Anthony mutfağı sessizce terk ederken tezgahın üzerine koyduğum tepsideki kurabiyeleri soğumaları için porselen bir tabağa aktardım.
Eskiden yalnızca basit bir sandviçi dâhi düzgün yapamayan ben, artık ikizlerim için kurabiye yapmayı bile öğrenmiştim.
Tezgahın soğuk mermerine yaslandım ve bir süre orada bekleyip düşündüm.
Birçok engel olmasına rağmen engelleri tanımadan devam eden ve her türlü düşmana karşı aşkımızdan vazgeçmeyip savaşan biz, sırf üçüncü bir kişi aramızı bozmak istedi diye aşkımızdan vaz mı geçiyorduk?Bu ne kadar hastalıklı bir durumdu böyle.
Ona koşup sarılmak, onu öpmek ve söylemek isteyip de söyleyemediğim her şeyi ona söylemek istiyorken diğer tarafım bunu acımasızca ve kesin bir dille reddediyordu.
Birbirimize her zaman olduğundan daha fazla ihtiyacımız vardı.
Ona sadece gidip haykırmak istiyordum.'Bana bunu nasıl yaparsın?' demek istiyordum."De o zaman."
İçeriden gelen bu sesle ilk önce düşüncelerimi okuyor sanıp kısa süreli bir şok yaşarken sesli düşündüğümün farkına vardım.Mutfağa geri geldiğinde kararlı adımlarla yanıma yaklaştı ve mavi gözlerini gözlerime dikti.
"Bağır, çağır, vur, kır, dök, dağıt ama böyle yapma, ne söylersen söyle bu defa hak ettim. Vampir olmak beni değiştirdi, Jane. Ben bile kendimden gittim bir de sen benden gitme."
Derin bir nefes aldım ve omzuna yavaşça vurdum.
"Nasıl yapabildin?"
Elim hâlâ omzundaydı.
"Sen bize bunu nasıl yapabildin?" Sesim yüksek çıkmıştı.
Görüşüm bulanıklaştı, karşısında ağlamak istemiyordum.
Tavana baktım ve tekrar derin bir nefes aldım.
Gözlerimi yeniden onunkilerle buluşturduğumda bir süre bakıştık.
Acı ve kederin gölgesi düşüyordu gözlerine. Pişmanlık ise kirpiklerinin gölgesinde kendine yer edinmişti."Beni affet."
Öyle içten söylediği bu cümle buz tutmuş kalbimde bir şeyleri harekete geçirmeye başlamıştı.
"Edemiyorum," dedim.
Gözlerimde durmamaya yemin etmiş bir damla, kararlılıkla yanaklarımdan süzüldü.
Baş parmağıyla yanağımdaki yaşı sildi ve elini yanağıma yasladı.
"Ağlama," gözlerinin içine baktım ancak mavilerinde daha önce görmediğim bir solgunluk vardı.
"Benim gibi birisi için ağlamanı istemem.""Ağlamıyorum." dedim öfkeyle gözlerimi silerken.
"Hiçbir zaman böyle olsun istemedim." duraksadı. "Jeffrey'i bırakmana çok sinirlendim ve geri dönüşü olmayan bir hata yaptım."
Yüzünü inceledim, sonra gözlerimi gözlerine diktim.
"Jeffrey seni neden bu kadar rahatsız ediyor?"
Jeffrey bana Anthony'nin onun bana olan duygularını hissettiğini söylemişti ve şu an bunun doğru olup olmadığını kontrol ediyordum."Çünkü..." mavi gözlerini gözlerimden kaçırdı ve yere doğru bakarken devam etti. "Çünkü sana karşı boş değildi."
Şaşırmış gibi mi yapmalıydım yoksa Jeffrey'in bana bunu söylediğini Anthony'e söylemeli miydim?
Ne tepki vereceğimi bilemeyerek dondum kaldım."Seni kaybetmekten korktum, Jane."
Elimi tuttu ve yenilgisini kabul eder gibi fısıldadı. "Ama asıl şimdi kaybettim."
"Kaybetmedin."
Bunu beklemiyormuş gibi gözlerinde bir parıltı oluştu.
"Kaybetmedim mi?""Hayır, sadece... Yaraladın."
"Yaralarını sarmak istiyorum, Jane. Açtığım her yarayı iyileştireceğim, söz."
"Ben... Bilmiyorum, Anthony."
"Gözlerime bak, Jane." İki elimden tuttu.
Gözlerine baktığımda saf bir aşkı ve umudun yeşerişini görmüştüm.
"Sana aşkla ilk baktığım gibi bakacağım, hep."
Boynuma dokunan parmak uçları içimi ürperti.
"Sana ilk dokunuşumdaki sevgiyle dokunacağım, hep."Dudaklarıma doğru eğildi ve fısıldadı.
"Seni ilk öptüğümdeki tutkuyla öpeceğim, hep."
Dudakları, dudaklarımla buluştuğunda kendimi geri çekmek konusunda bir anlık bir tereddüt yaşasam da ona olan özlemim çok daha baskın gelmişti.
Ve aşk gene beni yenmişti.
Kollarımı ona sıkıca sardım.
Çalan kapının sesi bizi ayırmıştı.Anthony bu durumdan memnun olmayan bir ifadeyle kapıyı açmak için mutfaktan çıktı.
Kapıyı birden açtı ve dondu kaldı.
"Kimmiş Anthony?""Neredeler?"
Bu ses tanıdıktı. Zihnimi yokladım ve çok zaman geçmeden tanıştığım birisinin sesiyle eşleştirildi.
Eva.
"Kimler neredeler?" dedi Anthony.İkizlerin varlığını biliyorlar mıydı?
Anthony'nin kapının pervazındaki kolunu itip içeri zorla giren Sam'ı gördüm.
"Sonsuza kadar onları saklayamazsınız."Korkuyla gözlerimi kaçırdım.
Eva, Sam'ın arkasından içeri girdi ve bana iğreniyormuş gibi baktı.
İkizler salondaydı ve onları bulmaları çok kolay olacaktı."Burası bizim evimiz ve izin almadan içeri giremezsiniz, dışarı çıkın." dedim ancak bana aldırış etmeden ikisi de salona ilerledi.
Onları görmüşlerdi.
"Vay canına." Dedi Sam. "Gerçekler.""Bir adım daha atma, Sam." dedi Anthony.
"Dengeleyiciler." dedi Eva büyülenmiş gibi ikizlere bakarken. "Canlı bir şekilde karşımdalar."Sam pislik gibi güldü.
"Şimdilik, kardeşim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOYU KIRMIZI
VampireEn derinlerdeki karanlık arzular bile aşkın önünde diz çöker. Peki aşk, bir vampirin donmuş kalbine hükmedebilir mi? Vampir öldürmek için yaratılmış bir avcıya tüm kuralları yıktırabilir mi?