16. Beklenmeyen

71 3 1
                                    

Anthony'nin oda kapısının açılma sesini duymuştum.
Eski evimize benzer bu evde gene üst katta Anthony ile odalarımız vardı. Merdivenin sol tarafında ise banyo bulunmaktaydı.

Anthony, aşağı indi. Her adım atışını yüksek bir sesmiş gibi duyabiliyordum.
Arkasından ben de kapımı açtım ve aşağı indim.
Sabahın ilk ışıkları pencereden içeri süzülürken onun bu saatte uyanmış olmasına anlam veremiyordum. Etraf alacakaranlıktı.

"Anthony?"

Merdivenlerden birkaç adım daha atarak aşağı indim.

"Anthony?"
Tezgaha yaslanmıştı. Altında gri bir eşofman üstünde ise beyaz bir tişört vardı.
Anthony'nin yüzü neredeyse bembeyaz olmuştu. Korku dolu bakışlarını baskılamak istercesine gözlerini kırpıştırdı. Elindeki bardaktan bir yudum su içti.
"Sorun ne?" dedim hızla yanına doğru giderken. "İyi misin sen?"

"Sadece bir rüya gördüm hepsi bu." dedi benim telaş yapmamı engellemeye çalışır gibi.

"Sadece bir rüya olmadığına eminim. Ne gördün Anthony? Seni bu hâle getirecek kadar ne görm-"

Anladığım an cümlemi yarıda kestim."Ölümümüzü?"

Yutkundu. "Önemsizdi Jane. Sadece bilinçaltı."
"Anthony, kolundaki sembolün sadece bir dövme olmaması gibi bunun da sadece bir rüya olduğunu düşünmüyorum." Ona yaklaştım. "Ne gördün, avcı?"

Gözlerime baktı. Ardından gözlerini kaçırdı. "Rüyamda bir cadı ile karşılaşıyordum ve bana seninle benim aramızda olan bu etkileşimin aşktan daha fazlası olduğunu ancak bizim birlikte olmamızın türlerimiz için tehlikeli olduğunu söylüyordu. Ardından... Ardından avcılar geliyordu ve bunu engellemek için ikimizi de öldürüyorlardı."

Gülümsedim. "Tanrım kesinlikle bilinçaltı gibi duruyor." dedim dalga geçerken. "Aşktan daha fazlası mı? Neden türlerimiz için tehlikeli ki bu?"

Anthony bana yaklaştı. "Biz birbirimizi çekiyoruz Jane. Tıpkı mıknatısın metali çekmesi gibi. Ama bu tuhaf. Olmaması gerekiyordu."

"Ama oldu, Anthony."
Elindeki bardağı tezgaha geri koydu.

"Ben bundan dolayı mutsuz değilim. Seni öldürmeyip kaçtığımız için de asla pişman olmadım. Sana aşığım. Ama bu hissettiğim şey aşktan daha fazlaysa, biz özeliz demek ki Jane."

"En azından nefretten daha güçlü."

Kayıp yapboz parçaları birer birer bulunuyor gibiydi.
Cevapsız sandığımız birkaç sorunun cevabının bir rüyada gizli olması ilginçti.
"Sonunda..." dedim güçlükle gülümserken. "Ölüyoruz. Öyle mi?"

Derin bir nefes aldı. "Jane, o cadı kimse bizi uyardı. Eğer bir şeyler yapmazsak sonumuzun öyle olacağını tahmin etti."

"Ayrıca... Cadı derken? Cadı türü yok olmamış mıydı?"
"Hayır. Bir grup cadı yok olmadı."

"Cadılarla avcılar... Anthony, rüyana giren cadıyı tanıyor muydun?"

Anthony kıpırdandı.
Gözlerimi kıstım. "Kız mı?"

Anthony gözlerini bana kocaman kocaman açtı. "Konumuz bu mu Jane?"
Kaşlarımı kaldırdım. "Bir önceki soruma kadar değildi. Ama şu an, evet konumuz bu."
Saçlarını karıştırdı. "Kızdı." dedi bıkkınlıkla.

"Anthony, suçlu gibi görünüyorsun. Aranızda ne vardı?"

"Jane, tamam yeter. Uzatmayalım."
Böyle kıvranışı beni iyice şüphelendirmişti.

"Sevgilin miydi?" dedim parmaklarımı tezgahın üstüne ritmik
şekilde vurarak.

Ensesini kaşıdı."Sadece tek gecelik bir şeydi. Tamam mı? Oldu mu?"

KOYU KIRMIZIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin