Bölüm 47 - Aciz

40.5K 1.4K 374
                                    

Alan Walker - Faded

Ariana Grande - Dangerous Woman | A Cappella/Visual 1

Gece - Yanımda Kal

Kan bacaklarımın arasından süzülüp ayak parmaklarımdan yere damlarken sanki inancım kanın bordoya çalan renginin altına sığınmış, aceleyle vücudumu terk ediyordu. İntikam alır gibi ağır ağır, tek damla beyaz tenimin üzerinde ince şeridini koruyarak aşağı kayıyor, önüne ne gelirse gelsin hepsini kendi rengine boyuyor ve kahrediyordu. Kalbim, sözlerimi kaldıramayacak kadar yorgundu. Ruhum, zincirlerini zorluyor, bedenimi terk etmek için kanımla yarışıyordu.

Nefes aldığımda kaburgalarım derimi yırtar gibi oldu, kemiklerimin etime battığını hissediyordum. Direnmeyi kestim, enerjimi boşa harcıyordum. Doğru hamle, saldırmak ya da mücadele etmek değildi. Zamanı değildi. Kurt gibi pusuya yatıp, kurt gibi saldıracaktım.

Dudakları tenimde pembe izler bırakarak kanlı lekelerin altını mühürlerken nefesimi tuttum. Göğüs kafesim, bilinçsiz hareketimle bedenimi daha fazla ona sunmuştu. Parmakları etime saplanırken sigaranın sıcak hissini duyuyordum. Canımı yakmıyordu fakat tehlike çanlarına sebep olacak kadar yakındı.

Karnımın altından bacaklarımın arasına doğru süzülen kanın üzerinde durdu. Kanımın altına işleyip, tenime değecek kadar soğuk nefesiyle tüm vücudum kasıldı. Ayak parmaklarım daha fazla yükselmeye çalışıyor, bir yandan da titriyordu. Burnunu göbek deliğimin altındaki ince, çapraz iki çizginin arasında gezdirdi.

Geri çekildiğinde başım aşağı düştü. Göğün beni yere itmesine ilk defa lanet ettim. Felsefe dersinde bunun üzerinde bir dersimizi harcamıştık. Ya yer çekmiyor da gök nefretiyle bizi magmaya kadar itmek istiyorsa? Dünya sınav değil miydi? Cehenneme gitmemiz için şeytan görevlendirilmemiş miydi? Öyleyse 'gök itişi' neden şeytanın bir oyunu olmasın? Neden şeytan bizi manevi olarak tüketirken maddi olarak da tüketmeye çalışmasın?

Tenimde bir yabancının varlığını hissetmek ağzımdan kin dolu haykırışın firar etmesine sebep oldu.  Cehennem bana bunu bağırıyor, bununla cezalandırıyordu. Oysa ben şeytan işe tanıştığımda onun en kötüsü olduğunu düşünmüştüm. ancak cehenneme adım attığımda ise şeytanın çatlamış, hırpalanmış, yanmış derisinin altındaki cılız merhametini gördüm. Şeytanım Aral'dı, cehennemim Black ve korkum Aral'ın bana dokunması değildi. Benim asıl korkum, Aral'dan başkasının bana dokunmasıydı.

Ya da sorunluydum ve neyi istediğimi bilmiyordum.

Bu benim lanetimdi.

Titrek göz kapaklarım aralandığında pembeye çalan dişlerini gördüm. Gülümsemesi yüzüne yayılmış, gamzelerine kan birikintisi dolmuştu. Gülümsüyordu. Günlerdir onun yanında olmama rağmen gülümsemesini ilk defa görmüştüm. Bu, ilk öpücüğünü bana vermesinden daha tatlı bir his uyandırıyordu.

Dizlerinin üzerinde bana aşağıdan bakarken sigarasını dudaklarının arasına yerleştirip kor tütün kızıla çalıp iyice yanana kadar içine çekti. Ağzından tavana doğru kalın bulut tabakası gibi duygularım da belli bir düzen halinde bedenimi terk etti.

Neye inanacağımı, güveneceğimi ya da tutunacağımı bilmiyordum. İnandığım tek şey kendimdi. Alacılığıma, vurdumduymazlığıma güveniyordum. Lakin o da beni yarı yolda bırakmıştı. Sırt döndüğüm, kabusum haline getirdiğim adamdan mı medet umacaktım? Hayır. O, gururunu alt edip bana elini uzatmazdı. Ben, kan ve katrana boğulmuş garibeydim. Tiksinmeye bakış bana dönmezdi.

Siyahın Vedası | TeslimiyetHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin