Bölüm 6 - Ceza

96.9K 3.3K 368
                                    

Kapanmak üzere olan gözlerimi aralayıp yayvan bir konum aldığım yatakta doğruldum. Uyumak, yeniden aynı kabusları görmekle eş değer olduğunda uykuya yenilmek istemiyordum. Kalkıp dolaşmak ve acıkan karnımı da doyurmak istiyordum ancak odadan çıkmak istemiyorum, eğer ki odadan çıkarsam Black ile karşılaşacaktım.  Kafamı, hiç de normal olmayacak bir şekilde karıştırıyordu. Yaptıkları, anlattıklarını öylesine küçümsüyor ve öylesine basitmiş gibi anlatıyordu ki onu ciddiye almak içimden gelmiyordu. Ürkütücü şeylerdi ve tehlikeliydi ancak cehennemin bizzat kendisiyle tanıştığım için Black'in birkaç fantezisi beni korkutmuyordu.

Elbette bunca yılımı, feda ettiğim onca şeyi bir adamın boyunduruğu altına girmemek için yapmış, erkeğe muhtaç olmamak için çabalamıştım. Şimdi birisi çıkmış ve beni köpek gibi evcilleştirmeye çalışıyordu ve ben de eğitimli bir köpek gibi duygusal bir krizin ortasında ayaklarının altında geziniyor gibiydim. Hayır, gibisi fazlaydı. Öyleydim ancak... Açıkçası Black beni kaldırabilecek tüm özelliklere sahipti. Yakışıklıydı ve burada ortaya serdiği ve asla göstermekten çekinmediği zenginliği gözümü boyuyordu. Hayatta hiçbir şey için çabalamamış, sadece elinde olanları harcamakla yükümlü bir insandı böyle fantezilere başvurması gayet normaldi. Bana yapacağı şeyler gözümü korkutmuyor aksine durağan hayatıma katılacak yeni bir renk gibi gözümün önünde parlıyordu.

Kendi kendime güldüm. Benden sıkılana kadar birkaç gün onun yanında duracak ve belki kendi sınırlarımı bile esneterek hayatımda ilk defa kendimi, kendi isteğimde ateşe atacaktım. Black gibi bir züppeye ateş bile denmezdi ancak yine de hayatıma biraz olsun heyecan katmak, en az onun kadar beni cezbediyor ve gözümü boyuyordu.

Yataktan ayaklarımı sarkıtım ve ellerimi yatağa dayayarak birkaç saniye kendime gelmeye çalıştım. Ruhani bir bunalım geçiriyor olmalıydım yoksa bu kaçırılma olayını bu kadar alaya almamın başka bir anlamı olamazdı. Gözlerimi sımsıkı kapattığımda karanlık bedenimin ürpermesine sebep olmuştu. Karanlık, onun dipsiz kuyu kadar karanlık gözlerini anımsatıyordu bana.

Yataktan kalktım, omuzlarımda ağırlık vardı ve etim çürümüş gibiydi. Ayaklarımı sürükleyerek yürüdüm ve kurşundan dökülmüş gibi ağır kollarımı kaldırıp kapının kolunu aşağı indirdim. Kapı aralanana kadar saatler geçmişti sanki ayaklarımı sürüyerek koridora çıktığımda Black ile burun buruna geldim.

Enfes parfümünün kokusu, gözlerinin hırçınlığıyla birleştiğinde aklımı başımdan almaya yetiyordu. Bir adım geri çekildim, vücudum yeni bir kan nakli almış gibiydi, kanım damarlarımda kaynıyordu. Reddetmiyordum, bu adam bir gönül çelendi.

Hem de acımasız bir gönül çelendi.

"Kahvaltı hazır," dedi, gözleri yüzümü tarıyordu, kaşlarımı çatıp yüzümü sertleştirerek doğrudan gözlerine baktım. İçimden ondan nefret ettiğimi sayıklıyordum. İlk önce aklım kabullenmeliydi bunu.

İğneleyici bir imayla "Bana hizmetçilik mi yapıyorsun?" dedim. Gözlerinde beliren duygusuzluk etimi lime lime etti.

Ufak bir gülümseme kondu yanaklarına, bu kez sol yanağındaki gamze göstermişti kendini "Kimin kime hizmetçilik yaptığını, yapacağını tekrar etmeyeceğim," dedi. 

Meydan okumuştum ona, bana sadece bakıp sahip olmayacağını söylemiştim. Şimdi o cazibesini ve emredici tondaki sesinin gücünü bana karşı kullanıyordu. Kabul ediyorum, tam bir patron gibi konuşuyor ve karşısındaki etkiliyordu. Öyle ki beni de gerçekten tam on ikiden çarpan bir atışla etkilemişti.

Bir eliyle yolu göstererek adımlamaya başladı, peşine takıldım. Düzgün omuzları ve güçlü bir silueti vardı, her kadının aklını başından alacak kadar -her açıdan- güçlüydü fakat o benimle uğraşmayı tercih etmişti. Tam bir züppeydi. Onunla zıtlaşmak, sadece ona istediğini verecekti.

Siyahın Vedası | TeslimiyetHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin