Gözlerindeki pırıltıyla bana bakmaya devam ediyordu. Yüzüme yayılan kocaman bir tebessüm eşliğinde ayağa kalktım. O da ayağa kalktı.
"Ben hep bu anı hayal etmiştim, avcı."
Dedikten sonra kollarımı boynuna doladım.
O da beni kollarının arasına alıp bana sıkıca sarıldı.
Ardından beni yavaşça bırakarak yüzüme baktı.
"Evlenir misin, o hâlde?"
Kahkaha attım. "Tabiki evlenirim, sen benim tek aşkımsın. Hatta," dedim elimi karnıma koyarken "onların babasısın."Gülümsedi. Ardından tekrar sandalyeyi oturmam için çekti.
Yemeklerin harika görünüşü de dikkatimi çekiyordu.
"İkizleri fazla bekletmeyelim." dedim elime çatalı alırken.
Anthony güldü.
"Seni ilk gördüğümde, bana olaylar bu noktaya gelecek denilseydi bile inanmazdım. Ama şimdi, karşımda oturan vampir, benim çocuklarıma hamile ve ben ona deliler gibi aşığım."Güldüm. "Asla sıradan olamayacağız, Anthony."
***
Columbus sahilinde yürüyorduk.
Suyun sesi kulaklarımda, Anthony'nin eli ise belimdeydi.
Evlenme kararı alalı bir hafta olmuştu.
"O kadar mutluyum ki..." dedi Anthony başını koyu mavi gökyüzüne kaldırarak.
Ay ışığında parlayan mavi gözleri bana döndü. "İyi ki sevmişim ben seni."
Gülümsedim ve ona iyice sokuldum. Ellerimi cebimden çıkarttıktan sonra karnıma dokundum.
"Biz de çok mutluyuz."Birkaç adım daha attıktan sonra durdum ve ona döndüm. "Sen bana verilebilecek en güzel hediyeyi verdin." Elini tuttum ve karnımın üzerine koydum. "Sen olmasaydın, onlar olmayacaktı. Benim çocuğum olmayacaktı."
Ona sarıldım. "Ve hayatımda sen olmasaydın, her gün lanet ederek uyandığım o sabahlar, mutlu uyandığım sabahlara dönüşemeyecekti. Ben de iyi ki sevmişim seni."
Alnıma kondurduğu öpücükten sonra yürümeye devam ettik.
Üşüdüğümü hissediyordum.
Bebekler sayesinde insan gibi davranan vücudum neredeyse tüm fonksiyonlarını değiştirmişti.Kollarımla bedenimi sardığımı fark etmişti Anthony.
"Üşüdün mü?""Biraz."
Ceketini çıkartıp bana giydirdikten sonra kolunu omzuma attı ve beni kendine doğru iyice çekti.
Kulaklarımı dolduran kalp ritmini duyduğumda güldüm.
"Anthony, bu kadar heyecanlanacak ne vardı?"
Anlamamış bir şekilde yüzüme baktı. "Ne heyecanlanması?""Kalp atışın muhtemelen 500'ü buldu." dedim dalga ile.
"Jane," dedi bana bakarken. "Duyduğun sesin bana ait olduğuna emin misin?"
Bakışları karnıma yöneldi.
Durdum. Elimi karnımın üzerinde gezdirirken hayret ediyordum.
"Anthony, kalpleri atıyor!"Sonra ona döndüm. "Vücutlarında kan dolaşacak! Onlar benim gibi değiller."
Anthony gülümsedi. "Onlar bana da benziyorlar."
Yürümeye devam ettik. Eve yaklaşmıştık.
İçeri girdiğimizde susadığımı fark ettim. Mutfağa yönelirken "Çok susadım." dedim.
"Dolapta bir paket kalmıştı." dedi Anthony.
Gülerek ona döndüm. "Gerçekten susadım. Su içeceğim."Anthony şaşkın bir ifadeyle yüzüme bakmaya devam ederken gülmeme engel olamıyordum. Arkamı döndüm ve mutfağa yöneldim.
Suyu içtikten sonra ona döndüm. Ancak yüzü asılmıştı ve Anthony endişeli görünüyordu."Sorun ne, Anthony?"
Anthony sembolünün üzerine elimi koymuştu. Sızan kan kokusunu alabiliyordum.
"Neler oluyor?" dedim endişeyle ona doğru yürürken.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOYU KIRMIZI
VampirosEn derinlerdeki karanlık arzular bile aşkın önünde diz çöker. Peki aşk, bir vampirin donmuş kalbine hükmedebilir mi? Vampir öldürmek için yaratılmış bir avcıya tüm kuralları yıktırabilir mi?