24. Nefes

35 3 0
                                    

Olivia, minenin etkisi yavaş yavaş geçmeye başladığında gözlerini araladı.
Kahverengi gözleri tıpkı Jeffrey'in karanlık gözlerini çağrıştırıyordu.
Bileklerindeki zincirleri sarstı.

"Beni hemen buradan çıkar seni adi sürtük!"

Topuklu ayakkabımın zeminde çıkarttığı tok sesle ona doğru ilerledim ve etrafında dolandım.

Önünde durdum. "Yerinde olsam bana böyle hitap etmezdim."

Dedikten sonra elimdeki tahta kazığı kalbinin aşağısına sapladım.
Acıyla inledi. "Lanet olsun."

Arkadan gelen zincir sesi Jeffrey'in de uyandığını gösteriyordu.
"Anthony, ilgini çekecek bir şeyler oldu!" diye Anthony'e seslendim.

Anthony bodrum kata geldiğinde gözlerini Jeffrey'e döndürdü.

"Günaydın demek isterdim ama senin için pek aydın olmayacak."

Anthony, Jeffrey'in suratına sağlam bir yumruk attı.
Kahkaha attım.
Jeffrey "Seni öldüreceğim, Anthony!" diye bağırdı.
"Çocuklarımıza bulaşarak ne tür bir aptallık yaptığınızın farkında mısınız?" dedim birkaç adım atarken.

"O benim hayatımın aşkını öldürerek çok büyük bir aptallık yapmıştı." dedi Jeffrey.

Anthony elindeki tahta kazığın ucuyla Olivia'yı işaret etti.
"Şu kenarda zincirli duran sürtük yüzünden kız kardeşimi kaybettim ben."

"Keşke o aptal kız kardeşine boyundan büyük işlere karışmaması ve beni öldürmeye çalışmaması gerektiğini öğretseydin."

Anthony öfkeyle Olivia'ya doğru yürüdü.
"Kapa çeneni!" Dedi.
Ardından benim sapladığım tahta kazığı Olivia'nın içinde döndürdü.
Olivia dişlerini sıktı.
Canı çok yanmıştı.

"Onu bırak lanet olası avcı!" diye bağırdı Jeffrey.
Anthony, Jeffrey'e doğru baktı.
"Oh kan emici, keşke Olivia da senin onu sevdiğin gibi sevebilseydi seni."

"Ne demek istiyorsun?"

Anthony, Olivia'ya baktıktan sonra Jeffrey'e doğru yürüdü.

"Onun nasıl bir or*spu olduğunu bilmiyor musun, Jeffrey?"

"Ondan bu şekilde bahsedemezsin!"

"Ettim bile." dedi Anthony.
Yanlarına doğru yürüdüm.

"Aşkım, kazığı sen mi saplayacaksın yoksa ben mi?"

Anthony bana baktı ve gülümsedi.
"Üzgünüm aşkım ama bu zevk bana ait."

Anthony kazığı Jeffrey'in kalbinin aşağısına sapladı. Amacımız onlara acı çektirmekti. Tıpkı bize çektirdikleri gibi.
Ayrıca biz ruhsal boyutta acı çekmiştik ve fiziksel acı ruhsal acının yanında hiçbir şeydi.

"Dikkat et kan emici, sonraki tam kalbine gelecek." dedi Anthony, Jeffrey'in acıdan oluşan yüz ifadesini izlerken.
"Size bize çektirdiklerinizi ödeteceğiz." Anthony'nin gözleri buz tutmuş gibi Jeffrey'e kilitlenmişti.

"Sakın çekinme, avcı. Ama buradan kurtulduğumda boynundaki damarları tek tek koparmak için geri döneceğim."

"Seni öldürmezsem, o zaman gelirsin parazit."

Anthony'nin sesindeki karanlık Jeffrey'i ürkütmeye yetmişti, hissediyordum.
Olivia köşede hâla zincirlerini kırmaya çalışıyordu.
Başarısız olacağını bile bile.
Bodrum kattan çıkarak ikizlerin yanına gittim.
Colin ve Blanie legolarla oynuyorlardı.
Evet, hareketleri 2 yaşındaki çocuklar gibiydi.
Koltuğa oturdum ve televizyonu açtım.
Anthony de arkamdan geldi, yanıma oturdu.
"Sonunda onları yakaladık." Dedim gülerek.
"Ve yaptıklarını çok ağır ödeyecekler." Dedi Anthony gülümserken.
Blanie kollarını Anthony'e doğru uzattı.
"Uh, beni istiyor." Dedi Anthony onu kucağına alırken.
Blanie şirinlikler yaparak Anthony'i eğlendiriyordu.
"Sana ne kadar benziyor Jane." Dedi Blanie'yi bana doğru çevirerek.
"Asıl sana benziyor, gözlerine bak."

KOYU KIRMIZIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin