Korku

922 68 10
                                    

⚡️

Bazı anlarda, ne kadar gülmemeye çalışırsanız içinizdeki gülme isteğini bastırmak o kadar zorlaşır. İşte Harry Potter'ın durumu tam olarak öyleydi. Yine de, ağzının içinde metalik bir tat oluşana kadar yanağının içini ısırıp yaşaran gözlerini kısarak gülmemeye çalıştı ama başarılı olamadı.

"Ciddi ol."diye soludu Daphne.

"Yüzünün halini görmeliydin."diye diretti Harry.

Daphne, her zaman yaptığı gibi, yürürken başını ağrıtacak kadar çok şey düşündüğü için dengesini kaybedip yere düşmüştü.

"Çeneni kapat."dedi Daphne, gülmemeye çalışarak."Yoksa senin yerine ben yaparım."

Daphne, üzerindeki kazağın kollarını çekiştirip elinin sırtını kapattı. Parlayan güneşin altında yürümelerine rağmen sert rüzgar derisini kesiyor, gözleri ara sıra Harry'ye kayıyor ve böyle zamanlarda gülüşüne engel olamıyordu. Uyaran ses tonunu da uzun süre muhafaza edemedi. Tek yapabildiği, Harry'nin duymasına engel olabilecekmiş gibi, gülüşünü biraz olsun törpülemekti.

Hogwarts'ın altıncı yılında işler biraz daha zora sokulmuş gibiydi. Seherbazlık için gereken bütün o dersler Daphne dahil olmak üzere bütün öğrencileri yormuştu. Şimdi tek istediği bir süre yürümek, olabildiğince az şey düşünmekti. Bu yüzden soğuk havaya, Harry'nin kahkahasına ve yeniden düşmemek için özenle attığı adımlarına odaklanmaya çalıştı. Başarılı olamadı.

Sıcak öğlen güneşinin ve ona inat esen rüzgarın altında yürürken Daphne tekrar şatoya, Dumbledore'un az önce durduğu pencereye baktı.

"Bence bana bakıyordu."dedi Harry hâlâ kıkırdarken.

"Dumbledore'un çılgın bir hayranın olduğunu mu söylüyorsun?"

"Eh, senin hayranın olacağını beklemiyordun herhalde?" Yüzünde sahte bir gurur ifadesiyle göğsünü kabarttı. "Ben Seçilmiş Kişi'yim. "

"Birinci sınıfta Felsefe Taşı'nı alırken ben olmasaydım-"

"Evet, çağırmadığım halde gelmiştin." Harry onu neşeyle dürttü.

"İkinci sınıfta Riddle'ın Güncesini birlikte yok ettiğimizi de unutma, Potter."

"Tabi, eminim sen olmasan beş dakika hayatta kalamazdık."

O yılla ilgili en garip anısı zihnini doldurunca hafifçe titredi. Elinin üzerinde Riddle'ın aslında varolmayan ama buz gibi soğuk dokunuşu...

"Üçüncü sınıfta orada olmasaydım Sirius'u dinlemeyecektin bile. "dedi konuyu değiştirmek için. "Gerçi ben de pek dinleme yanlısı değildim ama..."

İkisinin yüzündeki gülümseme de aniden silinirken, Daphne yutkundu ama boğazına takılan iğrenç yumru hala orada bir yerlerdeydi.

Orada olması hiçbir şeyi değiştirmemişti. Geçen yıl da oradaydı ama yine de hiçbir şeyi değiştirememişti. Sirius için hiçbir şey yapamamıştı. İki yıl önce okulundan kendisi de dahil üç öğrenci turnuvaya seçildiğinde onca baskı ve söylentinin altında turnuvaya da katılmıştı. Hiçbir zaman Dumbledore'a neden durup dururken görevlere gönderildiğini, bunu sırf Harry yalnız kalmasın diye yapıp yapmadığını soramamıştı. Aralarındaki gizli sessizlik anlaşmasını, hiçbir zaman vermese de bir şekilde geçerli olan sorgulamama sözünü aşamamıştı. Böylece sürüklendiği yere uslu uslu gitmiş, fakat yine de, Cedric'in gözlerinin önünde ölmesine engel olamamıştı. Çocuğun cansız bedenini labirentten çıkardıklarında zihninden geçenleri anımsadı, vücudu yeniden titredi.

The Dead Tell No Tale (Harry Potter Fiction) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin