakarken.
"Jane, kes şunu."
"Yapamıyorum."
Eski Jane, kontrolü ele almaya çalışıyordu.
"Yapacaksın." dedi bana daha da yaklaşarak."Anthony..." dedim kesik kesik nefes alırken. "Lütfen buna izin verme."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOYU KIRMIZI
VampireEn derinlerdeki karanlık arzular bile aşkın önünde diz çöker. Peki aşk, bir vampirin donmuş kalbine hükmedebilir mi? Vampir öldürmek için yaratılmış bir avcıya tüm kuralları yıktırabilir mi?