Şarkı : Stephanie Schneiderman-Dirty and Clean
Sam ve Eva bir daha geri gelmediler.
Ancak başımızda büyük bir tehlike vardı.
Anthony'nin vampir olduğunu ve çocuklarımızın ise dengeleyiciler olduklarını biliyorlardı.
Zaten yaşadığımız aşk başından beri kural dışıydı.
Etrafta bizi öldürmek isteyen binlerce vampir, binlerce avcı vardı.
Soyları tehlikedeydi ve dengeleyiciler konusu günden güne yayılıyordu, tahmin edebiliyordum.
Colin ve Blanie ise epey büyümüşlerdi. Ölümün ne demek olduğunu bilecek yaşlardaydılar.
Kendilerinin ve bizim türümüzün ne olduğunun farkındaydılar.Blanie'nin beline kadar uzanan karamel rengi saçlarını tararken Anthony içeri girdi.
Blanie'ye gülümsedi sonra bana baķtı.
Mavi gözlerindeki endişeyi görebiliyordum.
Elimdeki tarağı komodinin üzerine bıraktıktan sonra Blanie'nin saçını ellerimle geriye aldım.
Anthony odadan çıktıktan sonra ben de onun arkasından gittim.
"Burda olmaz." dedi Anthony. Blanie ve Colin'in duyma konusunda bizden bir farkları yoktu.
Evin dışına çıktık.
Anthony evden uzaklaştıktan sonra mavi gözlerini gözlerime dikti ve bir süre durdu. Sanki söyleyeceği şey beni üzecek bir şeydi ve bunun için bekliyor gibiydi.
"Onlar için geliyorlar."
"Kimler?" dedim endişe içinde.
"Bütün doğaüstüler." Elini alnına koydu ve sıkıntıyla iç çekti. "Cadılar bile."
Saşkınlığım ve korkum birbirine karışmıştı. Herkesle baş edebilecek kadar güçlü müydük?"Ne yapacağız?"
Mavi gözleri çaresizlik içerisinde bakıyordu. Yapabilecek neyimiz vardı ki?
"Herkesle savaşamayız."dedi.
Gözlerim doldu. "Buraya kadar mıydı?"
"Sonuna kadar mücadele edeceğiz ama biliyorsun onlar çok fazlalar." Ekledi." Ve kimse bizim yanımızda değil."
Bir süre sessizlik oldu. Sonra benim kelimelerim sessizliği yok etti."Onlar için geldiklerini kimden öğrendin, Anthony?"
"Rüyamdaki cadılar söylediler."
"Ne zaman geliyorlar?" Sesimdeki titremeye engel olamadım.
"Yarın."
"Bu kadar erken mi? Anthony neden kaçmıyoruz?"
"Ne değişecek ki? Yer bulma büyüsüyle yerimizi bulmaları beş dakikalarını almaz."Elimle saçımı şakaklarımdan başlayarak geriye ittim.
Diğer elimi belime koydum ve birkaç adım atarak etrafta dolandım.
"Onlarla konuşalım. Bir yolu olmalı!""Türleri tehlikede Jane. Kimse konuşmayla ikna olmaz." Mavi gözleri buğulandı. Bakışlarını kaçırdı. "Bu eğer son günümüzse son güne yakışır bir gün olsun. Boşa harcayacak bir saniyemiz bile kalmadı."
Gözümden yaş süzülmesine engel olamadım. Elimi yanağına koydum ve başparmağımla çenesinden tutarak yavaşça kendime döndürdüm.
"Bitmeyecek."
Ikinci yaş düştüğünde sesim yükselmişti. "Bitemez!"Ona yaklaştım ve gözlerine odaklandım.
"Biz Jane Richardson ve Anthony Sandersiz. Her zaman kurtulmanın bir yolunu buluruz. Anladın mı?"Mavi gözleri yaştan parlıyordu. Ona sarıldım. Benim de gözyaşlarım onun omzunu ıslatıyordu.
"Şimdi içeri gireceğiz ve onlara bir şey belli etmeden planımızı yapacağız." dedim kollarından ayrılırken.
Derin bir iç çekti ve göz yaşlarını sildi.Içeri girmeden önce son kez baktık birbirimize.
Kapıyı iterken Anthony başını onaylar gibi salladı.
Colin ve Blanie salondaki koltukta oturmuş ve üzgün bir şekilde yere bakıyorlardı."Ne oldu?" dedim yanlarına giderken.
Colin başını kaldırdı ve bana baktı.
"Hepsini duyduk, anne."Gözlerimi gözlerinde gezdirdim ve duraksadım. Ardından Blanie'ye baktım.
"Pekâlâ. "dedim Anthony'e dönerek. "Duymuşlar." Kaşlarımı kaldırıp elimi "Açıklama yap." der gibi çocuklara yönelttim.Anthony derin bir nefes aldı. "Merak etmeyin, bu aileye bir şey olmasına izin vermeyeceğim."
Blanie, Anthony'e masum bir bakış attı."Söz mü?"
Anthony buruk bir gülümsemeyle yanıt verdi. "Söz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOYU KIRMIZI
VampirgeschichtenEn derinlerdeki karanlık arzular bile aşkın önünde diz çöker. Peki aşk, bir vampirin donmuş kalbine hükmedebilir mi? Vampir öldürmek için yaratılmış bir avcıya tüm kuralları yıktırabilir mi?