26. Umut

31 3 0
                                    

Anthony, önümde, kan torbalarından biri biterken diğerine saldırıyordu.
Çenesinde çizgi şeklinde kan izleri oluşuyordu.
Hastanenin kan stoğundan sürekli çalıyordu. Eğer kan torbasından içmezse insanları öldürüyordu.
Kontrol edilemez bir canavara dönüşmüştü ve ben sadece izliyordum. Yapabileceğim bir şey kalmamıştı.
Çocuklarımız, gözünün önünde büyümesine rağmen onları vampire dönüştüğünden beri hiç kucağına almamış hatta dönüp bakmamıştı.
O, duyguları olmadan benim aşık olduğum Anthony olamazdı.

"Neden bakıyorsun?" dedi sertçe.

"Canavara dönüşmeni seyrediyorum."

"Ah, Jane." dedi kahkaha atarak. "Söyleseydin sana da verirdim."

Kan torbalarından birini bana fırlattı.
Vampir refleksim sayesinde hızlıca yakalarken ona nefretle baktım.

"İstemiyorum."
Onun yüzüne doğru fırlattım. Koyu kırmızı gözleri bana öfkeyle bakıyordu.

"Hepsi onların yüzünden!"
İkizleri gösteriyordu.

"Sakın...Sakın onlara bulaşma, Anthony."
Sesimi tehditkar bir biçimde çıkartmıştım.
"Yoksa?" dedi alaycı bir ifadeyle.

"Beni zorlama." dedim ayağa kalkarken.
İkizlerin ellerinden tutup yukarı çıkarttım.
Onları odalarına koydum ve geri geldim.

Anthony'e doğru yaklaştım.
"Sen bu olamazsın. Şu haline bak!"

Ayağa kalktı. "Beni yargılamayı kes artık."

"Anthony ben de vampirim! Ama senin gibi kontrolsüz değilim. Daha ilk günden duygularını kapatmak da nasıl bir saçmalık?"

"Bu kaldırabileceğimden çok daha fazla bir yüktü, Jane!"

"Beraber atlatırdık. Bir şey bulurduk, her şeyi daha da zorlaştırdığının farkında mısın?"

Maviye dönmüş gözleriyle benim gözlerimin içine baktı.
İşte o an, içinde duran benim Anthony'mi görmüştüm.

Ona sarıldım. Kısa bir süreliğine eli belimi bulsa da beni hızlıca itti.
Duvardaki aynaya çarpan sırtım, aynayı paramparça etmişti.
"Bana bir daha sakın sarılma!"

"Neden duygularının geri gelmesinden mi korktun?" dedim histerik bir gülümsemeyle.
Elime batan aynanın parçalarını çıkarttım.

Ayağa kalkmaya çalıştım. Beni tekrar itti.
Sonra yanıma çömeldi.
"Ne kadar tehlikeli olduğumun farkında değil misin sen?"

Güldüm. "Sen bana zarar vermezsin."

Kahkaha atıp ayağa kalktı. "Öyle mi?"

Sonra kolumdan sertçe tutup ayağa kaldırdı ve aşağı inen merdivenlere doğru sürükledi.

"Bırak beni!" dedim kolumu çekiştirirken.
Daha çok sıktı.
Benden güçlüydü.
Merdivenlerden aşağı inerken beni de çekti.
"Kes sesini."

Bana karşı içinde bir gram bile sevgi kalmamıştı. Anlamıştım.
Benim aşık olduğum adam gerçekten bu bodrumda ölmüştü.

Beni köşeye doğru itti. Kenardaki zincirleri bileklerimden geçirip Olivia'nın yerine kilitledi.

"Anthony, lütfen!"

Hiçbir şey söylemiyordu. Yüzünden hiçbir şey de okunmuyordu.

"İkizlerin bana ihtiyacı var bunu yapamazsın!"

Yüzüme doğru eğildi ve gözlerime baktı. "Ne onlar ne de sen umurumda değilsiniz."

Sonra arkasını döndü ve gitti.

KOYU KIRMIZIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin