Bölüm 32 - Bıçak

60.1K 2.2K 222
                                    

20 Ekim - Festivalin 3. Günü 

Lana'yı zaten kaçırmıştık, geriye Boy Epic kalmıştı bir de Paramore... Boy Epic 21 Ekim'de sahne alacaktı. Bizim için festivalin ilk günüydü. Christopher'ın bana sırt dönüşünün 21. saati, 16. dakikasıydı. Birini geri kazanmak için ne yapılır bilmiyordum. Bildiğim tek bir şey varsa o da kaybettiğim şeyi bir daha asla kazanamayacağımdı.  

Kendimi sürekli onun beni bir köşeye bıraktığı ve geri alacağı konusunda ikna etmeye çalışıyordum fakat bu zavallılıktı. Ben köşeye bırakılmış bir oyuncak olmayacak kadar dik başlıyken nasıl olur da onun oyuncağına dönerdim. Dönmüştüm. Hem de unutulmaya yüz tutmuş eski bir oyuncağı olmuştum.  

"Dee, çivileri çakma işine devam etsen diyorum!" diye tersledi Ash.  

"Hallediyorum ya," diyerek sıradaki çiviyi çadırın iplerini tutturarak toprağa çaktım. Grubun ben hariç geri kalanı neler yapacakları konusunda anlaşıyorlar, iş bölümü yapıyorlardı. Bense konuşmalardan mümkün olduğunca uzak kalıp kendime makul cevaplar vermeye uğraşıyordum. Bittiğine karşı olan inancım yoktu. Bitemezdi. Bana dokunmamıştı bile.  

"Selam," başımda dikilen bir çift ayağı görmezden gelmeye çalışsam da bana hitaben konuşuyordu. Onu süzerek yüzüne baktığımda Paul bembeyaz dişlerini göstererek kocaman gülümsüyordu.  

"Selam," dedim ve çekici çiviye vurdum, ancak bu kez ıskalamıştım. Çekiç parmağıma gelmişti, acıyla inleyerek parmağımı ağzıma götürdüm.  

Paul yanıma diz çökerek çekici elimden aldı "Ver, ben hallederim," diyerek çiviyi toprağa iki güçlü hamlede çaktı. Bağdaş kurarak olduğum yere oturdum ve parmağıma paktım. En fazla moraracak şekilde bir darbe almıştım fakat bu küçük darbe beynimde ardı ardına şimşekler çakmasına yetiyordu. Parmağımı ağzıma alarak dilimle masaj yaptım, bu biraz iyi geliyordu. "Çok sakarsın," dedi yanıma otururken. Benim oyalanarak on dakikadır uğraştığım çivilerin geri kalanını birkaç dakikada halletmişti. 

"Teşekkür ederim," dedim  

Gözlerini devirdi "Rica ederim, Buzlar Kraliçesi," 

İstemsizce gülümsedim "Bu bana pek yakışan bir sıfat değil," diye mırıldandım ve açıklama gereği duydum "Pollyanna daha baskın olanıdır." 

"Bana karşı hep Buzlar Kraliçesini oynuyorsun," dedi. Sesinde kırılgan bir ifade yoktu, yüzü normaldi. Ash'in bahsettiği gibi bana aşık birisi durmuyordu karşımda, daha çok yardım severdi. 

Parmağımı ağzımdan çekerek ıslaklığı kuruladım, acı tam olarak gitmese de hafiflemişti "Ash aramızı yapmaya çalışıyor ve ben... Ben bir ilişkiye başlamak istemiyorum. Bu yüzden mümkün olduğunca senden uzak kalmaya çalışıyorum," dedim dürüstçe. 

Gözleri irileşirken "Vay canına!" diye mırıldandı "Bu fazla açıklayıcı oldu," dedi, yüzünde aynı şok ifadesi vardı. Gözlerindeki tebessüm ağır ağır alaycılığını bastırırken dudakları kıvrıldı "Merak etme, senden hoşlanmıyorum. Sadece arkadaş olmaya çalışıyorum," dedi ve omuz silkti. 

Omzumu omzuna vurdum "Bunu duyduğum iyi oldu," dedim ve ekledim "Sevgili istemiyorum." 

"Anladım, anladım. Sevgili istemiyorsun, seni öpmeye çalışmayacağım," dedi ifadeleri o kadar komikti ki kendimi tutamayacak kocaman bir kahkaha patlattım. "Seni aşktan soğutan şey eli pipisindeki tipler mi?" diye sordu. 

Gözlerimi devirdim "Eli pipisidekiler mi?" diye tekrar ederken gülüyordum "Hayır, hayır. Bu iş biraz karışık," diye mırıldandım. 

"Christopher Parvis Black," dedi, bakışlarımı ona çevirdiğimde devam etti "Oldukça karışık bir tip," 

Siyahın Vedası | TeslimiyetHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin