Bölüm 16 - Fırtına

74.1K 2.6K 163
                                    

Alayla güldüm. Bu adamı birkaç haftadır tanımama rağmen beni çabucak sahiplenmişti. Gülüşün tıslar gibi arabanın içinde yankılanırken ortama yayılan gerginliğin kokusunu alabiliyordum. Çenemi dikleştirdim ve arabadan inip Black'in karşısına dikildim. Araba ile Black arasında fazla mesafe olmadığı için burun buruna gelmiştik resmen.

Dilimin ucuna gelen kelimeleri teker teker yuttum, ağır konuşmamayı tembihledim kendime. Biliyordum ki dilimin bir kontrolü yoktu ve ben çenemi kapalı tutarak bu kontrolü sağlamaya çalışıyordu. Derin bir nefes aldım, bu sakinlik içindi. Sakinliğimi korursam cesaretimi de koruyabilecektim. Cesaretim lazımdı bana, öfkem kadar hırçın, sözlerim kadar asildi.

"Ben bir cumhuriyetim, Black. Bayrağımı ayaklar altına almadığın sürece teslim olmam." dedim gürlercesine. Sözlerim yüzünde herhangi bir mimik uyandırmadı. Öfkem ona da bulaşmadı ama tedirginliğim dalga dalga yayılıyordu. Sert oynadığını biliyordum ve ona meydan okumaya cesaret etmiştim. Bizim oralarda buna "Cami duvarına işemek" deniyordu.

Biraz daha yaklaştı, yüzlerimiz neredeyse aynı hizadaydı. Elinin birisini arabanın tavan kısmına diğerini de kapının kilit kısmına koyduktan sonra üzerime geldi. İnatla geri adım atmadım, bir adımım beni arabaya sokardı. Bu esaretti ve ben Florida'ya esaret için gelmemiştim. Hiç kimse bana emir veremezdi.

Burnu saçlarımın arasından alnıma doğru inerken nefesimi tuttum. Tenime temas etmesi bile tüm duyularımı alarma geçirmiş, kalbimi bir yarışın ortasına hazırlıksız çekmişti. Sözlerinin üzerimdeki etkisi ise ifade etmeyeceğim kadar güçtü. Yanağı yanağıma değdiğinde soğuk teniyle bir kez daha ürperdim. Sakin olmalıydım! Sakinliğimi korumalıydım!

"Biliyor musun?" diye sordu. Kelimeleri biçim bulmuş gibi tenimin üzerinde adımları, saçlarımın arasında dolaştı. "Bu kadar zor olman," derken açık bırakmayı sevdiğim tutamlarımdan birisini kulağımın arkasına sıkıştırdı "Beni sana daha fazla çekiyor." dedi ve cümlesini tamamladı. Sesi bittiğine inandırsa da aslında bitmemişti. Yeniden başlıyordu. Sinsiydi.

"Pes edersem beni bırakacak mısın?" diye sordum. O gece kanlı çarşafımla beraber giden çocuk konuşmuştu bu kez. Şeker ile şekerciye pazarlık yapıyor gibiydi. Bu beni ürpertti. Saatlerce, belki de yıllarca üzerinde çalışıp ördüğüm irade duvarlarımı nefesiyle yıktı.

"Seni tüketene kadar durmayacağım." dedi ve göğsümden iterek beni arabaya bindirdi ardından kendisi bindi. İradem bu kadar dayanabiliyordu. Dizlerimi kendime çekerek sırtımı kapıya yasladım ve başımı dizlerime yasladım. Beni zorlayan bir başka şeyde buydu işte, iradem. İçimdeki çocuk ne zaman gülümsese sanki karton parçasıymış gibi yıkılıyordu. Sanki yıllarca üzerinde çalışmamışım gibi basit duruyordu. O çocukla kaybettiğim tek şey masumiyetim değildi; gülümsememi ve ruhumu da o çocukla beraber çarşafın kırışıklıkları arasında kaybetmiş, davul ve zurna sesleriyle sağır etmiştim. Daha temiz olsun diye suya sokmuş, orada boğmuştum.

"Kemerini bağla," dedi otoriter bir tavırla. Umursamadım, bana doğru uzandığındaysa eline tekme attım. Her zaman olduğu gibi bir anda öfkelendi. Onun tavırlarını kontrol edemiyor, ne zaman, ne tepki vereceğini kestiremiyordum. Bacağımı kavrayıp beni kendine doğru çekti. Bu hareketi sanki öfke kazanımın altına bir odun daha atmış gibi alevlendim. Havaya kaldırdığım elimi bir pençe misali suratına çaldığımda üç tane ince ve farklı uzunlukta çizgi oluştu. Başı hareket etmezken gözlerindeki o sarı ton maviye karıştı ve yeşille kuşandı. Benim benliğimde hırsın kimliğiydi yeşil. Gurur demekti yeşil.

Havaya kalkan, boğazıma sarılan bir el hayal ettim, boynuma saplana dişler. Gözlerimi sımsıkı kapattım. Deve kuşu gibi, o beni görmezse bende onu görmezdim ama bu tamamen yalandı. Deve kuşu da biliyordu bunun yalan olduğunu ama iri cüssesinin altında bir serçenin kalbi gibi çırpınan kalbini dizginlemek için buna inanıyordu, gerçek olmadığını bilse de inanıyordu. Daha rahat olabilmek için inanıyordu. Güvende hissedebilmek için inanıyordu.

Siyahın Vedası | TeslimiyetHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin