Bölüm 20 - Dans

56.8K 2.4K 98
                                    

İçliği hazırladıktan sonra tabureye oturdum, neredeyse on beş dakikaya yakın bir süredir telefon görüşmesi yapıyordu odanın diğer ucunda. Sıkıntıdan parmaklarımı cam bara vurarak ritim tutuyordum ve aynı zamanda Pharrell Williams'ın son şarkısını mırıldanıyordum. Tam benlik bir şarkı olmasının yanı sıra herkesi dans etmeye davet eden bir ritmi vardı. Christopher'ın ayak seslerini duyduğumda ona döndüm, artık ona karşı eskisi kadar yabani değildim, alışmıştım. Sesimi biraz daha yükselterek şarkının nakaratını söylerken kollarımı havaya kaldırıp vücudumu kulaklarımda çınlayan ritimle uyumlu olarak hayal ettim. Gözlerini hafifçe kıstı ve "Bir fikrim var" derecesinde parmağını kaldırıp komodine yöneldi. Bir dakikadan daha kısa bir süre sonra Pharrell Williams'ın sesi odaya doldu. 

Dilimi şaklatarak ayağa kalktım "Dans edelim!" diye ufak bir çığlık atarak ona doğru yürürken başını sağa sola salladı. 

"Senin için," dedi  ve tabureye yerleşti. Elimi belime koyup gözlerimi gözlerine sabitledim, hayatım boyunca yapabileceğim en kötü hataydı onun gözlerine bakmak. Defalarca bahsettiğim gibi, büyülü, baktığında mantığın ve kararların devre dışı kalıyor, sadece o ve ona ait birkaç şey toz gibi kalıyor. 

Dans etmekten çekinen bir yapım yok, okulun gösteri kulübündeydim ve birçok etkinlikte yer almışlığım vardı. Ayrıca gittiğim bir dans kursu vardı. Bale yapmak için içimde hep bir istek vardı fakat ben çocukluğumdan beri bale ile ilgilenmiyordum, ağaç yaşken eğrilirmiş, atasözlerine inanırım bu yüzden baleye olan ilgim sadece ilgi sınıfında kaldı, bende modern dans eğitimi aldım. Bazen ayda birkaç gösteriye çıkıyordum okuldakinin dışında, iyi para veriyorlardı-okuldaki gösteriler gönüllü sınıfına giriyordu- böylece kursun aidatını çıkarabiliyordum, artanıyla ise kendime iki üç kitap alarak kütüphanemi genişletiyordum. 

Babetlerimi ayağımdan çıkarıp kendime sahne diye belirlediğim alanın dışına bıraktım ve Christopher'a doğru elimi sallayarak dans etmeye başladım. Omuzlarımı hızlı hızlı kaldırıyor, ellerimi havada sallıyor, kalçalarımı kıvırıyor ve kendi etrafımda dönüyordum, Christopher ise yüzünde memnun bir ifadeyle beni izliyordu, gülümsemiyordu ama bakışları ve gözlerinin beni takip edişi memnun olduğunu gösteriyordu. 

Ona doğru ayaklarımı yere sürterek birkaç uzun adım attım ve iyice sokuldum. Hareketsiz yapacağım şeyi dikkatle izliyordu, ellerimi bacaklarına koyup omuzlarımı hareket ettirerek ona biraz daha yaklaştım. Sahneden alıntı bir gösteriydi bu, gülümsememi genişlettim ve yanağına küçük bir öpücük kondurup arkamı dönerek tekrar 'sahneme' döndüm. 

"Bana eşlik etmeyi hala düşünmüyor musun?" diye sordum,  Charlie Chaplin gibi bastonumu yere dayamış gibi bir pozisyonda beklerken başını olumsuz anlamda salladı. Omuz silktim ve hayali bastonumu havaya atıp tek elimde yakaladım ve kamburumu çıkararak Charlie Chaplin yürüyüşümü olduğum yerde tekrarladım, bunu yaparak evin içinde şarkının "Happy" kısmı yankılanıyordu. 

"Clap along if you know what happiness is to you!"(Ellerini çırp, mutluluğun sana ne ifade ettiğini biliyorsan eğer!) diyerek ona bir gönderme yaptım, ben ellerimi çırparken o başını sağa sola sallıyordu. 

Ellerimi indirip dansımı yarıda kestim ve kaşlarımı çattım "Oyunbozansın!" diye homurdandım 

"Sana dans edeceğimi söylemedim," dedi 

Gözlerimi devirip mutfağa yönelirken "En azından omuzların hareket ettirebilirdin," dedim  

"Ben dans etmem," 

Gözlerimi kısarak ona döndüm "Ciddi misin?" diye sordum, başını onaylar anlamda aşağı yukarı salladı "Peki neden?" diye sordum. Kollarını önünde birleştirerek dirseklerini önündeki bar tezgâhına yasladı. 

Siyahın Vedası | TeslimiyetHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin