Bu bölüm, Harry Potter ve Ölüm Yadigarları kitabının "Prens'in Hikayesi" adlı bölümünden alıntılar içermektedir.
Burada olduğunuz için teşekkür ederim.
"Bir mum yakan bir gölge yaratır."
Ursula K. Le Guin
⚡️
Bir tutam anı Severus Snape'in zihninin en kuytu köşelerinden çıkıp geldi. Yıllardır ağlarını örmeyi bekler gibi bilincini kuşattı, gözlerini kamaştırıp kararttı.
"Konuş, Severus. "demişti Karanlık Lord.
Karanlık Lord'u altedecek güce sahip olan biri ona üç kez karşı çıkmış olanlardan yedinci ay biterken doğacak.
"Karanlık Lord'u altedecek güce sahip olan biri ona hiç karşı çıkmamış olanlardan yedinci ay biterken doğacak. "
Bu erkek çocuk Karanlık Lord tarafından kendine denk olarak görülüp işaretlenecek.
"Bir kız çocuğu, Karanlık Lord tarafından kendine denk olarak görülecek. "
Ancak bu çocuğun Karanlık Lord'un bilmediği gizli güçleri olacak. İkisinden biri diğerinin elinde ölecek. Çünkü diğeri varlığını sürdürürken ikisi de yaşayamaz.
"Ancak bu çocuğun Karanlık Lord'un bilmediği gizli güçleri olacak. İkisinden biri diğerinin elinde ölecek. Çünkü diğeri varlığını sürdürürken ikisi de yaşayamaz."
Yalan söylemek, o anda aciz bir adamın yapabileceği en iyi şeydi. Severus Snape de buna güvenmişti zaten. Eğer işe yarasaydı, Lily yaşamaya devam edecekti.
"Beni tiksindiriyorsun," Dumbledore'un sesinde daha önce hiç duyulmamış bir küçümseme tonu vardı. "Daha önce de söylemiştim bunu. Senin için hiç umut yok, Severus. Hiç!"
Snape bir koltukta öne doğru çökmüştü ve Dumbledore suratında sert bir ifadeyle onun tepesinde duruyordu. Az sonra Snape yüzünü kaldırdı, o ıssız tepeden ayrıldığından beri yüz yıllık perişanlık yaşamış bir adam gibi görünüyordu.
"Onu...emniyete...alacağını...sanıyordum..."
"O ve James yanlış insana güvendiler,"dedi Dumbledore. "Tıpkı senin gibi, Severus. Lord Voldemort'un ona dokunmayacağını ummuyor muydun?"
Snape, "Onu," diye başladı cümleye ama Dumbledore'un yüzünde hala asılı duran katı ifadeyi görünce düzeltti. "Onları, korumak istedim..."
"Planın bu muydu?"diye kükredi Dumbledore. "Karanlık Lord'a aynı tarihte doğacak başka bir çocuğu hedef olarak göstermekten daha parlak bir plan bulamadın, öyle mi? Onun buna inanacağını, Lily'nin de ölmeyeceğini düşündün, öyle mi? Her şeyini yitiren başka bir çocuk umurunda bile olmadı, öyle mi?"
Dumbledore nefes nefese geri çekildi ve çalışma masasına dayandı. Şimdiye kadar yüzünde hiç görülmemiş bir öfkenin yansımasıyla, derin derin nefesler aldı. Snape, başı ellerinin arasında, ileri geri sallanıyor, hıçkırıyor, hıçkırıyordu...
"Browary ya da Potter ailesi için çok geç."dedi Dumbledore acı acı. "Ama çocukların ikisi de hayatta. Yani öyle umuyorum."
"Ne demek bu?" Snape aniden başını kaldırmıştı. "Harry Potter yaşıyor demiştin. Dedin ki, Lily'nin gözleri-"
"Harry Potter yaşıyor."diye araya girdi Dumbledore.
Snape bunun için ne mutlu, ne de üzgün görünüyordu. İçinde öyle çok birikmişlik vardı ki. Nefret, kin, intikam arzusu, acı, pişmanlık... Hepsinden biraz. Bu gece, yüzünde bütün o duyguların canlı birer yansımasının göründüğü tek geceydi.
"Daphne Browary yıkıntının arasında bulunamadı. Bir muggle, gece geç saatlerde kucağında bir bebekle uzaklaşan pelerinli birinden bahsetti. Bilemiyorum... Belki hala yaşıyor, ya da belki..."
Uzun süren bir sessizlik anında, sadece Snape'in kesik nefeslerini ve ara sıra vuran hıçkırıklarını dinlediler. Gecenin ayazı açık pencereden içeriye işliyordu. Gecenin soğukluğu muydu, havanın soğukluğu mu bilinmez, Dumbledore rüzgara karşı titredi.
Bu gece dört cinayet işlenmiş, bir bebek kayıplara karışmış, bir diğeri ailesini hiç tanıyamamak üzere muggle akrabalarının yanına bırakılmıştı. Bir çok kader değişmiş, kimsenin hayatı tam anlamıyla kurtulamamıştı. Ortada katledilen insanlar, soğuk, kan donduran bir büyücü ve geleceği belirsiz iki çocuktan başka hiçbir şey de kalmamıştı .
Böyle olmamalıydı, diye düşündü Snape. Karanlık Lord başka bir aileye yönelecekti, Lily asla zarar görmeyecekti ve seherbazlar Karanlık Lord'u erkenden bulacaklardı. Kimse zarar görmeyecekti. Birileri zarar görse bile, Lily onlara dahil olmayacaktı. Lily iyi olacaktı. Sağlıklı ve mutlu olacaktı. En azından, Snape böyle planlamıştı.
"Bir şey söylemeden veya yapmadan önce, ödenmesi gereken bedelleri bilmen gerekir." diye mırıldandı Dumbledore, sanki onun aklını az önce okumuş gibi.
Ama Severus Snape'in çocukluk aşkını -eğer şansları varsa ailesini de- kurtarmak için son anda giriştiği bu yalan, geleceğin yeniden dengelenmesine neden olmuştu. Neleri yıktığı, neleri parçaladığı işin görünen yüzüydü. Sadece, Lily Potter'ın yaşamaya devam ettiği bir dünya Severus Snape için daha ideal olacağından, şimdi bataklığa saplanan hayatları kurtarmak mümkün değildi.
O an için söylediği yalan, Lily Pottter'ın yok olmak üzere olan yaşamı için yeni bir umut ışığı gibi gelmişti Severus Snape'e. Ancak, bir mum yakan bir gölge yaratırdı. İster farkında olsun ister olmasın, Snape o gölgeyi çoktan yaratmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Dead Tell No Tale (Harry Potter Fiction)
FanfictionLumos ! @SlnFhl, @Aisha_Volpina, @minibayku ve eğer buradaysan sana ithafen; Önce yılan ateş aldı, sonra aslan ve porsuk, ardından da kartal. Hepsi birer kül olup ateşe katıldılar. Odadaki karanlığı aydınlatmaya değil ama bir nebze ısıtmaya yetece...