Bölüm 7 - Kan

84.3K 3.1K 250
                                    

Boş duvara diktiğim gözlerimi indirip mekanik hareketlerle doğruldum. Christopher'ın beni cezalandırmasının üzerinden iki gün geçmişti ve ben bu iki gün boyunca doğru düzgün uyuyamamıştım. Kısa bir an uykuya dalıyor gibi oluyordum fakat sonra düşer gibi rüyalarımdan uyanıyordum.

Christopher fazlasıyla kafa karıştırıcıydı. Ben, bana verdiği cezadan sonra şoka girmiş bir haldeyken bana istediğini yapabilirdi. Bana defalarca kez sahip olabilir ya da daha fazla cinsel anlamda olmak üzere hırpalayabilirdi. Ancak bunu yapmamıştı banyo yaptırmış, saçlarımı özelle tarayıp kurutmuş ve pijamalarımı giydirip adeta bir bebek gibi yatağıma yatırmıştı. 

Ve bir daha gelmemişti.

Kapıma iki kez vuruldu ve yardımcısı başını içeriye uzattı, günün üç öğünü bana yemek getirdiğini ve arada bir isteğim olup olmadığını sormak için geldiğini hatırlıyorum fakat onun dışında pek bir şey yoktu.

"Kahvaltı?" diye sordu hafifçe gülümseyerek.

Bacaklarımı yataktan dışarıya sarkıttım "Teşekkürler, istemiyorum,"  dedim ve banyoya yöneldim. 

Elimi yüzümü yıkayıp, tuvalet ihtiyacımı karşıladıktan sonra tekrar yatağıma oturdum. Duvarlar sanki ben bakmadığımda santim santim üzerime geliyormuş gibi hissediyordum. Kendimi zar zor attım odadan, nefesim daralıyordu. İyi hissetmediğimi ve bir çeşit depresyona girdiğimin farkındaydım fakat bu evde, bu basit dairede kendime merhem olarak kullanabileceğim neredeyse hiçbir şey yoktu.

Adımlarım aksak ama hızlıydı. Alt kata indiğimde koskocaman bir boşlukla karşılaştım, cılız da olsa yemek kokusu geliyordu burnuma. Ama ihtiyacım olan yemek değildi, ihtiyacım olan bağırmak, hırsımı almaktı. 

Bir şeyler kırmak, parçalamak istiyordum ve ihtiyacım olan kişi Black'ti.

Avuçlarımı yüzüme kapattım ve gözlerime sert bir şekilde bastırdım. Kendime gelmeye ihtiyacım vardı. Gözlerim baskıdan sızlamaya başladığında ellerimi indirdim. Black'in yardımcısı bana endişeli gözlerle bakıyordu.

"İyi misiniz?" diye sordu.

Başımı onaylar anlamda sallarken zoraki bir şekilde dudaklarımı kıvırdım "Sanırım biraz açım,"dedim. Sesim duygularım ve hislerim gibi kırık çıkmıştı. Gülümsedi. Gülüşü gözlerine ulaştı. Onun gibi içten gülmeyi her şeyden çok isterdim. 

Eliyle mutfağı işaret ederken "Buyurun," dedi.

Peşinden mutfağa girdim, onu izlemek zevkli olabilirdi fakat ben kendimi meşgul etmek istiyordum. O tezgâha yönelirken ben yiyecek bir şeyler bulmak için dolaba yöneldim. 

Sanki yasak bir şey yapmışım gibi "Bayan Lutz, lütfen. Ben hallederim." dedim

"Kendim yapmak istiyorum,"

"Ama Bay Black...-"

"Black'in canı cehenneme!" diye kükredim o daha cümlesini bitiremeden, aralık ağzını kapattığında şokla irileşen gözlerini kırpıştırdı.

Kısa manikürlü ellerini havada sallarken "Anlamıyorsunuz...-" tekrar cümlesini yarıda kestim.

"Gayet iyi anlıyorum fakat sende şunu bilmelisin ki Black'i umursamıyorum." dedim ve elimden geldiğince içten bir şekilde gülümsedim. Dolabın kapağını açıp çekmeceli raftan kaşar paketini aldım "Hem ben sadece kendi yaptığım yemekleri yiyebilirim," diyerek ona döndüm ve göz kırptım. Yalan söylüyordum, evet ama Black eğer benden onun kölesi olmamı istiyorsa onun da benim kölem olacağını kabul etmesi gerek.

Basit tost malzemelerini çıkarıp ince dilimler haline getirdim ve iki dilim ekmeğin arasına sıkıştırıp tost makinesine koydum, ben ellerimi peçeteyle temizlerken o çay suyu koyuyordu. 

Siyahın Vedası | TeslimiyetHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin