Susuzluk boğazımı kor gibi yakıyordu. Göğüs kafesimden içeri giren ve ben hareket ettikçe kalbime batma riski olan çalı parçası da canımı yakıyordu.
Gözlerimin altının koyu mora döndüğüne emindim.
Rengim ise olduğundan daha soluktu.
Beni bu bodrumda ölüme terk etmiş olamazdı, değil mi?"Anthony."
Sesim çıkmıyordu bile. 2 gün olmuştu ve yanıma hiç gelmemişti."Anthony."
Tekrarladım ismini. "Ben ölüyorum."
Göz kapaklarım kapanmaya başlamıştı.
Beslenmem gerekiyordu. Yoksa susuzluk beni öldürürdü."Hiç mi önemim yok senin için?"
Fısıltımı duyduğundan emindim."Ben seni sevdim Anthony. Sonumun senin ellerinden geleceğini bile bile."
Biraz durdum ve tüm gücümü toplayıp son bir cümle daha söyledim.
"Onlara iyi bak."
Gözümü kapattığımda bir damla yaş süzüldü.Anthony'nin ayak seslerini duyabiliyordum. Ancak gözümü bile açacak gücüm kalmamıştı. Dudaklarım neredeyse birbirine yapışmıştı.
"Jane?" dedi endişeli bir ses tonuyla. Ya da belki, bana öyle gelmişti.
Bilincim kapanıyordu.
Yanağıma dokunan elini hissedebiliyordum.
"Hoş...ça...kal.""Hayır...Jane!"
Gitmek üzereydim ama sonra ihtiyacım olan şeyin kokusunu aldım.
Dudaklarımı parmağıyla araladı ve onu bana içirmeye çalıştı.
Demir ve tuz tadını hissediyordum.Gözlerimi yavaşça araladığımda karşımda korkmuş bir çift okyanus mavisi gözle karşılaştım.
Torbadaki kanı içmeye devam ederken duygularının geri gelip gelmediğini düşündüm.
Gözlerini gözlerimden hiç ayırmıyordu.
Sanki beni uzun süredir yeni görüyormuş gibi bakıyordu.
Çünkü gerçekten o uzun süredir yoktu. Onun yerine bir canavar gelmişti.
Duygularını açmadıysa bile şu an beni kurtaran kişi kesinlikle benim Anthony'mdi.
Kısa süreliğine bile olsa, gelmişti.Torbadaki kan bittiğinde dudaklarımdan çekti.
Hareket etmeye çalışınca canım yandı. "Ah!"
Sapladığı çalıyı gördü.Çalıyı tuttu ve çekmeye çalıştı.
Canım çok yanıyordu. "Hızlıca çek." dedim güçlükle.
Gözlerime baktı ve bir anda çekti.
Çalıyı kenara fırlattı.Sonra döndü ve bana baktı. Gözleri dolmuştu.
"Sana tüm bunları nasıl yaptım?"
Hızla yanıma çömelip zincirleri çıkartmaya çalıştı.
Bileklerimdeki zincirlerden kurtulduğumda bana sarıldı. Ben de ona sarıldım.
"Kendinde değildin."Kolları sıkıca sarıyordu beni. "Seni az kalsın öldürüyordum. Ben..."
Sesi ağlamaklı çıkıyordu."Şşş... Tamam. Kurtardın, buradayım."
Saçlarını okşadım.
Kollarını benden yavaşça çekip yüzüme baktı.
"Sana zarar verdim."Suçluluk hissediyordu. Duyguları şu an üst üste gelecekti. Bunu biliyordum.
Ayağa kalktı ve elleriyle saçlarını bastırarak geriye iterken yere baktı. Sonra gözleri benimkilerle buluştu."Ben ne çeşit bir canavar oldum!"
Ayaklarımdaki zincirleri açarak ayağa kalktım.
"Anthony, sakin ol."
"Jane ben masum insanları onlardan beslenerek öldürdüm!"Derin bir nefes aldım. "O zamanlar kendinde olmadığını biliyorsun."
"Bunun bir önemi yok, sonuçta hepsini ben yaptım!"
Ona doğru bir adım daha atarak yaklaştım.
"Çocuklarımız... Onlara az kalsın zarar verecektim.Bir haftadır yüzlerine bakmadım. Seni buraya kilitleyip susuzluktan öldürmek üzereydim üstelik kalbine yakın bir taht-"
O kadar hızlı ve çaresizce konuşuyordu ki onu aniden öptüm ve sakinleştirmeye çalıştım.
Dudaklarımı yavaşça onunkilerden ayırdığımda onu şu anda öpmemi beklemediğini yüz ifadesinden anlamıştım. Ellerimi yanaklarına koydum.
"Geçti." dedim fısıltıyla. "Babalarının sevgisini görmek isteyen birileri var."Duraksadı. Sonra başıyla onayladı ve elimden tuttu. Beraber yukarı çıktık.
Blanie ve Colin beni görünce koşarak yanıma geldiler. Ama koşmaları sanki... Vampir hızında gibiydi.Bana sarıldılar. "Anne seni çok özledik." dedi Blanie.
Tanrım, düzgün cümle bile kurabiliyorlardı.
"Evet ama babam gelmemize izin vermedi." dedi Colin.
Şaşkınlığımı üzerimden atmaya çalışarak onlara gülümsedim.
"İki gün oldu sizi görmeyeli ama inanılmaz büyümüşsünüz."
Anthony onların ne tepki vereceğinden emin olmadığından kenarda bizi izliyordu.
"Babanız artık düzeldi. Onunla konuşmak ister misiniz?"
Anthony'e baktım ve gülümsedim.
Blanie hiç düşünmeden Anthony'e sarıldı.
Ancak Colin daha tedbirli hareket ediyordu. Bana yaptıklarını unutmamış gibi öfkeli bir ifadeyle onu izledi.
"Ben onunla konuşmak istemiyorum."
Colin arkasını döndü ve salona gitti.
Anthony üzülmüştü.
Blanie tüm şirinliğini kullanarak Colin'i ikna etmeye çalışıyordu salonda.
"Nasıl bu kadar büyüyebildiler? Normal birer çocuk olmuşlar. Korkuyorum, Anthony.""Bir çaresini bulacağız, Jane. Vampir oldukları için hücresel faaliyetleri çok hızlı."
Endişeli gözlerle yere baktım. Sonra beraber salona geçtik.
"Baba, Colin sana küsmüş." dedi Blanie incecik sesiyle.
O kadar güzelleşmişti ki."Colin," dedi Anthony. "Ben çok üzgünüm."
"Bize ve anneme neler yaptığını asla unutmayacağız, baba."
"Coliiin..." dedi Blanie uyarır gibi. Colin ona baktı.
"Çok kolay affediyorsun Blanie."Ah evet. Bu tanıdıktı. Ben de sevdiğim insanlara asla dayanamaz affederdim.
Blanie kaşlarını çatıp Colin'e baktı. Sonra kollarını göğsünde bağladı.Görünümleri üç yaşında bir çocuk gibi olsa da hareketleri beş yaş ile aynıydı.
Zaten doğdukları andan itibaren hareketleri çok daha bilinçliydi insanlara göre."Pekâlâ Colin. Sen neden affetmeyi denemiyorsun?" dedim.
"Çünkü o bizi üzdü."
"Colin," dedi Anthony olabildiğince yumuşak bir ses tonunda. "Henüz anlayamazsın belki ama biraz büyüdüğünde neden öyle davrandığımı sana açıklayabilirim."
Colin'in gözleri tıpkı Anthony'ninkiler gibi bakıyordu.
Uzun süreli bir sessizlik oldu.
Sessizliği bozan kişi Blanie olmuştu."Ben acıktım."
"Sizin için ne yapmamı istersiniz?" dedim ikisine.
"Benim kana ihtiyacım var." dedi Colin.
Anthony'e baktım."En son ne zaman içti, Anthony?"
Anthony kaşlarını çattı. Gergin görünüyordu
"1 saat önce."
Endişeli gözlerle Colin'e baktım."Bu kadar sık içemezsin Colin."
"İçeceğim."
"Colin annem bize güzel bir yemek hazırlar onu yeriz." dedi Blanie yanlış çıkan harfleriyle.
"İstemiyorum."
Vampir yanını bu kadar aktifleştirmesi beni korkutuyordu.
"Üzgünüm Colin. Ama buna izin veremem."
Colin bir anda ayağa kalkıp vampir hızını kullandı ve dış kapı sertçe kapandı.Arkadaşlar hikayenin hâlâ okunduğunu görünce şaşırdım baya çünkü uzun zamandır bölüm atamıyordum ygs-lys yüzünden. Okunmalar ve voteler artarsa çok sık bölüm yayınlamayı düşünüyorum. Ayrıca yeni bir vampir hikayesi oluşturmaya başladım.
Yeni bölümde görüşmek üzere...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOYU KIRMIZI
VampireEn derinlerdeki karanlık arzular bile aşkın önünde diz çöker. Peki aşk, bir vampirin donmuş kalbine hükmedebilir mi? Vampir öldürmek için yaratılmış bir avcıya tüm kuralları yıktırabilir mi?